Pek çok şey düşündüren orman yangınları önemli sonuçlar da doğurabilir; sallantıda olan iktidarın çökmesi hızlanabilir, örneğin. Korku duvarının aşıldığı kesin; evlerini, işlerini kaybetmiş insanların düşüncelerini açıkça haykırmaları, iktidarı korkutuyor. Küresel ısınma, küresel yangına dönüşürken, en önemli konu, doğayı korumak için yapılması gerekenler… Küresel ısınmada önemli rol oynayan termik santrallerin orman yangınlarıyla hasar görmesi, doğanın intikamıydı, belki de.

GAFLAR VE SKANDALLAR

Evleri yanan insanlara çay dağıtan Erdoğan’ın “Yangın yanar da orada canlılar yanmaz mı? Biz dedik hemen bunların ödemelerini yapın, büyükbaşsa büyükbaş” sözleri büyük gaftı. Gündoğmuş Belediye Başkanının “Evleri eski olan vatandaşlarımızın, keşke benim evim de yansaydı diyeceklerini düşünüyorum”, Bakan Pakdemirli’nin “Orman yerlerindeki sorumluluk belediyelerdedir” sözleri de hafızalara kazındı.

Ortada müthiş bir ihmal, çok sayıda skandal var. Diğer ülkelerin ormanlık alanları ve sahip oldukları uçak sayıları Türkiye ile karşılaştırıldığında bir uçurum gözlenmesi, ihmalin büyüklüğünü kanıtlıyor. Su kapasitesi 4 bin 900 litre olan Türk Hava Kurumu (THK) uçaklarının ihaleye katılmalarının önlenmesi için ihale koşulu olarak 5 bin litrelik kapasite istenmesi büyük skandal. Asıl büyük skandalsa, THK uçaklarının sadece 4 milyon dolar olan bakım ücretinin bahane edilmesi. Cumhurbaşkanlığına tahsisli 8 uçak, VIP filo havuzunda ise toplam 13 uçak, 3 helikopter bulunuyor. Bunlardan sadece birinin (Boeing 747) değeri 400 milyon dolar, yani THK’nin tüm yangın uçaklarının uçabilmeleri için gerekli bedelin 100 katı. Gerçi bu uçağa para vermemişiz, Katar Emiri Erdoğan’a hediye etmiş. “Kaz gelecek yerden, tavuk esirgenmez” der, atasözümüz; bu tavuğun karşılığında hangi kazı (ya da kazları) elde etti Katar, acaba?

***

Yönetimin yangınlara ilgisi ve müdahalesinin diğer afetlere oranla çok düşük olması, yanan yerlerde CHP ve İYİ Parti’nin ezici üstünlüğünü akla getirdi. Kılıçdaroğlu’nun “Bir cumhurbaşkanı, Cumhuriyet'in göz bebeği olan THK’yi işlevsiz hale getirip adeta Cumhuriyet'ten intikam almaya kalkıyorsa, o cumhurbaşkanı, Cumhuriyet'in ormanlarını koruyamaz” sözlerine katılıyorum. Atatürk’ün kurduğu THK’ye karşı alerjinin nedenlerinden biri de kurban derilerinin yıllarca FETÖ ve benzeri tarikatlar yerine, bu kuruma gitmesi olabilir mi?

CHP’li belediye başkanlarının “Bırakın THK uçaklarını biz uçuralım” hamlesi çok yerinde ama bırakacaklarını sanmıyorum, çünkü bu durumda beceriksizlikleri kanıtlanmış olur.

BU İŞLER NASIL DÜZELİR?

Yangınlarla bağlantılı skandallar ve Sedat Peker’in son açıklamaları, Türkiye’nin ne denli kirlendiğini gösteriyor. 1993 yılında okuru olduğum Milliyet Gazetesi ‘Temiz Toplum’ kampanyası başlatmış, okurlarının görüş ve ihbarlarını değerlendirmişti. Kampanyaya katılarak, bazı atasözlerimizi, yani zihniyetlerimizi, değiştirmemiz gerektiğini belirtmiş, “Bal tutan yalarsa parmağını, yık başına çardağını” dememiz gerektiğini yazmıştım. Bir gazetede basılan ilk sözlerimdi ve halen aynı temel düşüncedeyim. Öncelikle yapılması gereken, yanan orman arazileri üzerinde bina yapma yasağını delenlerle, bundan çıkar sağlayanların ortaya çıkarılması ve yargılanmaları; Bodrum’daki Titanic Otel’den başlanabilir.

Bir gazetemizin, örneğin Cumhuriyet’in, ülke çapında başlatacağı, diğer basın kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin ve CHP’li büyükşehir belediye başkanlarımızın destekleyeceği bir ‘Temiz Toplum Kampanyası’ çok iyi bir başlangıç olabilir.