Birçok insan Kılıçdaroğlu’nu “CHP yönetiminin yanındayım” demeye ikna etmeye çalışıyor, ama başaramayacaklar. Nedenini anlayabilmek için 2008’e dönmek ve Kılıçdaroğlu’nun başrolünü üstlendiği 3 perdelik tiyatroyu görmek gerek…

Soros’un TESEV’inin 183 numaralı kurucu üyesi olan Kılıçdaroğlu’nun oynadığı ‘tiyatro’ senaryosunun ana hatları, Cornell ve Karaveli ikilisi tarafından 2008’de yazıldı. ABD/İsveç yapımı ‘İki Kutba Bölünmüş Bir Türkiye için Beklentiler’ başlıklı raporun (https://www.silkroadstudies.org/resources/pdf/SilkRoadPapers/2008_10_SRP_CornellKaraveli_Turkey.pdf ) ‘Senaryoları’ içeren 71. sayfasında 2014’te cumhurbaşkanı olacak Erdoğan’ın daha sonra ikinci kez seçileceği’ (2008’de cumhurbaşkanları seçilmiyordu), 72. sayfasında ‘Deniz Baykal’ın CHP Genel Başkanlığı’ndan istifaya ikna edileceği ve yerini Kılıçdaroğlu’nun alacağı’ yazıyordu.

Kılıçdaroğlu aynı yılın (2008) Eylül’ünde AKP'li Dengir Mir Mehmet Fırat, Aralık’ında Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek karşısındaki televizyon tartışmalarında, belki de kendine sağlanan bazı belgeler sayesinde, başarılı olarak dikkatleri çekti.

2009’da zamanın CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Dersim Ayaklanmasını bastıran Atatürk’ün yaptıklarını savunduğunda, Öymen’i istifaya davet etti ve dolaylı olarak Atatürk’ü eleştirerek, göz doldurdu!

2010’da senaryo, yani rapor, yazarlarından Svante E. Cornell tarafından, zamanın CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’e sunuldu (Ayrıntılar için Onur Öymen’in ‘Baskılara Direnirken’ kitabının 400-413 sayfaları). Birkaç ay sonra senaryoda yazıldığı şekilde Baykal, FETÖ’nün seks kaseti ile ‘ikna edildi’, istifa etti ve yerini Kılıçdaroğlu aldı. İlk perde sona erdi.

İkinci perdede ‘senaryo gereği’ Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesi gerekiyordu. Mansur Yavaş veya Yılmaz Büyükerşen ile kesin kazanılacakken, Kılıçdaroğlu-Bahçeli ikilisi siyasal İslamcı Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday gösterdi; Kılıçdaroğlu halka “Tıpış tıpış oy vereceksiniz” dedi ki Erdoğan’ın seçilmesi garantilensin! 2018’de Büyükerşen’e söz vermiş olmasına karşın, “Gel bakalım buraya” diyerek İnce’yi aday gösterdi, cumhurbaşkanlığı ikinci kez Erdoğan’a hediye edildi ve ikinci perde sona erdi.

Üçüncü ve son perdede Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) bekası için Erdoğan’ın üçüncü kez seçilmesi gerekiyordu. Soros’un Macaristan’ında Erdoğan’a benzer özellikleri olan Orban’a karşı aday belirlemek için bir ‘6’lı Masa’ kurulmuş; seçilebilecek aday Budapeşte Belediye Başkanı Gergely Karacsony yerine, Peter Marki-Zay aday gösterilmiş ve Orban’ın yeniden seçilmesi sağlanmıştı. Bizde de benzer ‘Parodi’ oynandı, kesin kazanacak Yavaş veya İmamoğlu yerine Kılıçdaroğlu aday oldu ve Erdoğan’ın üçüncü kez kazanması sağlandı.

Özgür Özel’in Kurultay’da CHP Genel Başkanı seçilmesi ve İmamoğlu’nu cumhurbaşkanlığına aday göstermesi senaryoyu bozdu. Hukuk dışı işlemlerle İmamoğlu’nun diploması iptal edildi, tutuklandı. Suçsuz birçok insan hapse atıldı, ama yetmedi. Cumhur İttifakı’nın oyları düşüyor, CHP’ninki çıkıyordu.

Kılıçdaroğlu’nun eline yeni bir senaryo verildi. Önce “Hançerlendim” dedi, sonra “Nedir bu şaibeli Kurultay?” diye CHP yönetimine sordu. Açılmasına yol açtığı davada, davet edilirse, zarar görmesin diye partiyi yöneteceğini söylüyor ama CHP’ye en büyük zararı kendisi veriyor. Danışmanı Levent Gültekin’e söylediği ve yalanlamadığı “Benim Cumhurbaşkanlığı adaylığımı kendim bile engelleyemem” sözleri, şimdi daha iyi anlaşılıyor. Geri adım atacağını sanmıyorum, çünkü elindeki senaryoda bu yok…

En iyi hukuki yorumları yapan manevi kardeşlerimden Ömer Faruk Eminağaoğlu, 30 Haziran’daki hukuk davasının, ceza davasının sonucunu beklemek üzere ertelenmesi gerektiğini, butlan kararı verilse bile eski yönetimin kendiliğinden partinin başına geçemeyeceğini söyledi. Diğer kardeşim Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu ise dava dilekçesinde iddiaların mutlak butlan değil, en fazla iptal edilebilirlik kapsamında değerlendirilebileceğini, ayrıca süre aşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiğini dile getirdi.

Çok başarılı bulduğum Özgür Özel’e Kılıçdaroğlu’nu bundan böyle yok saymasını (ignore), partiden atacak kadar bile değer vermemesini; hukuki konularda Eminağaoğlu ve BAL’daşımız Kanadoğlu gibi donanımlı hukukçulara daha sık danışmasını öneririm. CHP stratejisini bilimin ışığında belirlerse, bu sorunu fırsata çevirebilir; safraları atarak, nur içinde yatsın, yeni ‘Ferdi Zeyrek’ler için yer açabilir.