Erken seçimin kaçınılmaz olduğunu anlayan ve CHP’nin yükselen grafiği karşısında çaresiz kalan Erdoğan, AKP-MHP-DEM üçlüsünün beraber yürümeye karar verdiğini açıkladı ama DEM’li Pervin Buldan “Bu ittifak, süreç ittifakıdır” sözleriyle daha ilk adımda üçlünün tökezlemesine yol açtı.
Şapkadan Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) bir parçası olan Öcalan’ın çıkması, Cumhur İttifakı’na bir oy getirirse, iki oy kaybettirir; çünkü halk gerçeklerin ve çelişkilerin farkında. Gerçek şu ki, ‘misyonunu’ tamamlayan PKK’nın silah bıraktığı falan yok; ayrıca Irak’tan sonra Suriye’de ordulaşan PKK uzantılarının, emperyal güçler tarafından verilen modern ve gelişmiş silahları var artık!
Bahçeli’nin önceden fırlattığı yağlı urganla Öcalan’ı kuyudan çıkarmaya çalışması, bugünkü iktidarın oylarını Öcalan/PKK karşıtlığıyla aldığı gerçeği, hatta yapay zekâ ile yapılmış, sahte videolarla CHP’yi DEM ile işbirliği içinde göstermeye çalışmış olması, önemli çelişkiler…
Özgür Özel harika bir performans gösteriyor ve CHP’yi halkla bütünleştiriyor. Suçsuz insanların sudan gerekçelerle tutuklanmaları, ağır hastalığı bulunanların hastane yerine hapiste tutulmaları, yenen kul hakları, PKK ile görüşmeler, Cumhur İttifakı seçmenlerinin partileriyle bağlarını iyice zayıflattı. Bu kitleyi yanına çekebilmek için Özel, önce CHP’de birliği sağlamalı, ardından bu kadroların iktidara geldiğinde sorunlarını çözeceğine halkı inandırabilmeli.
İlki daha zor sanırım, çünkü Türkiye’de uzlaşı kültürü yok. Özel’in uzlaştırma işine İzmir’den başlamasında, Büyükşehir Belediye Başkanımız Dr. Cemil Tugay ile önceki Başkanımız Tunç Soyer arasındaki buzları eritmeye çalışmasında yarar var, çünkü halk çekişmeden rahatsız. Son seçimde adaylarım, çok sevdiğim Tugay ve Soyer’di. Tugay aday gösterilince, Soyer’i yeni adayı desteklemeye davet etmiştim. İkiliyi o dönemde bir kez buluşturmuş olan Özel’in bunu tekrarlamasında; kendilerini karşısındakinin yerine koymalarını ve geçmişi değil, geleceği konuşarak, uzlaşmalarını rica etmesinde yarar var. Uzlaşı, en çok Tugay’ın, ardından Soyer’in, İzmir halkının ve CHP’nin yararına olur.
Ayvalık’ta ters yönde paralel ve yakın bir yol bulunmaması nedeniyle bilimle çeliştiğini önceden yazdığım ‘Tek Yön Uygulaması’nın yol açtığı işkence, neredeyse herkes mutsuz olduğu halde, sürüyor. Geçen yıl bu mevsimde, yemek yiyebilmek için sıra beklediğim Ayvalık merkezindeki bir lokantanın masalarını bomboş görünce içim sızladı. Başka bir kafeterya işletmecisine sordum, işleri geçen yıla göre yüzde 70 azalmış! Yerli halkın önemli bölümü “Bir daha CHP’ye oy verirsem, elim kırılsın” diyor. Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Akın uygulamanın iptali konusunda ikna oldu, Ayvalık Belediye Başkanımız Mesut Ergin’i ikna etmek için Genel Başkanımız Özgür Özel’i göreve davet ediyorum, aksi takdirde önümüzdeki seçimlerde Ayvalık’ı kaybedebiliriz. Ayvalık halkından ve ziyaretçilerimizden, belki de sorunun kökeni olan AVM’lerde değil, Ayvalık merkezindeki lokanta ve kafeteryalarda yiyip içmelerini rica ediyorum...
Halkı, CHP iktidara geldiğinde sorunlarını çözeceğine ikna edebilmek için, laftan çok iş ve proje üreten, fen ve sağlık bilimleri alanlarında somut çözüm yolları sunan, dürüst, çalışkan ve donanımlı insanların (Doç. Dr. Gökhan Günaydın gibi) öne çıkarılmaları ve yenilerinin partiye kazandırılmaları gerekiyor. Rahmetli Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk benzeri Atatürkçü ilahiyatçıların partiye kazandırılması ve halka iktidarın Gerçek İslam’dan nasıl uzaklaştığını anlatmaları, AKP’den kopuşu hızlandırabilir.
Madem ki YSK kararları ‘kesin’ değil ve CHP’nin Kurultay seçimleri hukuken tartışılıyor, Yeni Yol grubundan AKP'ye geçerek, Anayasa Komisyonu Başkanı olan Prof. Dr. Serap Yazıcı Özbudun dahil, Türkiye’deki neredeyse tüm Anayasa profesörlerinin “Aday olamaz” dediği halde YSK kararıyla aday olan ve seçilen Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçimi ve sahte videoların yardımıyla kazanılan milletvekili seçimleri de yargıya taşınabilir. Böylece hangisinin daha ‘butlan’ olduğu tartışılabilir.
En iyi savunma hücumdur…