Zafer Partisi’nde Prof. Dr. Ümit Özdağ tek kişilik ordu gibi… Gündemi belirliyor; sığınmacılar konusunda Erdoğan’ı çelişkili açıklamalara zorluyor. Erdoğan ve Soylu’nun karizmalarını yerle bir ederken, Davutoğlu’nu da sıkıştırdı ve ‘1 Kasım 2015 seçimlerine giden süreçte, terörle mücadele defterleri açılırsa, insan önüne çıkamayacak kişilerin Erdoğan, Binali Yıldırım, Süleyman Soylu ve Berat Albayrak olduklarını’ açıklamasını sağladı.

Parti henüz seçimlere girme yeterliliğini bile kazanmamışken, Zafer Partisi oylarının yüzde 3’ü aştığını; özellikle genç, Atatürkçü, bilgisayar ve sosyal medya kullanma alışkanlığı yüksek olan kesimin desteğinin hızla arttığını tahmin ediyorum; partinin seçim öncesinde yüzde 7 barajını aşması da sürpriz olmamalı.

Özdağ’a bir önerim var. Şu aşamada yanına, CHP’den ayrılmak zorunda kalmış, Atatürkçü, deneyimli ve sol camiada sevilen bir ismi davet etmesi... İlk aklıma gelen isim Onur Öymen. Baykal döneminde CHP Genel Başkan Yardımcısı olan Öymen, bir televizyon programında Dersim İsyanı’nı bastıran Atatürk’ün yaptıklarını savununca, zamanın CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu tarafından sert biçimde eleştirilmiş, tartışmanın ardından Kılıçdaroğlu FETÖ’nün seks kaseti sayesinde Baykal’ın koltuğuna oturmuş, Öymen ise birçok Atatürkçü gibi parti dışına itilmişti.

CHP’de yeri doldurulamayan, yurt dışında da tanınan Öymen’in katılımı Zafer Partisi’ne çok şey katabilir. Şu ana kadar daha çok MHP, İYİ Parti ve AKP’den oy koparan Zafer Partisi’ne özellikle CHP’li küskünlerden katılım hızlanacak, partiye yapılan ‘Faşist’ söylemleri sona erecektir. Dış politika duayeni Öymen sayesinde, Zafer Partisi’nin sığınmacılara yönelik politikaları daha da güçlenecek ve yurt dışında daha fazla ses getirecektir. Öymen’in ve onun davet edeceği değerli, gerçek CHP’li antiemperyalist Atatürkçülerin katılımıyla kısa zamanda yüzde 7 barajı aşılabilir. Parti Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanlığı adaylığını destekleyenlerin buluşma noktası da olabilir.

KAFTANCIOĞLU KARARI ÜZERİNE

Kaftancıoğlu'nun üç davadan aldığı 4 yıl 11 ay hapis cezasının Yargıtay tarafından onanması ve siyasi yasak getirilmesi kararından çoğunluk Erdoğan’ı sorumlu tutarken, AKP MKYK Üyesi Şamil Tayyar, Twitter'da ilginç bir paylaşım yaptı ve ardından sildi: “Seçim süreçleri böyledir. Ordu ve yargı dahil bürokraside çoğunluk izler, havayı koklar, ona göre pozisyon alır. ‘Bizden’ dediğin kadroların ‘kimden’ olduğunu başın dara düşünce anlarsın. Özetle; Kaftancıoğlu kararındaki ince işçilik, ne çok şey anlatıyor?”

Tayyar, gerçekten böyle mi düşünüyor, yoksa Erdoğan’ı korumaya mı çalışıyor, bilemem. Ancak seçim tarihi yaklaştıkça ve iktidarın değişeceği belli olunca, çok sayıda ‘ince işçilik’ ortaya çıkacaktır.

TUNÇ SOYER’E BİR ÖNERİ

Bence yapılması gereken, gidişten mutlu olmayan farklı düşüncedeki bireyleri birleştirmek amacıyla, tüm halkın katılabileceği, günün belli saatinde tekrarlanacak ve suç oluşturmayacak eylemler planlamak. İzmir bu konuda öncü olabilir; örneğin her akşam 19.00’da Alsancak’taki Atatürk Anıtı’nda toplanıp, Atatürk gibi elimizle ‘İleri’deki güzel günleri işaret edebiliriz, hep birlikte. Diğer semt ve ilçelerdekiler de belirlenen alanlarda, evlerinin önünde veya balkonunda benzer el işaretini yapılabilirler. Önceden uygulanmış, saat 21.00’de 5 dakikalığına ev ışıklarını açıp kapama, tencere tava ile ses çıkarma eylemi de tekrarlanabilir.