“Bir semtin sokak hayvanları sizden kaçmıyorsa orada yaşayın; çünkü komşularınız güzel insanlardır” demiş Goethe.

Sokak hayvanlarını mahalle kültürünün bir parçası haline getirmiş yerler ayrı bir samimi geliyor bana. Çünkü o mahallede yaşayanlar, tıpkı Goethe’nin dediği gibi güzel insanlar oluyor… Her şeyden önce vicdanlı insanlarla bir arada yaşadığını bilmek ayrı bir huzur veriyor insana.

Savunmasız bir canlıya herhangi bir karşılık beklemeden iyi davranan, onu koruyup kollayan insanların yaşadığı mahalleler, bence de en yaşanılası yerler.

Bizim mahalle de böyle bir yer… Aç sokak hayvanı yok bir defa. Mahallemizin parkında kedi kulübeleri, mama ve su kapları hazır durumda… Birçok esnafın göz kulak olduğu bir kedisi veya köpeği var.

***

Sokağımızın hemen başındaki süper marketin de bakıp beslediği bir sokak kedisi bulunuyor. Ben de gelip geçerken tekiri sevmeyi ihmal etmiyorum.

Süpermarketin kedisi olduğunu kendisi de çok iyi biliyor. Hep o civarda duruyor, market müşterilerinden merhabayı eksik etmiyor.

Geçtiğimiz haftalarda kedi evi de alındı tekire. Kış öncesinde artık süpermarketin önünde başını sokacak bir evi oldu. Tekirin keyfini görmeniz lazım. Bir kere evini çok seviyor; ne zaman görsem ya evinin önünde ya da içerde güvenli ve huzurlu bir uykuya dalmış vaziyette. Evinin önünde mama ve su kabı da boş bırakılmıyor.

Tekir mutlu, süpermarket mutlu, biz mutlu…

Mutlu sokak hayvanları ve onların mutluluğunda payı olan insanlarla çevrili olduğum için ben de kendimi şanslı hissediyorum.

Gündelik hayatın koşturmacasında farkına varamasak da; bir sokakta yürürken karnı tok, keyifle güneşe uzanmış, kimseden zarar gelmeyeceğini bilen bir köpeğe veya esnafla oyun oynayan bir kediye rastlamak büyük zenginlik aslında.

Herkese mutlu hayvanlar ve iyi insanlarla dolu mahalleler dilerim.