Kesinlikle umutsuzluğa kapılmayın, Kılıçdaroğlu’nun ikinci turda kazanma şansı hiç de az değil ve bu konuda hepimize önemli görevler düşüyor. Ayrıntıları bir kenara bırakıp sandığa gitmenin yanında, başkalarının da gitmesini sağlamamız gerek. Nasıl mı?

Madem ki bizi bölmeye, halkı kandırmaya çalışıyorlar, önce birleşip, ardından halkımıza gerçekleri anlayabilecekleri biçimde yalın olarak ve kanıtlarıyla anlatmalıyız; tıpkı Kılıçdaroğlu’nun son videolarında yaptığı gibi. Bu söylemler, Oğan ve Özdağ’ın yanında, benim gibi antiemperyalist ulusalcı Atatürkçülerin de çok hoşuna gitti. Önümüzdeki hafta içinde, özellikle kendini Atatürkçü/Kemalist, Ulusalcı/Milliyetçi olarak tanımlayan ve ilk turda Kılıçdaroğlu’na oy vermemiş kişileri ikna edilebilirsek başarabiliriz.

FETÖ ile işbirliği yaparak Türk Ordusunu mahvedenlerin, vatansever komutanlarımızı hapse atanların, Atatürk Cumhuriyeti’nin kazanımlarını üç kuruşa satarak ekonomiyi çökertenlerin, PKK ile pazarlık yapanların, Andımız’ı ve TC ibarelerini kaldıranların, her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alanların, Mavi Vatanımızı savunamayanların baş sorumlusunun Erdoğan olduğu, kanıtlarıyla vurgulanmalıdır. Kılıçdaroğlu’nun yanında Akşener, Oğan, Yavaş ve Özdağ’ın yer alması; Sinan Ateş’in katillerinin en kısa zamanda bulunup, cezalandırılacağına ve göçmenlerin güvenli biçimde ülkelerine dönmelerinin sağlanacağına ilişkin söz verilmesi, ilk turda Erdoğan’a oy veren, sandığa gitmeyen veya geçersiz oy kullanan birçok seçmenin Kılıçdaroğlu’na oy vermesini sağlayabilir. Akşener, Yavaş ve Oğan’ın Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığında önemli sorumluluklarının olacağının açıklanması da oy oranını önemli ölçüde artıracaktır.

Bu etkinlikler sırasında HDP’ye oy vermiş vatandaşlarımızı üzecek söz ve davranışlardan kaçınmak gerek. Bunun yolu ve bizleri birleştirecek payda ‘Atatürk Milliyetçiliği’dir.

Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı ırkçı değildir; bunu “Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı aynı cevherin damarlarıdır”, “Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına, Türk milleti denir” ve “Bizim milliyetperverliğimiz herhalde bencil ve kibirli bir milliyetperverlik değildir” sözlerinden açıkça anlayabiliriz.

Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığında, hukuk dışı biçimde hapis yatmakta olan Selahattin Demirtaş gibiler özgürlüklerine kavuşacak, sudan gerekçelerle yerlerine kayyum atanan belediye başkanları görevlerine dönecektir. Bazı milliyetçiler ‘sorun’ sözcüğünü kabul etmeseler de emperyal güçler tarafından körüklenen ‘Kürt Sorunu’nun, Demirtaş, Yavaş ve Oğan gibi isimlerin birarada çalışmaları sonucu büyük ölçüde çözülebileceğini düşünüyorum.
Sonunda Atatürk her zaman olduğu gibi haklı çıkacaktır: “Türk Milleti, kendinin ve memleketinin yüksek menfaatleri aleyhine çalışmak isteyen bozguncu, alçak, vatansız, milliyetsiz, beyinsizlerin saçmalamalarındaki gizli ve kirli emelleri anlamayacak ve onlara göz yumacak bir heyet değildir. Türk Milletinin sosyal düzenini bozmaya yönelen didinmeler boğulmaya mahkumdur.”
İstanbul’da hukuksuz biçimde tekrarlanan seçimde olduğu gibi, hukuksuz biçimde aday olan Erdoğan’a gerekli yanıtı vermek ve her şeyin yeniden çok güzel olması için…

HAYDİ SANDIĞA…

“Kendiniz için değil, bağlı olduğunuz millet için elbirliği ile çalışınız. Çalışmaların en büyüğü budur” diyor, Atatürk. Yazıyı paylaşmanız dileğiyle…