Dolar aldı başını gidiyor, başta geçim derdinde olan vatandaşlarımız, herkes panik halinde. Uzun süredir Erdoğan’ın ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyorum ve sanırım çözdüm.

Hipotezim şu: Akşener’in çok yerinde bir hamle yaparak, cumhurbaşkanlığına aday olmayacağını açıklamasının ardından, Erdoğan’ın tek şansı kaldı, o da rakibinin Kılıçdaroğlu olması. Doların yükselmesini özellikle istiyor ve faiz indirimini bu nedenle dayatıyor. Ekonomi kötüye gittikçe Erdoğan’ın puanı düşerken, Kılıçdaroğlu anketlerde kendisinin üzerine çıkacak ve bu sayede cumhurbaşkanlığına adaylığını açıklayabilecek. Erdoğan bunun ardından seçim ekonomisi uygulayarak, doların düşmesini sağlayacak ve diyecek ki “Bakın dış güçler beni istemiyordu, ama ben onların oyununu bozdum”. Sonuçta Kılıçdaroğlu’nu 9 defa nasıl yendiyse, 10'uncu kez yenmenin yollarını arayacak ve bu olasılık hiç de düşük değil.

***

Madem ki CHP’yi kuran Atatürk, biz manevi mirasçılarına yol gösterici olarak bilimi gösterdi; bilimsel düşünerek soralım. Bir bilim adamı 9 kez tekrarladığı ve aynı sonucu aldığı bir deneyi, “Bu defa farklı sonuçlanabilir” diye tekrarlar mı? Türkiye’nin düştüğü durumda, bu riski almanın gereği ve anlamı var mı? Üstelik, Mansur Yavaş veya Ekrem İmamoğlu’ndan biri aday olduğu takdirde, yaklaşık yüzde 65 gibi ezici bir çoğunlukla cumhurbaşkanı seçileceği ve bunun sadece Erdoğan iktidarının değil, AKP’nin de sonu olacağı son derece açıkken!

Ankara ve İstanbul kaybedilmemeli’ gerekçesi son derece mantıksız. Aksine, yapılacak belediye seçimlerinde AKP, elindeki belediyelerin en az yarısını kaybedecektir; halkımız kazananın yanında olmayı sever.

***

Helalleşme konusuna gelince…

Kılıçdaroğlu önce ‘gerçek CHP’lilerle’ helalleşmeli. Gerçek CHP’liler derken, yapılan birçok yanlışa ve başarısızlığa karşın CHP’yi destekleyen, bağrına taş basarak tıpış tıpış gidip, Ekmeleddin’e bile oy veren insanları kastediyorum. Kara çarşaflılara rozet takma, Atatürk’e hakaret edenleri el üstünde tutma, CHP’ye bugüne kadar ne kadar oy kazandırdıysa, ‘28 Şubat mağdurları ile helalleşme’ söylemleri de o kadar kazandıracaktır. Yanlış anlaşılmasın, Kılıçdaroğlu’ndan çok daha fazla ‘toplumsal uzlaşma ve barış’ yanlısıyım, ama bunun için söylemden çok, eyleme gerek olduğunu ve kaş yaparken, göz çıkarmamak gerektiğini düşünüyorum.

***

Sonuç olarak; Kılıçdaroğlu da Meral Akşener gibi Cumhurbaşkanlığına aday olmayacağını, aday konusunda halkın isteklerinin göz önüne alınacağını açıklamalı. Bugüne kadarki başarısızlıklarını affettirebilmenin ve CHP seçmeni ile helalleşmesinin tek yolu bu. Eğer Erdoğan’ın tuzağına düşer ve adaylığını açıklarsa, yani CHP seçmeni ile helalleşmezse ne olur? O zaman bir ‘hesaplaşma’ olabilir ve bu da Erdoğan’ın bir kez daha seçim kazanma şansını arttırır.

“Bunları konuşmanın zamanı değil” diyenler olabilir. Tam da zamanı; testi kırılmadan…