Peygamberimiz şöyle buyurmuş:

“Cennet annelerin ayakları altındadır.” 

Bu mealdeki hadisin ifadesi, bütün annelerin cennete gideceği anlamına gelmez. Burada annelerden çok, evlatların annelerine karşı göstermeleri gereken saygıya işaret edilmektedir. Bu anlamda, Allah’ın emirlerine aykırı olmadığı sürece bütün annelere itaat etmek, saygı göstermek, cennetin önemli anahtarıdır ve bu anlamda cennet bütün annelerin ayakları altındadır.

Yani, Allah “Biz insana, anne ve babasına karşı iyi davranmasını tavsiye ettik.” diye buyurmuş…

* * *

Tabii ki “ayaklar” dini ve günlük hayatımızın her alanında ön planda ve de kıymetlidir…

Nedense akılsız başın cezasını ayaklar çeker!

Yeter ki, “ayaklar baş, başlar ayak” olmasın…

Maalesef günümüzde bu sözün aksi ile de karşılaşmıyor muyuz?

Günümüzün en popüler sporu olarak gösterilen futbol, İngilizce de football “ayak topu” anlamına geliyor…

Gördüğümüz kadarı ile başta siyaset olmak üzere, her alanda birbirimize öyle “ayak oyunları” yapıp çalımlar atmamız da bundan olsa gerek!

İşte ekonomideki son durumda bile öyle ayak oyunları izlerken “pes doğrusu” demekten kendimizi alamıyoruz!

Siyaset gibi sağlıktan polisiye olaylara kadar buna misaller verebiliriz…

Eskiden karışık işlere burnumuzu sokarken, şimdi ayaklarımızı uzatıyoruz!

Ayak… Ayaklar…

Dedim ya, insanlar ve tüm canlılar için ayak çok önemli!

Alın size siyasetten sıcak ve dumanı üstünde tüten, ayağa düşmüş, düşündürücü hakaret ve beyanatlar alenen verilmeye başladı…

Seçimler yaklaşıyor ya, AKP Milletvekili Şeren Yediyıldız, Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için “Ayak yalama!” polemiğine nasıl girdiğini ve de tepkilerine Sözcü Gazetesi, Başak Kaya haberiyle birinci sayfadan nasıl yer vermiş bir bakalım:

Kılıçdaroğlu’ndan AKP’li yalamacı vekile “Onun ayakkabısını al yalayarak gez herkes görsün”

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Tayyip Ağabey’i elle yalamamız lazım.” diyen AKP’li vekil Şenel Yeşilyıldız’a sert çıktı.

“Alsın eline Erdoğan’ın ayakkabısını… Yalayarak gitsin, AKP’nin önüne heykelini yapsınlar. Önünde, ayakkabı yalayan vekilimiz yazsınlar’

* * *

Seçim tarihi yaklaştıkça sanırım bu tür polemikleri sıkça göreceğiz.

İnşallah seçim sonrası bu ayağa düşen polemikler, ayak yalamalar, yalakalıklar da son bulur…

Vatandaşın istediği, parlamenter siyasi sistem…

Vatandaş tedavülden kalkan paralar misali, “Başbakanlık” müessesesinin geri gelmesini istiyor…

Seçmek ve seçilmek hakkı çok önemli…

Hepimiz dünyaya kazanmak için geliriz.

Kazananlar ve kaybedenler olacaktır…

Muriel James, “Kazanmak İçin Doğarız” adlı eserinde  yaptığı  Transaksiyonel Analiz ile  bu konulara geniş yer vermiş.

Muriel James “Kazananlar ve kaybedenler” kelimelerinin birçok anlamı olduğunu belirterek şöyle diyor:

“Bize göre kazanan, hem birey olarak hem de toplumun bir üyesi olarak; inanılır, güvenilir olan ve içten bir tutum sergileyerek dürüstçe tepki gösterendir.  Kaybeden ise bu dürüstçe tepkiyi göstermekte başarısız olandır.”

Bunu şöyle noktalıyor James: “Kazananların farklı yetenekleri vardır. Ancak en önemli şey, başarı değil, doğruluktur.”

* * *

Yalakalar ve ayakkabı yalayanla ve ayakkabıdan su içinler her alanda var! Örneğin Müge Anlı’ nın TV’deki sabah programlarından bir örneği de vermek isterim. Bulgaristan’dan gelen bir hanım, tanıştığı bir erkeğe aşık olmuş, dolayısı ile yüklü bir parasını kaptırdığını iddia ettiği adamı şikayet ederek parasını geri istiyor. Burada geçen bir diyalog çok önemli; karşılıklı söylenen söz şu: “Senin ayakkabından su içerim!”

Eh! Ne yaparsınız, kimisi ayak yalayarak, kimisi de ayakkabısından su içerek aşkını ilan edebiliyor!

Durun bakalım! Seçime 100 gün var; daha ayakkabılardan, ayaklardan ne sular içilecek, ne ayaklar yalanacak!