Prof. Dr. Süheyl Batum ile yıllar sonra yeniden görüştük, eski günleri andık ve söz döndü dolaştı, günümüzde yaşanan hukuk katliamlarına geldi.

Batum “Erdoğan’ın üçüncü kez aday olup, olamayacağı konusunda sanki iki ‘sav’ varmış gibi konuşuluyor; oysa Meclis karar vermedikçe, Erdoğan’ın yeniden aday olamayacağı savının dışında kalanlar ‘Zırva’…” deyince, “O zaman ‘Zırva’ yerine ‘SAVsata’ diyelim” diye bir öneri yaptım; hoşuna gitti, gülüştük.

Kısa süre sonra seçimlerin 24 Mayıs’ta yapılacağı açıklandı; üstelik “Yeter, söz milletindir” sloganıyla! Oysa ne milletin, ne onun seçtiği milletvekillerinin, hatta koca Meclis’in bile esamesi okunmuyor son yıllarda; neredeyse her şeye tek bir kişi karar veriyor. Üstelik verdiği kararların hukuka uygun olması da gerekmiyor. Bağlı kalınacağına dair namus ve şeref üzerine ant içilen Anayasa bile ayaklar altına alınabiliyor.

***

Hukuk herkes için bir güvence… Gücü elinde bulunduran onu fırlatıp attığında, bir bumerang gibi dönüp kendi kafasına çarpabilir ve onu yere devirebilir. Hukuk olmayan ülkeye dış yatırım gelmez ve ekonomi çöker; sıkıştıkça gaz çıkarılır, komik duruma düşülür.

Ve arşiv unutmaz… Önceden “Cumhurbaşkanının fesih yetkisi yok, yalan!” demiş olan Erdoğan, ‘Seçim 14 Mayıs’ta’ sözünü ortaya attı ve seçimi yenileme kararı alarak, Meclis’i feshetmeye hazırlanıyor. Türkiye’deki tanınmış tüm Anayasa profesörleri, bu durumda Erdoğan’ın yeniden aday olmasının olanaksız olduğunu söylerken, bazı insanlar “Aman itiraz etmeyin, sonra Erdoğan’ın puanı yükselir” veya “Tartışmayalım, kararı YSK verecek” diyorlar.

***

Bence bu bakış açısı son derece yanlış, hatta bunlar da ‘SAVsata’! Erdoğan ve AKP, muhalefetin bu zihniyeti sayesinde iktidara geldi, bu zihniyet sayesinde 21 yıldır iktidarını koruyor ve bu zihniyet sürdükçe, korumaya devam edecek. Mevlana’nın söylediği gibi “Artık yeni şeyler söylemek lazım”. Yapılması gereken, hukuksuzluklara karşı demokratik eylemler geliştirmek; İmamoğlu’nun Saraçhane mitinginde yaptığı gibi halkla birlik olarak kanunsuzluklara karşı durmak…

Bir örnek daha vereyim; önleyici hiçbir yetkisi olmamasına karşın, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer “Asbestli gemiyi İzmir’e sokmayacağım” diye direnince, koca gemi süklüm püklüm geri dönmek zorunda kaldı.

***

Özetle hakkımızı demokratik yollarla aramalı ve hakkımızı arayacak kişileri aday göstererek, başa getirmeliyiz. YSK kararları beklendiği takdirde, sonuç şimdiden belli! Akşener’in 6’lı Masa’da cumhurbaşkanı adayını belirlemek için “Güvenilir kamuoyu şirketleri aracılığıyla halka soralım” diyeceğini ve bunun kabul göreceğini tahmin ediyorum. Bu durumda en geniş uzlaşmanın ve desteğin İmamoğlu’na çıkacağını, hukuken aday olamayacak Erdoğan’ın halkı arkasına almış İmamoğlu’nun önünü kesemeyeceğini ve İmamoğlu’nun ilk turda rahatlıkla kazanacağını tahmin ediyor ve umuyorum. Halka danışmadan, heyecan yaratmayan Kılıçdaroğlu’nun aday gösterilmesi durumunda, İkinci Ekmeleddin Faciasının yaşanma olasılığını yüksek görüyorum.

Erdoğan’ın ‘Yeter, söz milletindir’ sloganını dile getirmesinin nedeni, muhalefetin bu sloganı kullanmasını önlemek de olabilir. İmamoğlu ‘Her şey yeniden çok güzel olacak’ veya ‘Yeter söz hukukundur’ sloganlarını tercih edebilir.