Sahip kelimesi denildiğinde aklınıza ilk olarak ne geliyor?

Sözlük anlamına baktığımızda sahip, bir şey üstünde mülkiyeti olan ve onu istediği gibi kullanma hakkı bulunan kişi olarak tanımlanmış.

Sahip kelimesinin en yaygın karşılığı bu…

Mecazi anlamda ise koruyan ve gözeten kişi için de sahip kelimesi kullanılabiliyor.

Sahip kelimesini kullandığımızda bu kavramı nasıl algıladığımız önemli…  

Hayvanları ele alırsak eğer, “sahiplenme” sık kullandığımız bir kelimedir. Hayvanseverler için sahiplenmek, o canı korumak, gözetmek ve bakımını üstlenmek anlamını taşıyor. Yani iş hayvan sahiplenmeye geldiğinde kelime kökünü mecazi anlamıyla kullanıyoruz…

Ama her hayvan “sahibi” için aynı şey geçerli değil maalesef.

Hayvanlarına kötü davranan birçok kişi var ve ‘kötü davranış’ çok çeşitli olabiliyor.

Bir köpeği balkona kapatıp veya bahçeye zincirleyip günlerce, haftalarca hareketini kısıtlamak,

Hayvan yanlış yaptığında onu döverek, aç bırakarak terbiye etmeye çalışmak,

Evcil hayvanı sürekli doğurtmak ve yavrularını satıp para kazanmak,

Kötü beslemek, pislik içinde kalmalarına izin vermek, temel sağlık ihtiyaçlarını yerine getirmemek,

Hastalandığında, yaşlandığında sokağa veya barınağa terk etmek de kötü davranışa örnek olarak verilebilir.

Peki, bu durum neden kaynaklanıyor?

İyi bakamayacaksa, sevgi göstermeyecekse bir insan neden hayvan alır?

İşte bu noktada iyi hayvan sahibi ile kötü hayvan sahibini birbirinden ayıran unsurlardan biri de sahiplenme kavramının nasıl algılandığı…

***

Geçtiğimiz günlerde PETA’nın Twitter hesabından yaptığı bir paylaşım tam da bu konuyu hedefine almış. Hayvanları istismar eden kişilerin “sahip” oldukları hayvanlara bakış açısı ile ilgili bir makaleden bölüm paylaşan PETA mesajında, “Eğer insanlar hayvanlarını sahip oldukları bir mal gibi görürse, onlara bir mal gibi davranmaları da muhtemeldir” diyor.

Makaleden paylaşılan bölümü ise şöyle özetleyebiliriz:

Bir evcil hayvan sahiplenmek tercih meselesidir. Peki, bir insan neden sadece istismar etmek için hayvan alır?

Bu soru gerek uzmanlara gerekse istismarcılara sorulmuş, çok sayıda cevap alınmış ama pek de tatmin edici bir sonuç çıkmamış ortaya.

Kısıtlı imkanlara sahip bazı insanlar için hayvanları, mal varlıklarının bir parçası haline gelebiliyor. Bir hayvanı mal gibi algılayanlar için, onu duyguları olan, fiziksel acı çekebilen bir canlı olarak görmek ise zorlaşıyor. Bu tip insanlar için hayvanlar; istenildiğinde kullanılacak, korunacak veya bozulmuş ev eşyaları gibi terk edilecek bir maldan farksız oluyor…

*****

Tabii ki bu durum hayvanına kötü davranan her kişi için geçerli değil… Zaten makalede de “bazı” insanlar diyerek genellemeden kaçınılmış.

Ama bence hayvanlara bakış açımız önemli bir fark yaratıyor.

Hayvanları mal olarak mı yoksa tıpkı bizim gibi duyguları olan bir can olarak mı görüyoruz? Onlar bize mi ait, yoksa can dostumuz mu?

Bu soruların cevabı hayvan sahiplendiğimizde ona nasıl bakacağımızı da gösteriyor.

Aşı sorunu TBMM’de

Kedi ve köpeklere belli periyodlarda uygulanan karma aşılarla ilgili İzmir’de bir süredir tedarik sorunu yaşanıyor. Veteriner klinikleri aşı bulamadıkları için can dostları viral hastalıklardan koruyan bu önleyici tedavi de yapılamıyor. Aşı sorunu geçtiğimiz günlerde CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divanı Katip Üyesi Av. Sevda Erdan Kılıç tarafından TBMM gündemine taşındı.

Kılıç, karma aşı stoklarında yaşanan sıkıntı ile ilgili soru önergesini Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sundu.

Önergedeki 9 soru şöyle:

1-          Türkiye’de evcil hayvanlar için gerekli olan karma aşı ve diğer aşıların mevcut ve güvenlik stok durumu nedir?

2-          Tedarik sıkıntısı yaşanmakta mıdır? Yaşanıyorsa neden yaşanmaktadır?

3-          Sorunun giderilmesi için alınan tedbirler var mıdır? Varsa hangi tedbirler alınmaktadır?

4-          Ülkemizdeki ithalatçı firmaların, aşı ithalatı ve bunun planlanması konusunda öngörülerini tam olarak yapamadığı ve bu nedenle sorunun yaşandığı yorumuna karşı görüşünüz nedir?

5-          Türkiye aşı üretiminde dünyada kaçıncı sıradadır? Ürettiği veya üretmeyi planladığı bir aşı var mıdır? Aşı üretiminde hangi noktadadır?

6-          Aşı üretimi için Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı’nın tekrar açılması düşünülmekte midir?

7-          Türkiye bir yılda kaç adet ve ne kadarlık aşı ithal etmektedir? Bu aşılar için bir yılda ödenen para ne kadardır?

8-          İnsanlardan hayvanlara hayvanlardan da insanlara bulaşan bu kadar bulaşıcı hastalık var iken, bunu önlemek için ne gibi tedbirler alınmaktadır?

9-          Ülkeye kaçak ve ruhsatsız karma aşı girişini önlemek için alınan önlemler var mıdır?  Varsa nelerdir?

Ay sonuna kadar çip taktırmaya ceza var!

Bu yılın başında çıkarılan yeni yönetmeliğe göre köpek, kedi ve gelinciklere çip takılması zorunlu hale getirildi. Kedi ve gelincikler için daha vakit var ancak köpeklerine bu ayın sonuna kadar çip taktırmayanlara 10 bin TL ceza gelecek.

Kısaca hatırlayalım: Tarım ve Orman Bakanlığı ile Türk Veteriner Hekimleri Birliği arasında imzalanan 'Kedi, Köpek ve Gelinciklerin Kimliklendirilmesi ve Kayıt Altına Alınmasına Dair Yönetmelik' protokolü, 26 Şubat 2018 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak bu sene hayata geçirilmişti. Yönetmelik kapsamında, sahipli köpeklerin 2021 yılı sonuna kadar, sahipli kedi ve gelinciklerin ise 2022 sonuna kadar deri altlarına mikroçip takılarak dijital kayıt altına alınması zorunlu hale getirilmişti.

NEDEN ÇİP TAKILIYOR?

Türkiye’de sokağa ve barınağa terk edilen hayvanların büyük bir bölümü önceden sahipli olan ancak terk edilen hayvanlar oluşturuyor. Ev ortamında büyüyen hayvanlar sokağa terk edildiklerinde çoğunu maalesef acı bir son bekliyor. Sokak ortamına adapte olamadıkları için diğer hayvanlar tarafından hırpalanıyor, aç kalıyor, hastalanıyor ve yaşamını yitiriyor. Ayrıca kısırlaştırmadan sokağa terk edilen hayvanlar popülasyonun artmasının da nedenlerinden biri olarak gösteriliyor.

Bu sorundan yola çıkılarak hayata geçirilen mikroçip uygulaması ile bilinçsiz sahiplenmenin ve bu nedenle hayvanların mağduriyet yaşamalarının önüne geçilmesi hedefleniyor.

Yönetmeliğin temel amaçları şu şekilde sıralanıyor:

·       Mikroçip sayesinde hayvanların sahiplerinin kimlik ve adres bilgileri kayıt altına alınacak. Böylece sokağa terk edilen bir hayvanın çipi sayesinde sahibi belirlenerek ceza verilebilecek. Ceza yaptırımının hayvanların sokağa terk edilmelerini önlemesi bekleniyor.

·       Mikroçip sayesinde çalınan hayvanların bulunabilmesi mümkün olacak.

·       Hayvanların mevcut hastalıkları takip edilebilecek.

CEZASI 10 BİN TL

Yönetmelik hayata geçtikten sonra birçok hayvan sahibi mikroçip işlemlerini tamamladı ancak hala bunu yapmayan da çok sayıda hayvansever var.

Köpek sahiplerinin çip işlemini tamamlamak için 1 aydan az zamanları kaldı. 2021 yılı sonuna kadar köpeklerine mikroçip taktırmayanlara ise tam 10 bin TL para cezası uygulanacak. O nedenle köpeklerinde mikroçip olmayan hayvan sahiplerinin bir an evvel harekete geçmelerinde fayda var.

MİKROÇİP ZARAR VERMİYOR

Her mikroçipte, bizim TC kimlik numaramıza benzer bir seri numarası bulunuyor. Mikroçip takılan evcil hayvanlar bu şekilde sahiplerinin üzerine kaydedilmiş oluyor. Mikroçip sayesinde hayvanın sahibinin ismi, adresi gibi kişisel bilgileri görülüyor. Uygulama tüm veteriner kliniklerinde yapılabiliyor. Mikroçip takıldığında hayvanların otomatik olarak bakanlığın sistemine kaydı gerçekleştiriliyor.

Mikroçipin bedeli ise uygulandığı veteriner kliniğine göre değişiyor. Hayvan sahiplerinin merak ettiği konulardan biri, uygulamanın acı verip vermediği; diğeri ise hayvanlara zararı olup olmadığı…

Mikroçipler derinin altına bir iğne yardımıyla enjekte ediliyor. İşlem hayvanlara acı vermeyecek şekilde gerçekleştiriliyor. Uzmanların bildirdiğine göre, mikroçiplerin hayvanların sağlığına herhangi bir olumsuz etkisi yok. Hatta uygulamayla hayvan hastalıklarının takip edilmesi gibi bir artısı var. Bu sayede geçmiş hastalıklar sıralanacak, yapılan tıbbi müdahaleler sistemde listelenecek ve veteriner hekim açısından da yol gösterici olacak.

Haftanın Karesi

“Evet arkadaşlar… Arabaya bindiğimizde emniyet kemerimizi bu şekilde ağzımızla takıyoruz… Yalnız fazla sert ısırmayın, kopabilir!”

Fotoğraf: @DogsTwt/ Twitter

Sosyal Medyadan İnciler: Foklar ve köpekler!

Sosyal medyada siz de benim gibi hayvan içeriklerini takip ediyorsanız, sık sık karşınıza foklar ve köpekler arasındaki benzerliğe işaret eden paylaşımlar çıkıyordur. Foklar ve köpeklerin fotoğraflarını yan yana koyarak yapılan keyifli paylaşımlar mutlaka sizin de yüzünüze bir gülümseme kondurmuştur.

Peki, foklar için yapılan “deniz köpeği” benzetmesi ne kadar doğru? Gerçekten aralarında bir uzak akrabalık olabilir mi? Bu sorunun cevabını bilim insanları veriyor.

Köpekler ve foklar Caniformia yani "köpek benzeri" anlamına gelen etoburlardan oluşan Carnivora’nın bir alt takımdır. Ancak köpekler ve foklar aynı aileden değillerdir. Fokların dahil olduğu Pinnipedia ailesi, yaklaşık 50 milyon yıl önce diğer kaniformlardan ayrıldı.

Yine de çok uzaktan da olsa birbirlerini andıran bu iki farklı tür arasında bir bağ olduğu da ortada…

Tarçın’ın yüzünü kim güldürecek?

Bu yakışıklı Cocker Spaniel cinsi patili dostumuzun adı Tarçın. 6 yaş civarında kısırlaştırılmış bir oğlan. Tarçın’ın ailesi Kovid’den yaşamını kaybetti. Tarçın’ın sahiplenme öyküsü şu ana kadar mutlu sonla bitmedi. Tarçın’ı çok sevecek, sabırla aralarında bağ kurabilecek bir aile aranıyor. Tel: 0530 707 71 68

Sahiplenilmezse barınağa gidecek

Bu güzel kız henüz 1 yaşında. Gönüllüler tarafından sokakta terk edilmiş halde bulundu, kısırlaştırıldı. Eğitimli ve son derece iyi huylu bir prenses. Ancak maalesef yasalar onu hala yasaklı sayıyor. 1 ay içinde aile bulup kayıt altına alınmazsa sonu barınak olacak. Tel: 0532 527 82 49 - 0532 320 84 01

Bu güzel kız illa ki ev kedisi olmak istiyor

Sevimli kedicik en fazla 1 yaşında. Sokakta yaşıyor ama sürekli çevredeki evlere girip sığınmaya çalışıyor. Diğer sokak kedileri yüzünden yemek yiyemiyor. Evden sokağa terk edilmiş olabileceği düşünülüyor. Kucak delisi, uysal ve iyi huylu bir kız. Parazit aşıları yaptırıldı. Tel: 0554 553 85 95

Kimi takip etsek?

Boji’yi artık hepiniz tanıyorsunuz ama takip ediyor musunuz? Etmeyenler için bu haftaki önerim “İstanbul’u turlayan köpek” Boji’nin Twitter adresi… @boji_ist yazarak ulaşabileceğiniz hesabı şu an için 130 bine yakın kişi takip ediyor. Hesaptan Boji’nin günlük yaşamına dair paylaşımlar yapılıyor.