Geçenlerde bir sahafta, Cüneyt Arcayürek’in yıllar önce yazdığı, Çiller dönemini anlatan Etekli Demokrasi adlı kitabını gördüm. Demirel’in, ‘vitrin süslemesi’ olarak DYP’ye aldığı – ama ciddiye almadığı- Çiller, sırasıyla bakan, başbakan ve DYP Genel Başkanı olmuş -başta Demirel olmak üzere- herkesi ters köşe yapmıştı. O günlerde, Tansu Hanım ile -soyadını verdiği(!)- eşi Özer Çiller hakkında, kimi yüz kızartıcı çok büyük yolsuzluk iddiaları vardı.

VAY BEEE!

Şimdilerde Tayyip Erdoğan’ın yanında sık sık boy gösteren Çiller’i anlatan ve “Bu kadar da olmaz!” dedirten kitaptan kısa alıntılar;

“Çekici kadınlara olan ilgisiyle tanınan Dalan, Çilleri kendisine danışman olarak atamıştı. Çiller’in rakipleri, bu ikilinin ilişkilerinin, iş ilişkisini aştığını fısıldıyorlar!”

“…yoğun göz temasları, tahrik edici davranışları… (Perihan Mağden)”

“…Tansu Çiller öküz gözlerini dikiyor, karşısındaki erkeklerin ellerini tutuyor, ‘yanlışlıkla’ orasıyla burasıyla değiyor… Vantuzları çok güçlü…”

“Türkiye ve DYP, kendini kaptırmış etekli bir rüzgara gidiyor. Bu kadın seçilince (güya) DYP vitrin değiştirecek!”

“Biz bugün SHP’lilerden duyduk. Bu Çiller üç yerde üç ayrı program okuyor. SHP’ye verdiği ayrı, grupta okuduğu ayrı, mecliste okuduğu ayrı bir metin.”

“…yalan söylemekte eşi benzeri bulunmayan bir siyasetçi olduğu kanıtlandı ama kamuoyu, siyasetçiler ve medya bu gerçeği çok geç anladı…”

“Çiller tam bir oportünist… Fırsatçı, amaca varmak için her yolu mübah gören…”

 ESKİŞEHİR O KADAR YAKIN MI?

1994 yerel seçimlerinden önce Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’i Ankara’ya, başbakanlığa davet etmiş. Yanına oturarak elini tutmuş;

“Yılmaz Bey, sana ihtiyacım var,” demiş.

Yoğun parfüm kokusu, etkileyici ses tonu, gamzelerini ortaya çıkan sevimli gülümseyişinin yanı sıra elini de Hoca’nın dizine koymuş;

“Seni Ankara için belediye başkan adayı göstermek istiyorum! Daha sonra da milletvekili ve Milli Eğitim Bakanı yapacağım…”

Baskı artınca Yılmaz Hoca kurtulmak için;

“Sayın Başbakanım, bu konuyu eşimle konuşmak zorundayım,” demiş. “İzin verirseniz Eskişehir’e gidip görüşeyim!”

“Uçağım sizi götürsün,” deyince;

“Efendim, Eskişehir zaten Ankara’ya iki saat!”

Çiller şaşkın bir bakışla;

“Aaa Sahi mi,” demiş. “Ne kadar da yakınmış! Maden bu kadar yakın, daha önce neden bana hiç gelmediniz,” demiş…

Keşke bulsanız da Etekli Demokrasi’yi okuyabilseniz!