Yıllardır mahkeme kararları nedeniyle bir türlü çözülemeyen bir Basmane çukuru hikayesi vardır İzmir’imizin! Şimdi burasıyla ilgili yeni bir takım projeler üretilmeye başlanınca, ortak akıl çerçevesinde bir konsensüs sağlanamadan konu yine mahkemelik oldu.Niye biz bir türlü bir proje üretmeden önce kentlisiyle, Belediyesi, akademisyenleri, Meslek odaları, Sivil Toplum kuruluşları bir araya gelip, üzerinde uzlaşı sağlayıp bir projeyi üretemiyoruz? Kent planlaması konusunda teknik uzman arkadaşlarımla yaptığım görüşmelerde şu çıkarımlara ulaştık;
· Basmane, İzmir ruhunun tarihi ve nostaljik ögelerini taşıyan önemli bir kentsel alanıdır.
· “Dünya Ticaret Merkezi”veya eski adıyla Basmane çukuru diye adlandırılan, bu büyük arsada yapılacak olan yapı, aslında İzmir kent kimliği ile bütünleşme anlamında “simge” (landmark) olmaya aday bir yapıdır. Ve aynı zamanda, Saat Kulesi’nden başka doğru dürüst bir simgesel yapısı olmayan İzmir için yeni bir simge oluşturmak için paha biçilmez değeri olan bir “fırsat” alanıdır.
· Dünyadaki ülkelerin büyük kentlerinde bulunan simge yapılar, nitelikli estetik değerlerle inşa edilen, yüksek mimari ve karakteristik özelliklere sahip, yalnızca o kentte yaşayanlar tarafından değil, başka toplumlara ait insanlar tarafından da beğenilen zenginlikteki “eser”lerdir (Londra: House Of Parliament- Big Ben, New York: Empire State Building-Woolworth Building, Paris: Notre Dame, La Grande Arche de la Defense, Sydney: Opera House, vb.)
· Simge yapılar sıradan, çirkin, kaba, görsel olarak rahatsız edici ve işlevselliği tartışılır olmamalıdır. Yapının görsel çekiciliği kentin sahipleri ve kenti ziyaret eden herkes tarafından benimsenip, çevresel dokuyla uyumlu nitelikte olmalıdır.
· Basmane’de yapılacak simge yapı, yalnızca elli-altmış yıl değil, Londra’daki, Paris’teki, New York’taki yapılar gibi yüzlerce yıl sonra da aynı güç ve estetik değerlerle ayakta kalabilmelidir.
· Söz konusu alanda yapılacak yapı İzmir’in çağdaş, özgür, modern ve aydın ruhunu yansıtan bir “sanat eseri” olarak tasarlanmalıdır. Aksi halde, şu anda söylentisi ve görselleri ortada dolaşan gökdelen tarzı yüksek yapılar; dünyanın bir çok metropolünde,ama! eski kent merkezlerinde değil!Sonradan oluşturulmuş tarihi ve hikayesi bulunmayan ,“Yeni veya Modern 2.Kent Merkezi” diye tabir edilen!” Kent merkezlerinde sıklıkla görülebilecek bir yapıdır.
· Bu alana dikilecek olan yüksek katlı yapılar, kentin tam orta göbeğinde,kolay kolay üretilemeyecek büyüklükte, son derece değerli bir kentsel alanı yok edecek,yöredeki tarihi ve kentsel dokuyla uyumu olmayacaktır.
· Bu tarz yüksek katlı modern binalar, zaten Bayraklı –Salhane arası gökdelenler bölgesinde inşa edilmekte iken, kentin tam orta göbeğine,Fuarın dibine bu kadar yoğunluk ve yüksek yapı niye getirilmek istenir?
· Halen İzmir de ciddi bir trafik ve otopark sorunu mevcutken,kentin tam kalbine bu kadar yoğunluklu yapıları getirdiğimizde trafik nasıl çözümlenecektir?

Bir şeyleri yaparken bir şeyleri de bozmamak,geriye dönülemez yanlışlar yapmamak gerekir!Bütüncül planlama doğru yerseçimi ve çevresiyle birlikte bir bütün şekilde düşünerek yapılmalıdır.Var olan tarihi dokuyu ve kent kimliğini yok etmek değil,koruyarak yaşatmak önemlidir.İzmir’linin,Meslek odalarının ve tüm tarafların içine sinen, kabul görecek bir projenin hayata geçirilmesi dileğiyle….