Kamuoyunda haftalardır tartışılan yasa tasarısındaki “zeytinliklerin sanayileşmeye açılmasına olanak sağlayan madde”, TBMM Sanayi Komisyonu’nda geçtiğimiz hafta yapılan bir görüşme sonrası tasarıdan çıkarıldı. Böylece zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin gelişmesine mani olacak hiçbir tesis kurulamamasına ilişkin madde değiştirilmemiş oldu.
Türkiye, yılda ortalama 3 milyar dolarlık bitkisel yağ ithalatı yaparken, zeytinlikleri yok edecek yasa tasarısının tam 7 kez Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ısrarla getirilmesi düşündürücüdür. Sanayinin geliştirilmesi, üretimin artırılması gibi ulvi amaçları olan bir yasa tasarısının içine zeytin ve mera alanlarını talan edecek maddeler neden yerleştirilir?
Türkiye, ortalama 1 milyon tonu aşan tane zeytin üretimi ile dünyada üretici ülkeler arasında 4. sırada yer almakta. Dünyadaki zeytin ağaçlarının da yüzde 9'u ülkemizde bulunuyor. 120 milyon tane de zeytin ağacından söz ediliyor. Bunlara ek olarak Marmara Birlik Akademi Sektör Raporu'nda ülkemizde 2013 yılı ÇKS (Çiftçi Kayıt Sistemi) verilerine göre 185 bin 796 aile zeytin tarımı ile geçimini sağlamakta; bu sayı geçen 4 yıl içerisinde arttı elbette! Zeytincilik en çok Ege ve Akdeniz bölgelerinde yapılıyor, bu bölgelerdeki yüzlerce aile ölümsüz ağaç sayesinde hayatını idame ettiriyor.
Doğaya katkısı da yadsınamayacak kadar büyük zeytin ağacının. Zeytin ağacı, klasik bir ağaçtan ibaret değil. İşin ekolojik ve sağlık boyutları da mevcut. Zeytin ağaçları, ekolojik dengenin devamlılığı açısından oldukça önemli bir rol üstleniyor. Kısaca bahsedelim isterseniz.

Ölmez Ağacı

Zeytin ağaçları kurak arazilerde yaşayabilen, toprak açısından çok da seçici olmayan, hiçbir ilaca gerek duymadan büyüyebilen bir ağaç. Aslında sulu arazileri çok sevseler de susuzluğa karşı dirençli bir yapıları var. Bu nedenle Tarımsal Araştırma Örgütü'nün İsrail'de yaptığı bir çalışmada, çölleşen arazilerde de kullanıma uygun bir ağaç olarak görülmüş. Zeytin ağacının büyümesi için tarım ilaçları ve kimyasal kullanımı gerekmediğinden, doğru tekniklerle üretilmiş zeytinyağlarını, zeytinleri ve bunlara benzer zeytin ağacı bazlı ürünleri gönül rahatlığıyla tüketebilme şansına sahipsiniz. Zeytin ağaçları, gerekli hava, toprak ve su koşulları sağladığında yüzlerce yıl yaşayabilme özelliğine de sahip.
Zeytin ağacının meyvesinden altın sıvı denilen ve her derde deva sayılan zeytinyağı üretiliyor. Yaprağı kozmetik sanayinden, çay sektörüne kadar birçok alanda kullanılıyor. Meyvesi zeytin sofralara konuk oluyor. Kısacası yaprağından meyvesine başlı başına çok faydalı zeytin ağaçları. Zeytinin, zeytinyağının, hatta zeytin yapraklarının dahi insan sağlığına bin bir faydası var. Kalp sisteminden dolaşım sistemi, cilt hastalıklarından mide rahatsızlıklarına kadar saymakla bitmeyen yararları mevcut. Hem doğaya, hem de insan sağlığına faydaları azımsanmayacak kadar büyük bir ağaçtan söz ediyoruz aslında.
Kısacası bu yasa değişmiş olsaydı ekolojik denge tehlike altına girecekti ve ardından zeytincilikle uğraşan ortalama 185 bin 796 aile geçim sıkıntısıyla baş başa kalacaktı! Yaprağına kadar her şeyini değerlendirdiğimiz zeytin ağaçları ve onların ürünleri sofralarımızdan, hayatlarımızdan eksilmeye başlayacak ve dolayısıyla sağlığımıza yararlı bu nimetlerden daha az faydalanmış olacaktık. İşin ihracat, ithalat, ekonomi boyutlarındaki kayıplarımız da ayrı bir yazı konusu! Tüm kötü senaryolar gerçekleşirse giderek betonlaşan dünyamızda göreceğimiz yeşil ağaçların sayısının azalacağını ve yerine çirkin beton bloklar çıkacağını hepimiz biliyoruz zaten!
Kısacası, üzerine söylenecek çok şey var bu konunun! Ama gelin, biz zeytinimize, yağımıza, yeşilimize, Allah'ın bize bahşettiği doğal güzellik ve zenginliklerimize sahip çıkalım. Çünkü zeytin ağacı demek, hayat demek.