Geçtiğimiz haftalarda bunaltan kavurucu sıcaklar tekrar geri geldi. Bilim insanları kavurucu sıcakların “AFET” Olduğu görüşünde! Artan sıcaklar sadece bizim günlük yaşantımızı ve sağlığımızı etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda doğayı ve doğal kaynaklarımızı da etkiliyor. Yüzeysel suların sıcaktan aşırı buharlaşmasına, toprağın çorak ve verimsizleşmesine, orman yangınlarına , gıdaların azalmasına, açlık ve susuzluğa kadar giden bir dizi olumsuzluklar zinciri olarak karşımıza çıkıyor.
Portekiz'de onlarca kişinin yaşamını yitirmesine yol açan orman yangınları gerçekleşirken Fransa, İsviçre ve Hollanda'da aşırı sıcaklar nedeniyle özel önlemler alındı. İngiltere 1976'dan beri en sıcak Haziranını yaşadı. İsviçre'de ise 1864'ten beri en sıcak ikinci Haziran yaşandı. Ülkemizde de Haziranda ve bugünlerde benzer durumları yaşıyoruz.
Araştırmacılar, insan kaynaklı küresel ısınmanın Avrupa'nın belirli bölgelerinde sıcaklık rekoru kırılma sıklığını 10 kat artırdığını söylüyor. Oxford Üniversitesi'nden Frederike Otto, insan kaynaklı küresel ısınmanın dikkate alındığı iklim modelleri ve göz ardı edildiği modeller arasında fark oluşmaya başladığını belirtti.
Hollanda Kraliyet Meteoroloji Enstitüsü ısınma trendinin tahmin ettiklerinden daha hızlı olduğunu söyledi.
Araştırmacılara göre atmosfere karbon salınımını azaltmak için acil önlemler alınmadığı takdirde benzer aşırı sıcaklar daha da sık yaşanacak.
İklim ve Çevre Bilimi Laboratuvarı'ndan Robert Vautard, "Eğer sera gazlarını azaltmazsak Haziran ayında yaşadığımız aşırı sıcaklar yüzyılın ortasına geldiğimizde normal sıcaklıklar olacak" uyarısında bulundu. (BBC Türkçe)
iki gün süren G7 zirvesinde, terörle mücadele konusunda liderler ortak çizgide buluşurken, ticaret konusunda "ileri adımlar" atıldı, iklim değişikliği konusundaki görüş ayrılıkları ise aşılamadı. ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Japonya ve Kanada'dan oluşan G7 ülkelerinin liderleri, zirvenin kapanışında bir ortak bildiriye imza attı. Bildiride, iklim değişikliğiyle mücadele amacıyla 2015'te imzalanan Paris Anlaşması konusunda ABD ile yaşanan görüş ayrılığı resmiyete döküldü.
Ortak bildirinin "İklim ve enerji" başlığı altında, "ABD halen iklim değişikliğiyle ve Paris Anlaşması'yla ilgili politikalarını gözden geçirme sürecindedir, bu konulardaki görüş birliğine katılan bir konumda değildir" denildi. Öte yandan diğer G7 ülkeleri ve AB kurumlarının liderlerinin "Paris Anlaşması'nı hızla uygulamaya geçirme taahhütlerini teyid ettikleri" vurgulandı.
G20 Zirvesi sonrasında ise Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye'nin anlaşmayı onaylamayacağını açıkladı. Türkiye'nin müzakerelerde gelişen ülkeler sınıfında kabul edilmesini ve mali yardım almasını isteyen Erdoğan, anlaşmayı onaylamak için mali koşulların yerine getirilmesini istedi. Türkiye aslında bu isteğinde haksız değil! BM İklim değişikliği Çerçeve Anlaşması döneminde yürütülen politik hataların ceremesini hala çektiğini söyleyebiliriz.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ise birkaç gün önceki röportajında, sıcak hava dalgasının aslında bir Afet olduğunu; Sıcak Hava Dalgası Afet Müdahale Planı hazırlanarak, uygulanması çağrısında bulundu.
Acaba Afet Müdahale Planlarımızı fosil yakıtlara dayalı anlaşmaları arttırarak mı yapacağız?Türkiye’nin Orman yangınlarına, Su kıtlığına, İklim değişikliğine bırakınız onu hala Depreme karşı Acil Önlem Planları güncel midir? Uygulanabilir planlarımız var mıdır? Bunlar realite ve bilimsel gerçekler ile bağdaşmakta mıdır? Tüm bu hususların üzerinde oturup ciddi ciddi düşünmemiz ve uzmanların, bilim insanlarının görüşüne kulaklarımızı tıkayarak değil, onları ciddiye alıp dinleyerek gereğini yapmamız gerekmektedir.
Tabii gelişmekte olan ülke olarak biz bunları yaparken tırpanı hep kendine biçen Gelişmiş ülkelerin de, özellikle de en büyük sera gazı üreticisi ülkeleri, kendi üzerine düşen azaltımları bir an önce gerçekleştirerek dünyayı insan kaynaklı iklim değişikliğinin ve şu kavurucu sıcakların etkilerinden bir an önce kurtarması insanlık adına haktır!