Sanki her şey bir anda değişecek. Vermişler Mehmet Şimşek'in eline değneği, bir dokunacak; gelsin refah toplumu.
Bir durun, sakin olun. Adam ne diyor;
-Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır.
Hoppala, dakika bir, gol bir. 
Ne demek şimdi bu? Türk ekonomisi bugüne kadar akla dayanmayan politikalarla mı yönetilmiş? Neye itiraz ediyor sayın Bakan? 'Nas ortada dururken, sana bana ne oluyor' sözlerine mi? Yoksa 'Faiz sebep, enflasyon sonuç tezine' mi? Ya da hiçbiri değil, sıkıntı Nebati'de idi diye mi düşünüyor.
Aman sayın Bakan sözlerinize dikkat edin. 2008'de nasıl gittiğinizi hatırlıyor musunuz?
''Ekonomi kötü yönetiliyor, sıkıntılı büyüyor'' deyince nasıl azarlanmıştınız. Yetmedi yıllar sonra Erdoğan’ın, Ahmet Davutoğlu'nu fırçalarken söylediklerini unuttuysanız küçük bir hatırlatmada bulunalım;
''Peki bu nasıl doğruluk? Peki yanında kim var? Yine bir başka isim. O da sayın Babacan var. Başka kim var? Mehmet Şimşek var... Hani bunlar dürüsttü ya. Dürüstlüğü bunlar kimseye bırakmıyordu. Bunlar Halk Bankası’nı da dolandırmaya çalışıyorlar.''
***
Neyse siyasette dün dündür, bugün bugündür. Unutalım gitsin. Hakkını da yemeyelim; Erdoğan, zamanında Şimşek'i Merkez Bankası’nın başına getirmek için çok uğraşmıştı. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, atamayı imzalamayınca şöyle mi demişti Erdoğan; 
-Sayın cumhurbaşkanım, niye bu arkadaşı yapmıyoruz? Bu arkadaş çok iyi yetişmiş bir arkadaş. Eğer eşi başörtülü diye düşünüyorsanız, eşi Müslüman bile değil, yabancı.''
Sezer'in kararnameyi imzalamamasının gerçek sebebinin başörtüsüyle ilgili olmadığı, Merkez Bankası’nın başkanlığına getirilen Durmuş Yılmaz'ın eşinin başörtülü olması dolayısıyla daha iyi anlaşılmıştı.
İşte bu gerçekler ışığında ne yapacak Hazine ve Maliye Bakanı? EYT yükü dağ gibi omuzlarında. Deprem harcamaları pimi çekilmiş saatli bomba. Yalnızca Mayıs ayı dış ticaret açığı 12.66 milyar dolara ulaşmış. Temmuz'da asgari ücret, memur maaşları ve emeklilere zam vaadi var ki atsan atılmaz, satsan satılmaz. Seçim öncesi başka vaatler de var; memur maaşı en düşük 22 bin lira denmiş bir kere. Emekli zammında yüzde 40'lardan söz ediliyor. Para basmasa maaşlarda bile sıkıntı olabilir. Dokuz ay sonra yerel seçimler var. Yukarıdan yeni vaatler gelir mi? Gelir...
Şimşek; ''Kurala dayalı ve öngörülebilir bir Türkiye ekonomisi özlenen refaha ulaşmamızda anahtar olacaktır'' diyor.
İyi de kuralı tek başına nasıl koyacaksın? Öngörülerin gerçekleşebilecek mi? Başkalarının öngörüleriyle çatışacak mı?
Özlenen refahtan ne anlıyorsun?
Bu soruların yanıtları şimdilik yok. Anlayacağınız sihirli değnek falan da yok. Bakın Amerikan Forbes dergisi yazarlarından ekonomist Steve Hanke neler demiş;
''Oyunun kurallarını değiştirmediğiniz sürece gelen isimler yalnızca atmosferik bir değişiklikten başka bir işe yaramaz. Kişiler böyle durumlarda ekonomin düzelmesi için hiçbir fark yaratamaz.''
Buna karşılık Şimşek'in bir nefes olabileceğini, uluslararası sermayenin ve Londra tefecilerinin ağzını sulandıracağını iddia eden çevrelerin bulunduğunu da göz ardı etmemek gerekiyor.