Dünyadan uzak deryaya yakın, deryadan uzak dünyaya yakın coğrafyalara dağılmış yeryüzü sakinlerinin ve Göztepelilerin ömründen 7 gün daha geçer iken tam 45 sezon sonra şehr-i memleket İzmir’i üst üste beş sezon ülkenin en üst fitbol liginde temsil etmenin ardından küme düşen gözümüzün bebeği Göztepe… Ligin altıncı haftasında şehrin bir diğer temsilcisi Altınordu’yu yenmeyi başararak 8 puana ulaştı ve Milli maç arasına 11. Sırada girdi.

 *** 

Maç öncesi “Ancak birilerinin ekstra olumlu ya da olumsuz bir şeyler yapmasıyla gol atıyor ve yiyorlar.. Umarim bu sefer olumsuz yapmadan olumlu yaparlar…” kanısındaydım. Maçta yenilmemek de çok kritikti. Kritik iş gerçekleşti ve takım 241 gün-yaklaşık 8 ay sonra iç sahada galip gelerek, taraftarını uzun bir aradan sonra mutlu etmeyi başardı, çok şükür!

 *** 

Uzaklardan daha çok ekran bazlı yorumlarda bulunmak gerekirse:

- Defans-kaleci performansı genel olarak lig ortalamasının üstünde şu ana kadar…  

- Emre Çolak-İsmail Köybaşı-Yasin Öztekin takımın üç tecrübelisi…

- Emre Çolak ilk kez bu maçta fiziksel performans olarak daha iyi gözüktü. İsmail özellikle ikinci devre oldukça fazla insiyatif aldı ama ortaların isabet oranı düşüktü. Yasin maç içinde iniş çıkışlar yaşıyor… Ama takımda sıradışı işler yapma potansiyeli en yüksek oyuncu o gözüküyor (Tijanic ve Emre’yi de sayarak…)

- Buna karşı Hasiç, Mamah, Palmer ve Hüsamettin’den herkesin beklentisi daha fazla…

- Ali Akman ve kumaşı fena gözükmeyen Kvasina umarım ilk 11’i zorlayabilirler gelecek haftalarda...

Üç puan ilaç gibi geldiyse de…

Göztepe golü sonrası rakibin atamadığında becerikli olsalar, şu anda çok daha olumsuz bir ruh halinde olurdu camia.

Bir gerçek: Transfer döneminde oldukça geç tamamlanan, hatta bir de yapılan yapılmayan tercihlerle teknik direktör değişikliği yaşamak durumunda kalan takım; altı maçın sonunda ancak 8 puanı bulabildi. “Play off” temposunun bile altında bir durum.

***

Bardağın dolu tarafına bakarsak. Üç maç gol yememeyi başardılar. Anlamsızca penaltılar yaptırmasalar bu rakam artabilirdi de… Pendikspor ve Çaykur Rizespor ile birlikte en az gol yiyen üç takım içinde Göztepemiz. Bardağın boş tarafı ise… Yine dört golle en az gol atan iki takımdan biri (Altay ile birlikte) Göztepe’miz…

Genel olarak takımdan birisi olumlu ya da olumsuz bir sihirbazlık yapmazsa, penaltı alıp vermezse; 100 yıl oynansa da gol olmayacak gibi gidiyor Göztepe maçları. Altınordu maçının farkı; rakibin 10 kişi kalması (iki takım da maçta 10 kişi kalabilirdi), takımın anlamsızca penaltı yaptırmamayı başarması, aksine rakibin anlamsız ve net bir penaltı yaptırması oldu…

 ***

Velhasıl-ı kelam… Göztepe bir üst lige çıkmak istiyorsa ve hatta ligde de kalmak istiyorsa, 8 ayda birden daha çok iç saha galibiyeti almalı. Maça teknik sorumlu olarak çıkan Sadık Ahmet Balcı’yı kutluyorum. Lakin fitbol şubesini yönetenlerin öncelikle sezon bitmeden, teknik direktörün kim olacağı sorusuna çözüm getirebilmesi, ardından şansa bala gol atma yeme hüvviyetinden kurtarması ve de atma kısmını gol pozisyonu bulma varyasyonlarını da arttırarak değiştirebilmesi gerek. Takım bu kadar geç kurulunca birbirlerini tanımaları 12. haftaları bulacak gibi gözüküyor… Dilerim ki zamanla daha iyi olmayı başarırlar…