Dünyadan uzak deryaya yakın ve deryadan uzak dünyaya yakın yeryüzü köşelerinde hayatını idame ettirmeye çalışan Göztepelilerin ömür yapraklarından unutması zor yedi gün daha geçerken... Gözümüzün bebeği, gönlümüzün nuru Göztepe, 1979’dan beri yapamadığı bir başarıyı tekrarladı… Ve Altay’I, fikstürde Altay-Göztepe olarak belirtilen bir maçta mağlup etmeyi başardı.

***

Tam da bu galibiyet esnasında, hatta aynı anlarda... A Milli Kadın Voleybol takımımız nam-ı diğer Filenin Sultanları, ülkemize takım sporlarındaki ilk Avrupa Şampiyonluğunu kazandırdılar… Voleybol yolculuğuna Göztepe’den başlayan sevgili Cansu Özbay’ı vurgulayarak.. Mustafa Kemal Atatürk ve voleybol milli takımları arasında dünya sıralamasında birinci sıraya çıkmalarına yönelik, şampiyona sırasında sıkça gösterilen reklamın çekilmesine neden olabilip o reklamın hakkını fazlasıyla verebildikleri için… Yazması mutluluk veriyor, bir kez daha tekrarlayalım ve üstüne basa basa vurgulayalım, Türkiye’ye ilk takım sporu Avrupa Şampiyonluğunu kazandırdıkları için…Kaybede kaybede hatalardan ders ala ala üstüne koya koya kazanmayı öğrendikleri için… Kazanmayı alışkanlık haline getirebildikleri için… Ülkenin fitbol dahil bütün erkek takımlarına nanik yapabildikleri için… Başta ülkemizdekiler olmak üzere, tüm dünyadaki bütün kadın düşmanlarına verdikleri harika ders için… Hepimizin gururu oldukları için… Filenin Sultanlarını canı gönülden kutluyorum…

***

Dönelim Altay maçına... İki kötü takımdan bir tık daha az kötü olan Göztepe kazandı. Takım ikinci devre biraz daha iyi olsa ve iki topları direkten dönse de… Göztepe’deki yaratıcılık ve üretkenlik, orta saha ve kanatlardan forveti besleyememe problemi devam ediyor. Billel Messaoudi’ye bir değinelim… Rakip aut çizgisine bu kadar rahat inen ama bu kadar kötü orta yapan bir topçu görmemiştik, bu da bir tecrübe oldu… Teknik ekip bu minnoş soruna bir çözüm getirebilirse takıma oldukça faydalı olabilecek gibi duruyor. Lis maçın skoruna etki eden hata yapmazkan, takım ile birlikte dört maçta ikinci “clean sheet” imza attı.

***

Altaylı Salih Sarıkaya’ya kısaca değinmek gerekirse… Kendisine yapılan hareketlere/faullere verdiği Neymarötesi tepkilerle Göztepelilerin hafızasında unutulmaz bir yere kavuştuğunu açıkça belirtebiliriz.

***

Maçın orta hakemi Ozan Ergün’e de bir paragraf açalım… Merkez Hakem Kurulu maça daha tecrübeli bir hakem verebilirdi. “Göztepe’nin arkasındaki destek senelerdir bir türlü çekilemediği için midir?” bilemiyoruz… Her maç fantastik ötesi kararlar yaşamaya devam ediyor tüm Göztepeliler… Aynı şiddetteki faulü rakipler yaparsa kart yok, Göztepeliler yaparsa kartı patlat gitsin… Hakemlerin iletişim cihazlarının bozulması esnasında kaybedilen dakikalarca süreyi es geçtim… Maçta iki takımın sağlık görevlileri topçulardan fazla koşmak zorunda kalırken… 45-65. dakikalar arası maç sakatlıklardan nadiren oynanabilirken, maç iki devrede kanımca en azından 15 dakika az uzatıldı… Hakem heyeti maçın skorunu belirleyen golün sevinci esnasında armayı öpen, sırt numarasını gösteren Atınç Nukan’a… Geçen sezonun fair play ödülüne layık görülen Marco Paixao gibi gol atınca kafa kesme hareketi yapmadığı için olsa gerek… Gol sevincinden kırmızı kart gören fitbolcu sıfatını kazandırmayı başardı, değerli hakemlerimizi Allah’a havale ediyoruz…

***

Velhasıl-I kelam… Atınç Nukan Göztepe ve Altay camialarının beyninde hayat boyu unutulmayacak bir imza daha bıraktı… Hep dediğim gibi iki sezon önce sakatlanmasaydı takım düşmeyebilirdi. Göztepelilere “O golü atsak, biz de ancak bu şekilde sevinirdik…” dedirtebilen Atınç Nukan umarım ki formunu sakatlanmadan ve artırarak devam eder. Asisti yapan David Tijanic’e, Atınç’a ve tüm takıma tebrikler… Lakin, takımın üçüncü bölgede üretkenlik, Diouf’u topla buluşturamama ve yaratıcılık sorunu devam ediyor… Dört maçta direkleri yoğun bir şekilde döverken, ancak iki gol atabilip, maç başı ancak ve ancak bir puan alabildiler… Bir daha acıların takımı moduna dönmemelerini dilerken, takıma transfer gerek… 15 Eylül’e kadar takımın eksikleri giderilmezse bu sezonun da boşa gitme olasılığı hiç de az gözükmüyor… Gelen günler, geçen günlerden güzel olsun…