Dünyadan uzak deryaya yakın ve deryadan uzak dünyaya yakın yeryüzü köşelerinde sağ kalmaya çalışan Göztepeli gezegen sakinlerinin ömründen yedi gün daha geçerken.… Filenin Sultanları olimpiyat oyunlarına namağlup bir şekilde iştirak etme hakkını kazanarak, ülkemizdeki bütün kadın düşmanlarına nanik yapmaya devam ettiler… Gözümüzün bebeği Göztepe’ye gelecek olursak, ligin altıncı haftasında, deplasmandaki üçüncü maçlannda… Lig ikincisi konumundaki Manisa Futbol Kulübünü 0-1 yenerek… Ligde ikinci galibiyetini aldı, üçüncü kez (hepsi deplasmanda) gol yememeyi başardı ve altı maçta sekiz puana ulaştı.

***

Maçtan kısa notlar geçmek gerekirse… Cefakeş Göztepe taraftarının baştan sona yoğun desteği altında ama berbat bir zeminde oynanan maçta iki takım da vasatın oldukça altında bir performans gösterdi. Takım, sevgili Özkan Cengiz’in deyimiyle maç boyu belki de bir tek -en iyi bildikleri işi yaptı- yani alan daralttı. Bu eylemi her deplasmanda olduğu gibi gayet iyi yaptılar… Göztepe maç içinde nadiren tempo yapabilirken… 90 dakika boyunca çeşitli pozisyonları boşa harcadılar. “Maç berabere mi bitiyor?” darken… Göztepe, son dakikalarda Yunus Emre Gedik asistinde Celil Yüksel’in şık, net ve hayat kurtarıcı son vuruşu ile sahadan 3 puan ile ayrıldı. Rakibin bir topu direkten döndü.

***

Takıma giderek alışıyor gözüken Ümit Akdağ’ın sakatlığı korkuttu. Sevgili Yalçın Kayan geçen sezonun sonundaki –hatta bu sezonun başındaki- formunun oldukça gerisinde gözüküyor. Romal Palmer en azından maçın ilk devresinde ara ara fitbolcu olduğunu hatırladı. Mame Diouf’a gelirsek sevgili Kenan Coşan’ın deyimiyle birileri kendisine Herve Tum olmadığını acilen hatırlatmalı. Sakatları saymazsak, bu maçta Yunus Emre Gedik’in yaptığı asisti o takımda o noktadan yapabilecek başka bir oyuncunun olmaması da… Sayın Rasmus Ankersen’inden sayın Dragan Solak’ına, hatta kulüp üyelikleri meselesindeki olumsuz tavırlarından anlaşıldığı kadarıyla elini Göztepe üzerinden çekmemeye devam ediyor gözüken Sayın eks Başkan Mehmet Sepil’ine kulakları çınlasın… “Pintilik başa bela…” sonucu olsa gerek….

***

Velhasıl-I kelam… Bu hafta ahval ve şerait gereği kısa kesmek gerekirse… Evet sıkıntı olmadan Göztepe yok… Fitbolun en güzel taraflarından biri, o insanın ruhunu kemiren, ömrünü çürüten anlardan birinde mutluluğun gelebileceğini ısrarla ve sabırla bekleyebilmek. Göztepeliler bu bekleme işi konusunda ömür boyunca yoğun bir eğitimden geçiyorlar. Takımın tez zamanda Gürsel Aksel’de de galip gelmeyi öğrenebilmesi gerek. Son vuruşlardaki beceri eksikliği acil çözüm bekliyor. Altıncı haftada gelinen noktaya bakacak olursak. Göztepe bu oyun düzeniyle gol yemediği maçları kazanmaya devam edebilecek gibi…Lakin gol yediği maçları da çıkarmakta zorlanmaya devam edecek gibi duruyor. İç saha maçlarında galip gelmeyi beceremedikleri sürece taraftarı ve takımı şampiyonluk havasına sokmakta zorlanacaklar. Gelen günler geçen günlerden güzel olsun…