İnsanların doğduğu coğrafyaların bir kaderi taşıdığına inanılır. Örneğin Türkiye’de doğmak bana göre bir onurdur. Ama bu güzel ülkenin evrensel ilkelerinden vazgeçilerek, bu ülkeyi Araplaştırmak, hukukunu, devlet düzenini 3. dünya ülkelerinin bile altına çekmek doğduğun coğrafya ile kıyaslamalara neden oluyor. Türkiye bazı ölçümlemeler konusunda neden kuzey Avrupa ülkelerine benzemiyor. Acaba taksiye binip Başbakanlık’tan evine giden bir Başbakan’ı ne zaman göreceğiz?

Bizim çok güzel bir Erdal İnönü’müz oldu. Yeniden böyle bir lidere ne zaman sahip olacağız?

Böyle güzel bir coğrafyada yaratılan Boğaziçi Üniversitesi’ni Ağrı, Bitlis, Hakkari’de açılan üniversiteler düzeyine düşürmek için girişilen amansız mücadeleye baktığımızda coğrafyanın kader olduğu gerçeğini kabullenmek zorundayız.
 

***
 

Türkiye’de arabesk kültürünün etkilerinin her alanda hüküm sürdüğünü de biliyoruz. Gazetecilikte polis savcı olup, olayları çözmeye çalışanlar, hukukta emir alıp karar verenler, siyasette birilerinin oğlu veya kızı olmanın onu önemli hale getirdiğini düşünenler, Türkiye’nin kötü kaderlerindendir aslında.

Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan, Deniz Baykal’ın kızı Aslı Baykal son günlerde gündemimizde. Bu çocuklar, babaları ile elde ettikleri ayrıcalıkları kendi güçlerinden zannediyorlar.

Türkiye’de Doğu Perinçek’in arkasından giden benim de tanıdığım koca koca adamlar vardı. Şimdi acaba Tayyip Erdoğan’a destek verdiğini gördüklerinde ne düşünüyorlar?
 

***
 

Özetle Türkiye’yi bu tavırlar ve toplum olmaktan çıkarıp bir ümmet yapma anlayışının ürünüdür. Aslı Baykal’ın da açıklamaları bilimsel, etik anlayışların ötesinden bir siyasetin ürünüdür.

Deniz Baykal’ı ağır sağlık sorunlarına rağmen adaylıktan geri çekemeyen Aslı Baykal, kurallarına göre siyaset yapmamaktadır.
 

KARDEŞİ KULLANANLAR

Başka bir aile içi meseleyi değerlendirelim. Celal Kılıçdaroğlu, Kocaeli’ni terk edip İzmir’e geldiğinde ne yazık ki bazı olayların çok yakınında oldum. Aydın Didim ekseninden sonra uzun süre ortadan kayboldu. Meğerse ciddi sağlık sorunları varmış. İzmir’de yaşanılan sürecin ayrıntıları CHP Genel Başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun yakın takibindeydi. Onu biliyorum. Ama Celal Kılıçdaroğlu son noktada iktidara yakın unsurların tepe tepe hem de ahlaki olmayan isteklerini yerine getirir hale geldi.

Hem CHP içerisinde, hem de dışarıdan Kemal Kılıçdaroğlu’na yakınlaşma veya zarar verme isteklerini uzun süre yerine getirdi. Siyasetçilerin yukarıda belirttiğim gibi ailesinin bireylerini seçme şansı yok. CHP Genel Başkanı sayın Kılıçdaroğlu o süreçlerde ciddi bir olgunlukla süreci yönetti. Bu da bir lider davranışı diye düşünüyorum.