Cumhuriyet Halk Partisi’nin ülke genelinde elde ettiği başarının sürdürülebilir bir başarı olması için sadece iyi niyetli olmak yeter mi?

Bu sorunun yanıtı kesinlikle yetmez…

Bu durumu hisseden CHP Genel Merkezi bazı genelgeler yayınlayarak başkanlarını uyarıyor. Ama bu uyarıların ne denli etkili olacağını zaman içerisinde göreceğiz.

Gelelim İzmir’de yaşadığımız olumlu ve olumsuz örneklere. CHP’li belediyelerin büyük bölümü iktidarı kendi partisinden devraldı. Başkanların hemen hemen tamamının değişmesi ise başlangıç için zorlayıcı oldu. Çünkü aday yapılmayan başkanlar son aylarını “Benden sonrası Tufan” anlayışı ile geçirdi. Yeni personel alımları yapıldı. Borçlar büyütüldü, kasa boşaldı.

Bu durum önce belediyelerde maaşların ödenememesi sonucunu doğurdu. Şimdi birçok ilçe belediyesi ödeyemediği maaşların karşılığında küçük avanslarla personelin ölmemesini sağlıyor. Bazı başkanlar ise kafasındaki tüm planları erteledi. Personelin maaşlarını ödüyor ve zorunlu bazı hizmetler aksatılmamaya çalışıyor.

Eş dost akraba ataması

CHP’li belediyelerde son günlerin popüler sıkıntılarından birisi de belediye içi atamalarda özellikle birinci derece akrabalara önemli görevler vermek. Başkanların bu kararları basın kurumlarının radarına çoktan girdi.

Kim böyle bir atama yapıyorsa basın kurumlarına durum ihbar ediliyor ve “Hani CHP kayırmacılık yapmayacaktı?” sorusu gündeme geliyor. Bu tartışmaların ikinci aşaması ise bu akrabaların fena işler yapması halinde yapılacak yeni haberler.

Burada “Benim akrabam yeteneklidir, iyi eğitimlidir” savunmaları yetersizdir ve komiktir. Bu nedenle CHP Genel Merkezi attığı adımı sürdürmelidir. Belediyelerde hakkaniyet ölçüsünde yönetici atanması sağlanmalıdır.

CHP’li belediye başkanları bu tablo ile başladığı hizmette bir miktar halkın avansını kullanacaktır elbet. Şunu söylemeliyim ki; başkanlar bu avans sürelerinin belirli bir sınırı olduğunu bilmelidir. Bir başka önemli nokta ise 5 yıl uzun bir süre değildir. Başladığı gibi biter ve nasıl bittiğini anlayamazsınız…