“Umutsuz insanlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.(ATATÜRK)

“Asla Vazgeçmemek, hayatımın ilk yirmi yılında bilinçsizce uyguladığım, SAT komando Kursu ve sonrasındaysa da hayatımın kalanına yön veren anlayışın bir özeti.

Asla vazgeçmemek; belirlediğim hayat hedeflerine ulaşabilme uğrunda karşıma çıkan tüm engelleri aşabilmeyi, zorluklarla mücadeleyi, sorunlara çözüm üretmeyi, sonunda da başarmayı temsil ediyor.

Asla vazgeçmemek anlayışı; gerçekçi olmayan hayali bir amaç, istemeden devam ettirilmeye çalışılan bir meslek, yolunda gitmeyen bir ilişki uğrunda acı çekmek anlamına gelmez elbette.

Bu açıdan baktığımızda vazgeçmemek, mutlu olmaktan, başarıdan, huzurdan vazgeçmeyi hayatımıza sokar ki, vazgeçmediklerimiz vazgeçtiklerimizin katili haline gelebilir.”

***

Yazı girişi; “Kardak Kahramanı” olarak ünlenen, Emekli SAT Komandosu Ali Türkşen’in müthiş hayat öyküsünden. Kitap, Kırmızı Kedi tarafından yayınlandı. “İnsanın kabında ne varsa dışarı o taşıyor. Ben ne gazeteci, ne de öğretim üyesiyim; askerim. Yaşamımda öyküler birikince bunları anlatmalıyım diye düşündüm. Gençlere borcumuz var. Yanlış yapmamak gerekiyor. Herkese rehber olmasını istedim kitabımın!” diyor Türkşen. Ve ekliyor;

“Mücadeleyi, mücadele içinde öğreniyorsun. Hayatıma SAT komandoluğu bir kültür olarak oturdu.”

***

Kitap; yazarın birebir yaşadığı ilginç hadiseleri anlatan 56 bölümü içeriyor; *Geçmişinizi gömün *Zihninizde kazandığınızda çoktan kazanmışsınız demektir *Vazgeçme virüsünün zihninize girmesine izin vermeyin! * Başarı sessiz sedasız değil, beyninizde ona eşlik eden harika bir müzikle geliyor * Herkes yüreği kadar korkar * Cesaret korkmamak değildir, cesaret, korktuğunuz halde idealleriniz, sevdikleriniz uğrunda yapmanız gerekeni yapabilmektir * Paraşüt, sosyal statünüzle ilgilenmez, şirket CEO'su, devlet bakanı diye ayrıcalık yapmaz, sizi kendinize getirecek, egonuzu küçültecek bir yardımcıdır * Kibir öldürücüdür * Neye katlandığın değil, nasıl katlandığın önemlidir * Yelkenli tekneler de yaşam da, birbirinin aynı kurallarla yürür * Geçmişte yaşadıklarınızın sizi esir almasına, bugün yaşayacağınız güzelliklere engel olmasına izin vermeyin.

Türkşen, hapisten çıktığında da neler hissettiğini de şöyle aktarmış:
“Cezaevinde dönemin komuta kademesine karşı derin bir hayal kırıklığı yaşamıştım. (...) Üzgündüm, kırgındım, kızgındım. Birçoğunun FETÖ’cü olduğunu tahmin ettiğim sözde silah arkadaşlarımız terfi ettirilirken onay veren, bizlere de üvey evlat muamelesi yapan birçoklarıyla aynı çatı altında olmak istemiyordum. (...) Dönemin Genelkurmay Başkanı hapisten çıkar çıkmaz başlamak üzere orduevlerine giriş yasağı koymuştu.”

***

Sunay Akın da tanıtımı üstlenmiş; “Her gece, hapishanenin köşesinde yanıp sönen trafik lambasının hücresinin duvarına vuran ışığına bakmaktadır. Özgürlüğünün elinden alınmasına neden olan belgelerden biri de, Berlin konsolosluğunda askeri ateşe olarak görev yaparken, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin düzenlediği ve tüm konsolos çalışanlarına gönderilen ‘10 Kasım’ anma etkinliğinin davetiyesidir! Türkşen’in adını önce Lucky-S adlı uyuşturucu gemisinin ele geçirilmesi ve Kardak krizi sırasında yaptığı başarılı operasyonlarla duyduk. Sonra, kumpas davalarında aldatan ve aldatılanların iftiralarıyla mahkeme salonunda özgürlüğü elinden alınan cesur yüreklerden biri olarak gördük onu(…)

‘Asla Vazgeçme Asla’ ise gerçek ve sürükleyici bir yaşam öyküsü. Çocuklarını okutabilmek için akşamları evinde alçı biblo boyayan babadan, terzilik yaparak aile bütçesine katkıda bulunan anneye, zayıf bedeni bir yana bir de kalp rahatsızlığı olan çocuktan, yıllar sonra denizin altında hareket halindeki bir denizaltının üstüne ata biner gibi çıkan SAT komandosuna. Birbirinden şaşırtıcı ve sürükleyici öyküler, kitabın birbiri ardına çevrilen sayfaları arasında su gibi akıyor...”

***

Kitap; “Olağanüstü hayat hikayesi” gerçekten. Ali Türkşen, özgürlüğe kavuştuğu ilk gün, hapishanenin kapısından çıkar çıkmaz, her gece hücresinin duvarında kendisine göz kırpan, umut olan trafik ışığının direğine sarılır, teşekkür eder!..

Biz de -Sunay Hoca gibi- kendisine teşekkür edelim, “tarihin bir olaylar yığını değil, insan öykülerinin birikimi olduğunu kalemiyle hafızamıza birbirinden güzel öyküleriyle kazandırdığı için!”