Bugün 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı… 1 Temmuz 1926 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen ve yürürlüğe giren bu bayramımız kutlu olsun. Kabotaj bir ülkenin kendi karasularında ve kendi limanları arasında gemi işletme ve her türlü liman hizmetlerini kendi kontrolünde bulundurma hakkıdır. Malum, Osmanlı İmparatorluğu döneminde imparatorluğun kabotaj hakkı yoktu. 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması ile kapitülasyonlar kaldırıldı. Dolayısı ile bir yarımada ülkesi olan Türkiye’nin 8 bin 333 kilometrelik kıyılarında Türk denizciliği büyük imkanlara kavuştu.

* * *

Köşemin müdavimi olan değerli okurlarımın hatırlayacağı gibi devamlı “Bizler dini ve milli bayramları olan bir milletiz” diye yazmışımdır. Bundan tam 2 ay 18 gün önce milletçe Ramazan Bayramımızı kutladık. İşte ne mutlu bize ki, 8 gün sonra, yani 9 Temmuz’da Kurban Bayramımızı, diğer adı ile Şeker Bayramımızı 4 gün boyunca kutlayacağız. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kurban Bayramı tatilini takip eden 13-14 Temmuz günlerinin idari izin kapsamına alınacağını açıkladı. Bu kararla birlikte bayram tatili 9 güne çıkmış oldu. Kısacası 9 Temmuz'da başlayacak olan bayram tatili, 17 Temmuz'da sona erecek. Alınan bu karar, turizm sektöründe “memnuniyetle” karşılandı. Nasıl karşılanmasın? Örneğin Bodrum’da Plaja giriş Euro ile! Bazı işletmeler fiyatları Euro üzerinden yapıyor! Hatta 3 bin Tl. limit de olduğu ifade ediliyor. Anlayacağınız Bodrum’ da tatil pahalı!

Bütün bunların sebebi “Zamlar”. Zam… zam… zam … Mazota, elektriğe, gübreye zam… Olacak iş mi bu? Sahte altın, sahte para, sahte rakı, sahte oy misali şimdi de “sahte gübre” çıktı! Vatandaşın avazı çıktığı kadarı ile “Yuh olsun” bağırmasına bilmem aldıran var mı! Sahtecilik almış başını gidiyor. Bir zamanlar şarkılara bile düşen “Naylon kızlar çıkacak” sözleri bugün gerçekleşmedi mi? Ve 8 gün sonra kutsal “Kurban / Şeker Bayramını”… İşte, bayramı hep zam söylentileri ve de sahteciliklerle! Karşılayacak olmamız hepimizi düşündürmeye başladı. Nasıl düşünmeyelim? Kurbanlıklar mazot, yem, çadır zamları bahanesi ile zamlı satılmaya başladı! Kimse “büyükbaşlar” sözünden alınmasın! Kurban pazarlarında büyükbaşlar 35-60 bin Tl., küçükbaşlar da 13 bin -5 bin Tl. den el sıkışarak pazarlanıyor… Gelin de sormayın; Kim kime kurban oluyor?

İşte bunları özetleyerek başlığımdaki gibi onda dokuzu yoksulluk sınırında olan ülkemizde mutlu olan onda birlik kesim yani zengin olan kesim “parayı çekecek”, fakir-yoksul kesim de bu dertleri “savmak” isteyecektir…Tabi ki, bu arada Batı Karadeniz Bölgemizin de sele teslimi, sele kapılan evler, cami ve köprüler de bayram öncesi içimizi kararttı. Bir yıl önce yapılan köprüler, yolların hesabını yapıp soracak kesim de özgür basının kapısını çalıp bunu soracaktır!

* * *

Değerli okurlarım, Bodrum’daki pahalı tatili gündeme getirirken bazılarınızın da “Yakınımızda yarımada da, Çeşme’ de Alaçatı’da durum nedir?” diye bana soracağınızı biliyordum. Orada yaşayan dostlarıma sorup öğrendim. İşte oradan aktaracaklarım da şöyle:

Günümüzde yaşanan ekonomik kriz, tüm ülkeleri oldukça etkiledi. Doğal olarak da Ülkemiz de etkilendi . Her şeye aşırı zamlar geldi. Mazot 30 lirayı geçti, benzin de 30 liraya dayandı. İşçiye, memura, emeklilere yapılan zamlar da giderleri karşılamaz oldu. Akaryakıta gelen zamlar anında tüm giderlere yansımakta, bu da birçok kişiyi olumsuz etkilemektedir. Özellikle de sabit geliri olanlar aşırı zorlanmaktadırlar. Gelir düzeyi yüksek olanlar ise bu durumdan hiç etkilenmemektedirler. Bu olumsuz koşullara rağmen, tatil yerlerindeki oteller tamamen dolu, ulaşımda sıkıntılar yaşanmaktadır. Durum böyle olunca da, turizm bölgelerinde devamlı yaşayan ve geçim sıkıntısı içinde olan sakinler de alışverişlerde oldukça sıkıntılar yaşamaktadırlar. Tatil beldelerinden bir olan Çeşme ve Alaçatı’da devamlı yaşayan sakinler de bundan oldukça etkilenmektedirler. ÇEŞME - ALAÇATI… Uzaklara gitmeye gerek yok. İzmir’e göre kıyaslama yapıldığında, Alaçatı fiyatları oldukça yüksek.

Tamam, günümüzde dünyada Rusya-Ukranya savaşı nedeniyle yaşanan maddi krizin etkisi var ama bu etki bu kadar değil. Zira Alaçatı Çeşme’de kriz olmadan önceki yıllarda da aşırı pahalılık vardı. Bu fahiş fiyatlar maalesef esnafın fırsatçılığından da kaynaklanmaktadır. O kadar ki toplam maliyeti 20 lirayı geçmeyen 15 sütlaç veya kekin tamamı tanesi 25- 40 liradan 600-800 lira arasında satılmaktadır. Yani 20 liralık maliyetin satışı 600-800 lira arasındadır. Burada ticari dürüstlük yoktur. Ama ne yazık ki yerel yönetimler de bu soyguna, fahiş fiyatlara ses çıkarmamakta, rahmetli Başbakan Özal’ın dediği gibi ben zengini severim anlayışı ile sabit gelirli sakinleri düşünmemektedirler. Çok acı bir tablo…