Muhalefetteki altı partinin oluşturduğu ittifak, halkın çoğunluğunun desteklediği Başkent Belediye Başkanı yerine, üzerinde uzlaştıkları başka birini aday gösterirlerse ne olur? İktidardaki otokrat lider, ülkedeki her türlü olumsuzluğa karşın, seçimi bir kez daha açık oy farkıyla kazanabilir. Nereden mi biliyorum? Soydaşlarımız Macaristan’dan.

Altı muhalefet partisinin oluşturduğu “Herkesin Macaristan’ı” adlı güçbirliği, seçilme şansı olan Budapeşte Belediye Başkanı Gergely Karacsony yerine Peter Marki-Zay’ı aday gösterince, ülkeyi baskıcı bir rejimle yöneten Başbakan Viktor Orban yüzde 18 gibi açık farkla yeniden seçildi; kamuoyu yoklamaları oy farkını yüzde 2-3 gösteriyordu, oysa.

Ders almaz, Kılıçdaroğlu’nu aday gösterirsek, benzer durumun yaşanma olasılığı az değil; 9 kez yaşandı çünkü. CHP içinde bile Kılıçdaroğlu’na kesinlikle oy vermeyeceğini söyleyen çok sayıda seçmen varken, bu oranın diğer 5 partinin seçmenlerinde yükselmesi kaçınılmaz; yani liderlerin ‘Kılıçdaroğlu’ demesiyle iş bitmiyor. Ayrıca, Erdoğan’ın elinde Kılıçdaroğlu’nu yıpratacak çok fazla malzeme var.

Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın sözlerine kulak verilirse, ‘Yeni Cumhurbaşkanımız’ Mansur Yavaş olur. ‘Adayımız’ değil, ‘Cumhurbaşkanımız’ diyorum. Çünkü aday gösterildiği takdirde, ilk turda büyük oy farkı ile seçileceği kesin. Bu durum, Bahçeli ve Erdoğan’ın politik sonu anlamına da geliyor. Nasıl mı?

***

Görüştüğüm MHP’li ve İYİ Parti’li yöneticiler, MHP tabanının Bahçeli’nin Erdoğan’a destek olmasından ve yaşanan ekonomik çöküntüde pay sahibi olmaktan çok rahatsız olduğunu ve büyük çoğunluğunun aday gösterilirse Erdoğan’a değil, kendilerine yakın hissettikleri Yavaş’a oy vereceğini söylüyorlar. Yani Türkiye çapında yaklaşık yüzde 5’lik bir oyun Cumhur İttifakı’ndan Millet İttifakı’na kayması söz konusu… Erdoğan’ın seçilme şansı ortadan kalkınca, bir bahane ile adaylıktan vazgeçmesi bile söz konusu olabilir. Cumhur İttifakı çatır çatır çöker, Bahçeli sonrasında, MHP Genel Başkanlığı’nın en önemli adayı, iyi bir stratejist olan Prof. Özdağ olur, AKP ise dağılır.

Anti-emperyalist, tam bağımsızlık anlayışını benimsemiş CHP, İYİ Parti ve MHP’li Atatürkçülerin ortak adayı olan Mansur Yavaş’a bazı HDP’li seçmenlerin oy vermekte zorlanacakları söylenebilir. Ancak bu zorluk, HDP’li yöneticiler tarafından rahatlıkla aşılabilir. Geçmişte Selahattin Demirtaş’ın eşine Twitter’dan yapılan çirkin saldırıyı en sert kınayanlardan biri Mansur Yavaş olmuştu. Zamanı geldiğinde Selahattin Demirtaş bu jeste karşılık olarak “Kamuoyu yoklamalarında yüksek oy potansiyeline sahip olduğu görülen ve Millet İttifakı tarafından gösterilecek adaya karşı olmadıklarını ve kendilerinin aday göstermeyeceklerini” açıklayabilir ve bu durumda Yavaş’ın oy oranı yüzde 65’i bile aşabilir. Böyle bir girişim, Yavaş’ın cumhurbaşkanlığında Kürt sorununun demokratik çözümü için de anahtar rol oynayacaktır ve Türkiye’nin bu senteze gereksinimi var.

Yavaş’ın adaylığının oluşturacağı rüzgar, kuşkusuz milletvekili seçimlerini de etkileyecek, bugünkü muhalefet belki de Anayasa’yı değiştirebilecek (en azından referanduma götürecek) çoğunluğu elde edebilecektir.

Duygularımızla değil, aklımızla hareket etmenin zamanı… Macaristan örneği, adayımızın tarafsız kamuoyu araştırmalarında en yüksek oy potansiyeline sahip bulunacak kişi olması gerektiğini gösteriyor; bu işin şakası yok.