Tüm tiyatrocuları kızdıran iki sözcükle başlayalım: “Tiyatro yapma!”. Meclis kürsüsünden kim bilir kaç kez duymuşuzdur bu sözleri. Hayatlarında hiç tiyatroya gitmiş midir acaba bu sözcükleri dillerine dolayanlar, kuşkuluyum…

Tiyatroculuk, zor bir meslektir; bilenler bilir. En acılı günlerinde bile, seyirciye saygı gereği sahneye çıkar bu mesleği icra edenler. Tiyatroyu eğlencelik bir şey olarak görenler nereden bilecek tiyatronun en zorlu mesleklerden biri olduğunu… Oysa, tiyatro emektir. Hem de, nitelikli emek…

Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf -TAKSAV’ın  on yıldır İzmir’de sürdürdüğü Uluslararası Tiyatro Festivali’nde bu yıl tema olarak ‘Emek’in seçilmesini bu nedenle çok anlamlı buldum. Cuma akşamı İzmir Mimarlar Odası Mimarlık Merkezi’ndeki açılış töreninde konuşan/mesaj gönderen DİSK, KESK gibi emek örgütlerinin, TMMOB’nin festivale destek vermeleri, demokratik kitle örgütlerimizin tiyatronun işlevinin ve değerinin farkında olduklarının göstergesiydi. Aynı şeyi yerel yönetimlerimiz için de söylemeliyim. İzmir Büyükşehir Belediye Başkan vekili Mustafa Özuslu, konuşmasında kendi yaşamından örnekler vererek tiyatronun önemini vurguladı.

Büyükşehir’in yanı sıra Bayraklı, Bornova, Çiğli, Karabağlar, Karşıyaka, Konak Belediyelerinin temsilcileri de açılış töreninde TAKSAV yöneticilerinden teşekkür plaketlerini aldılar. Festivalin kente yayılması için, ilçe belediyelerinin katkısı büyük önem taşıyor. Keşke, diğer ilçe belediyeleri de bu kervana katılsa. Ama, öncelikle doğru dürüst, tiyatro salonuna benzeyen (!) mekanlara ihtiyaçları var.

Açılış töreninde, 10. Festivalin Onur ve Emek ödülleri sahiplerine verildi. TAKSAV yönetimi, Onur Ödülü’nü değerli tiyatro oyuncusu Meral Çetinkaya’ya, Emek Ödülü’nü yılların tiyatrocusu, İstanbul Şehir Tiyatroları’ndan emekli oyuncu Zihni Göktay’a verdi.  Çetinkaya konuşmasında çalıştığı tiyatrolara, özellikle Dostlar Tiyatrosu’na teşekkürlerini dile getirdi. Göktay da tiyatro sanatının işlevini vurgulayan bir konuşma yaptı. Festivalin Tema Ödülü ise, ülkemizin en eski köy tiyatrosu, 95 yıldır varlığını sürdüren Bademler Köy Tiyatrosu’na verdi. Üçü de, hak edilmiş ödüllerdi.

12 Aralık’a kadar İzmir’in çeşitli sahnelerinde devam edecek olan Festivalin içeriğine gelirsek, programda 19’u büyük, 6’sı çocuk oyunu olmak üzere 25 oyun ve tiyatronun farklı alanlarında atölye çalışmaları yer alıyor. Festivaller, tiyatronun salt eğlence olmadığını göstermek, yurttaşların tiyatro algısını değiştirmek gibi önemli bir işleve sahiptir. Çocuk oyunları ile küçük yaştan tiyatro sevgisi kazanan bireyler, iyi birer yurttaş olma yönünde ilk adımları atmış olurlar. Bu açıdan, festivallerde çocuk oyunlarına yer verilmesini önemli buluyorum.

Programdaki oyunlar arasında, İzmir’in önde gelen özel topluluklarından ‘Öteki Beriki Tiyatro’nun “Elenika” ve Tiyatro Mahal’in “Parga”, Bostancı Sanat Yapım’ın “Piraye”, Ege Üniversitesi Tiyatro Topluluğu’nun sahnelediği Mehmet Baydur oyunu “Düdüklüde Kıymalı Bamya”, Kadro Pa’nın sahnelediği obje tiyatrosu örneği, Shakespeare uyarlaması “Lear Mutfakta”, Michael Frayn’ın yazıp, Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun sahnelediği  “Oyunun Oyunu”, İstanbul’dan Şermola Performans’ın Kürtçe “Büka Leki” ve Uruguay’dan Amares Tiyatro’nun sözsüz oyunu “Chicha”yı gönül rahatlığı ile önerebilirim. Festivalde yabancı ülkelerden gelen iki oyun daha var: Azerbaycan’dan aSA Tiyatro’nun sahnelediği Jean Paul Sartre’ın“Çıkış Yoxdur!” ve Ukrayna’dan Yuri Ydrohobych Akademik Lvivil Drama ve Müzik Tiyatrosu’nun sahnelediği Tuncer Cücenoğlu oyunu “Boyacı” merak ettiğim yapımlar arasında. Tıpkı, Beden İşleri’nin Kafka’dan uyarladığı “Pireli Varyete”, Pat Atölye’nin sahnelediği Peter Handke oyunu “Kaspar – Dil İşkencesi” gibi…

Festivalin ödül töreninde sahneye çıkan İranlı bir tiyatrocu genç kadın sessiz bir konuşma yaptı. Ardından, perdede bir yazı belirdi: “Sesimiz olun!.. Mahsa Amini”. Gecenin en etkili anıydı. Törende bir dinleti sunan Ahura Ritm Topluluğu ve festivalin teması ‘Emek’ üstüne bir karikatür sergisi hazırlayan İzmir Karikatür Platformunun, başta TAKSAV’ın İzmir temsilcisi Yasemin Sağlam tüm gönüllülerin festivale sundukları katkının altını çizdikten sonra, açılışta bir konuşma yapan TAKSAV Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Selçuk Candansayar’dan bir alıntıyla bitirelim: “Her tiyatro oyunu, oynandığı anda insan-emek ilişkisinin yeniden yeniden üretimidir. O yüzden de emeğin özgürleşmesi için çıkılan isyanlarda tiyatro sahnesinden dünyaya, sokaklara, meydanlara taşınır oyunlar. Her oyun, insan olduğumuzu ve yine insanlaşabileceğimiz umudunu bize hatırlatır, belletir… Emek sömürüsünün iliğimizi tükettiği bu şiddet zamanlarında İzmir Tiyatro Festivali, oyun, emek, insan bağını bir kez daha kurmak, emeğin ve insanın özgürleşme umudunu korumak için perdesini açıyor”. 

İzmir, aynı günlerde bir tiyatro festivaline daha sahne olacak. 11-29 Aralık tarihleri arasında İzmir Şehir Tiyatroları’nın düzenleyeceği ‘Şehir Tiyatroları Buluşması’na İstanbul, Ankara, Mersin, Eskişehir, Antalya, Adana, Kocaeli, Denizli, Bursa’dan gelecek Şehir Tiyatroları katılacak… ‘Tiyatro emektir’ demiştik. Tiyatrocular yoğun emekler harcayarak oyunlarını hazırladılar, karşınıza getiriyorlar. Şimdi emek verme sırası siz seyircilerde. Tiyatro emekçilerini yalnız bırakmayalım!