Aliağa’daki söküm tesislerine doğru son yolculuğundayken, fırtınaya yenik düşerek Çeşme açıklarında yaklaşık 18 metre derinliğe gömülen bu canlı hayvan taşıma gemisi, zamanla bir ekosistem harikasına dönüştü.
İzmir’in gözde tatil beldesi Çeşme’nin derinliklerinde, 2004 yılında batan ve kaderi değişen Monem batığı yatıyor.
Aliağa’daki söküm tesislerine doğru son yolculuğundayken, fırtınaya yenik düşerek Çeşme açıklarında yaklaşık 18 metre derinliğe gömülen bu canlı hayvan taşıma gemisi, zamanla bir ekosistem harikasına dönüştü.
Geçen yirmi yılın ardından Monem, Ege’nin mavi sularında unutulmuş bir hurda olmaktan çıkıp, su altı yaşamının can damarı haline geldi.
Yapay bir resif oldu
Geminin metal gövdesi, şimdi bir yapay resif görevi üstlenerek, sayısız deniz canlısına yuva oluyor. Karagöz, akya sürüleri, sinarit ve lipsoz gibi balık türleri için bir üreme ve beslenme alanı sunan batık, adeta “derindeki demir ev” olarak anılıyor.
Monem batığı, su altı fotoğrafçıları ve her seviyeden dalgıç için de benzersiz bir çekim noktası. Kolay ulaşılabilir 18 metrelik derinliği sayesinde, batığın etkileyici silüeti, iyi durumdaki kaptan köşkü ve kamaraları, dalış tutkunlarına unutulmaz maceralar vadediyor.
Yıllık binlerce dalgıcın ziyaret ettiği popüler parkur, Çeşme’nin dalış turizmindeki önemini de pekiştiriyor.
Deniz Polisi’ne bağlı “kurbağa adam” ekipleri de batığa özel bir dalış gerçekleştirerek, bu su altı zenginliğine ve güvenli dalış ortamına dikkat çekti.
Monem, batışının üzerinden geçen sürede, insanoğlunun sonunu getirdiği bir gemiden, doğanın kucaklayıp yaşattığı büyülü bir su altı parkuruna dönüşümün en çarpıcı örneklerinden biri olarak deniz dibinde sessizce bekliyor.
