Daha 19 gün öncesine kadar sanattan, spordan çokça da seçimlerden bahsediyorduk…
Hatta bu seçim tarihi üzerinde çeşitli iddialar ve de komplo teorileri üzerinde durup,
kafa patlatıyorduk. Kafa patlatmak; yani kafa yoruyorduk! Gerçi Yüce Meclisimizin çatısı altında gerçek itişip, kafa-kol çekip, baş bile yaralama sahneleri az değildi!
Tabii ki, siyasi kavgalardan kafamız şişince de başta Adnan Saygun olmak üzere çeşitli
kültür merkezlerinde düzenlenen resim sergileri ile müzik dinletilerine giderek kafa
dinlemeyi hiç ihmal etmiyorduk. Örneğin “100 yılın ressamları ile 100 yılın bestecilerini”
yad ediyorduk…
Nereden bilirdik, bir de yüzyılın (asrın) felaketini yaşayacağımızı!
Evet, 6 Şubat sabahı saat 4.17’de Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde meydana gelen 7.7 ve ardından Elbistan ilçesinde 7.6 büyüklüklerinde 11 ilimizi de kapsayan depremlerle sarsıldık. Ve sayısı çoğalan (7 bin 184) artçıları ile yüzlerce bina yıkıldı. Altında kalıp can verenler ile yaralılar hala yüreğimizi yakmaya devam ediyor. Üstüne üslük Hatay’ın Defne ilçesinde 6.4’lük deprem ise işin tuzu-biberi oldu!
* * *
Bölgede yaşayanlar geç gelen yardımlar sebebiyle çok güç şartlarda yaşamlarını idame
ettirmeye çalışırken, binlerce kişi de yurdun çeşitli illerine tahliye ediliyordu.
Deprem bölgesinde esas sorun, bölgedeki insanlara çadır, konteyner kentlerin bir an önce kurulmasında ve de barınma işlerinin yanı sıra yiyecek-içecek, su, tuvalet, banyo gibi hizmetlerin bir an önce gönderilmesi olacak…
Hemen ifade etmem gerekir; İzmir’in çalışkan ve her konuda yaraya merhem olan Büyükşehir Başkanı Tunç Soyer, harekete geçip bölgeye yardım konvoylarını gönderip vatandaşlarımızın barınma, yiyecek-içecek işleri ile ilgilenmesi hepimizin yüreğine su serpti. İzmir ve İzmirliler her zaman duygusallıkları ile, vatanperverlikleri ile anılmaktadır. Bundan da önemlisi Tunç Soyer ekiplerinin başında 7x24 işleri denetlemekte vatandaşlara destek olmaktadır.
Nitekim bölgeden dönen gazeteci arkadaşlarımız vatandaşların Tunç Soyer için söylediklerini
bize aktarmaktadır. Teşekkürler sevgili Başkan…
* * *
Bizim deprem bilimcilerimiz, jeologlarımız, ünlü uzmanlarımız ilk günden itibaren haritaları ile televizyon kanallarına koşarak devamlı bu depremlerin olacağını önceden haber verdiklerini, anlata anlata bitiremediler. Kimsenin bu konuda 99 depreminden bu yana kendilerine kulak vermediği için bugünkü “Yüzyılın felaketi” ile yüz yüze geldiğimizi söylediler…
Özellikle yıkılan binaları hatırlatıp neden tedbir alınmadığını da soruyorlar!
Haklılar; bakın şimdi yine aynı uzmanlar önümüzde Marmara-İstanbul ile Ege depremleri için uyarıda bulunuyorlar.
En önemlisi bizler de bu ülkede yaşayan bireyler olarak televizyon ekranları başına geçip, hayati depremden korunma bilgileri, dersleri alıyoruz.
* * *
Ha sahi, bir de ortalıkta dolaşan yabancı kaynaklı senaryolar da canımızı sıkıyor tabii!
ABD’nin bir deprem tatbikatı senaryosunda “hedef ülke Türkiye” iddiası da pek kulak arkası edilecek cinsten değil!
Sanırım sizler de hafta içinde bir TV programında, bahsedilen ülkenin Türkiye olduğu iddiası ile ilgili emekli amiral Cihat Yaycı, “Bu tatbikatın görmezden gelinmesini sağlamaya çalışmak Türk milletinin güvenliğini tehlikeye atmaktır” dedi.
Kahramanmaraş merkezli deprem sonrası ortaya atılan iddialar ve söylentilerle ilgili dikkat çeken İstanbul Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, ”Deprem söylentileri, gerçekleri ve fırsatları kollayan çakallar” başlıklı yazısında ABD’nin geçtiğimiz yıl Nevada çölünde yaptığı tatbikatla ilgili uyarılarda bulundu. Yaycı’nın iddiası özetle şöyle:
“Ben bu tatbikatta hedef ülke olarak belirtilen ‘Kırmızı Ülkenin’ Türkiye olduğunu illa iddia etmiyorum.
Ama aklımızın bir köşesinde böyle senaryolar yazıldığı ve oynandığı bilgisi bulunsun diyorum. Zira Türkiye’nin bir depremler ülkesi olduğu, jeopolitik bir gerçektir. HAARP gibi sadece tevatürden ibaret iddialar ile senaryosu belli, oynanmış Milenium Challenge 2002 tatbikatını karıştırmamak gerekir.
Bu tatbikatın görmezden gelinmesini sağlamaya çalışmak Türk milletinin güvenliğini tehlikeye atmaktır.
Bunları karıştırarak bu tatbikatı dikkate alarak önlemler alınması gerektiğini söylemek yerine saçmalayanların Türk milletinin güvenliğine ilişkin analiz yapmaktan ve önerilerde bulunmaktan uzak durmaları gerekir.”