'Şubat, yılın en cücesidir, çabuk gelir geçer' denir. Bu kez Şubat daha başından kendini belli etti; 'Beni hafife almayın, boyumun posumun kısalığına aldanmayın' der gibi, yaptı yapacağını, fay boyu kırana soktu ortalığı! Onarılması olanaksız yaralar açtı yüreğimizde. Yüzyılın en büyük yıkımını, kıyımını, acısını, kederini, öfkesini yaşattı bize!

Depremin üzerinden 18 gün geçti; ama içimizdeki yıkım hâlâ sürüyor. Yakınlarını yitirenlerin yaşamları boyu  bu derin acıyı unutmaları olası mı?

Bir süre sonra yine aynı tas aynı hamam öyküsü yinelenecek mi? Önlemler, çözümler yine raflarda tozlanmaya mı bırakılacak?

                                          ***

Depremin tozu dumanı, yığın yığın sorunları, tortuları içinde günleri geçirirken, uzaktan-yakından bildik, tanıdık, dost, arkadaş ölümleri de  içimizi acıttı elbette.    

Yazın dostu, dergi arşivcisi Ruhtan Yazıcı, TRT spikeri Başak Doğru, Deniz Baykal, Gazeteci Güngör Mengi, ünlü ressam, bilim insanı Turan Erol, hukukçu yazar Vural Savaş…

En son 17 Şubat günü  yazın emekçisi, gazeteci, çok sayıda derginin sorumlusu Hikmet Altınkaynak’ın ölüm haberi “sosyal medyada” yankılandı, Cumhuriyet’te yer aldı.

Cumhuriyet demişken, değerli Altınkaynak’ın Cumhuriyet Gazetesi'ndeki köşesinde (24 Mart  2022) “Şiir Yolcusu Kalmasın” kitabımla ilgili incelikli yazısını anımsadım. O yazıdan bir bölümü yeniden paylaşmak isterim:

“İzmir’de yaşayan şair, yazar, dost Oğuz Tümbaş, 'Şiir yolcusu kalmasın' diyor!

21 Mart, UNESCO’nun onayıyla Dünya Şiir Günü oldu ya! Bu hafta her yerde kutlanıyor ya! Ben de 1965’te ilk çıktığı şiir yolculuğundan bu yana altı şiir, dört şiir yazıları kitabı yayımlayan, bunlardan birinin adı 'Şiir Yolcusu Kalmasın' (Pagos Yayınları, 2020) olan Oğuz Tümbaş’ın mesajıyla yazıma başlamak, tüm şairlerin ve şiir severlerin Dünya Şiir Günü’nü kutlamak istedim. İyi ki şairlerimiz ve şiir var. Nice şiir günlerine, hep birlikte… Oğuz Tümbaş’ın dediği gibi de 'Şiir yolcusu kalmasın!'”

Hikmet Altınkaynak’ın yayın yönetmenliğini yaptığı “Yaşasın Edebiyat” dergilerinden bir bölümü hâlâ kitaplığımda değerle yerini korur.  

Anısına saygıyla…

BİRİNCİ YILINDA YENİDEN…

O da bir Şubat yitiği! Benim için kardeş gibi, 54 yıla anılarıyla doluşan bir dost… Sina Akyol, kendine özgü şiirin sesi, sözlükçesi, ayrıcalığı, ağır abisi… Ama benim için hep “şırılşenlik bir yavrucuk!”  

19 Şubat 2022 günü şair dostum, doktor Coşkun Şimşekli’nin gece yarısı telefonuyla almıştım acı haberi. Bir yıl geçti, ama onun eksikliğini hep duyuyorum.   Göztepe’de oturduğu evinin yanından geçerken içim cız ediyor.

Gençlik, olgunluk, yaşlanma dönemini de içeren  yol arkadaşlığı, şiir yolculuğu. Bir bakıma şiirini de kendisi şu sözleriyle vurgulamıştı Şiir, kalın bir inceliktir.” (Onur Çalı’yla söyleşisi, 24 Ekim 2019). Aynı söyleşide şu sözleri de etmişti:

“1982’ye kadar Ankara’daydım. Ama yazar-çizer ortamlarından uzak duran bir kişiydim. Bugün de bilinen iki-üç arkadaş adı sayacak olursam Tahir Abacı, Arkadaş Z. Özger, İsmet Tokgöz, Şevket Apalak ve Oğuz Tümbaş’tan ibaretti, yazar-çizer arkadaş ‘grubu’m.”   

  ***

Sevgili Coşkun Şimşekli 19 Şubat 2023 günü sanal sayfasından “Ölüm geride kalanlar içindir” başlıklı yazısını paylaştı:

“Dış dünyaya karşı ciddi, soğuk görünüşünün ardında içten, sımsıcak duygular taşıyan bir yapıda olduğunu ancak yakından tanıdıktan sonra anlamış oldum. ()

Her ölen varlığını ruhumuzda yokluk olarak bırakıp gider. Asıl ölüm sağ kalanlar içindir. Geride kalanlara acı bırakmamak için ölüme karşı savaşmalıyız. Kimsenin ölmeye hakkı yoktur.”

Yaşamım boyunca hiç unutamayacağım can dostuma yeniden merhaba. Yıldızlar yoldaşın olsun kardeşim.