45 yıla yakın tiyatro mesleğinin içindeyim. Kablo döşeyip sandık taşımaktan, genel sanat yönetmenliğine, yazarak çizerek, öğrenciliğimi hep koruma koşuluyla bildiklerimi öğretmeye çalışarak, ömrüm bu meslekte geçti. Bu birikimin, mesleğime dair söz söyleme hakkı ve sorumluluğu verdiğine inanır, gereğini de her fırsatta yaparım.

Meraklısı sosyal medyadan izlemiştir, son zamanlarda “Bir tiyatronun yapacağı en son iş oyun sahnelemektir” sözüm hayli tartışmaya yol açtı. Bana göre tartışılacak yanı olmayan, son derece yalın ve gerekçeleri gayet açık bir belirlemeydi.

***

Oyun her yerde oynanabilir. Ama o oyunu sahnelemek, sahneleyenlerin bir “tiyatro örgütlenmesini ya da kurumsallaşmasını başardıkları” anlamına gelmez. Hele ki, o yapılanma özel ya da ödenekli bir tiyatro iddiasındaysa. Çünkü böylesi bir yapılanmanın, oyun sahnelemek ve sağlıklı bir sürdürülebilirlik kazanmak için pek çok açıdan hazırlanması gerekir. Teknik-estetik donanım, yapılanmanın yasal tanımı ve gereklerinin yerine getirilmesi, çalışanlarının özlük haklarının netliğe kavuşturulması ve hak arama yollarının demokratik biçimde tanınmasıyla başlar her şey. Yetmez, halkla ilişkiler, yapılanmanın hesap verebilir ve sorabilir yetkinlikte manifestosu ve sanat politikası, sağlıklı bir insan kaynakları anlayışına kavuşturulması, topluluğa biçilen konuma uygun olarak tiyatro-izleyici arasında tutarlı bir aidiyet yaratılması gelir. Bunlar akla geliveren 'olmazsa olmazlardır.'

Tiyatro tarihimiz bu açıdan 'topluluk ya da girişim çöplüğüne' dönmüşse, nedeni bunların yerine getirilmemesi, 'kervan yolda düzülür', 'istim arkadan gelsin' gibi hayatta karşılığı olmayan heveslere ya da gelip geçici kişilerin ziyan edilmiş özverisine bel bağlanmasıdır. Dedikodu, bölünmüşlük, yakınma, bıkma, güvensizlik mikrobu için harika bir iklimdir.

Hal böyle olunca, bizlere de saman alevi gibi parlayıp sönen oyunlara ve verilen emeklere, zaman-kaynak-umut kayıplarına, düş kırıklarına, bir tiyatro daha battı haberlerine üzülmek kalır. Bu durum pıtrak gibi çoğalan ve kısa sürede buharlaşan ya da anlamını yitiren sanat örgütlenmeleri için de geçerlidir. Bugün övüncümüz olan toplulukları ve nitelikli oyunlarını alkışlıyorsak, bunun en önemli nedeni onların sağlam yapılanmaları ve duruşlarıdır.

***

Sanata bakıştan, sanat emekçisine reva görülen tutumlardan, ekonomik ve kültürel sorunlardan bunalırken, bir de bunları ihmal etmek ve sonu gelmez sıkıntıları yeniden yeniden yaşamak ve bu bağlamdaki bir anımsatmayı doğru okuyamamak, dahası akıl almaz biçimde çarpıtmak… İnsan gerçekten esef duyuyor.