Şiddet yayılıyor…

Özgecan, gazeteci Nuh Köklü, Meclis’te yaşananlar ve Ege Üniversiteli Fırat’ın ölümü…

Neler oluyor bize? Tüm bunların duygusal ve yüzeysel olarak değil; gelişmiş toplumlarda olduğu gibi bilimsel ve derinlemesine incelenmesi gerek. 1980 öncesinde çekilen sağ - sol çatışması filminin ‘etnik versiyonu’nun senaryosu hazırlanıyor sanki.

Öncelikle, AKP iktidarında çok hızlı bir tırmanış gösteren kadına taciz olaylarına bir göz atalım…

Neleri tartıştık Özgecan’ın ardından?

Nihat Doğan’ın attığı tweet’i ve Survivor’dan çıkarılışını…

Neleri tartışmalıydık oysa?

Her şeyden önce bir insanın nasıl böyle canavarlaşabildiğini; toplumda kadının yerini, cinselliği, taciz olaylarında yasaların önleyiciliğini… Tartışılması gereken bir konu da İslam Dini’nin kadına şiddete nasıl baktığı veya toplumumuzda bunun nasıl algılandığı…

Kuran “Kadınları dövün” diyor mu?

Nisa Suresi 34. ayetinde yer alan ‘daraba’ sözcüğü birçok mealde ‘(kadınları) dövün’ olarak çevrilmişken; Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, İhsan Eliaçık ve Edip Yüksel gibileri bunun yanlış tercüme olduğunu söylüyorlar. Prof. Öztürk ayeti “Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin!” şeklinde çevirmiş. Benzer düşünen Eliaçık ve Yüksel ‘daraba’ sözcüğünün (DRB kökünün) Türkçe’deki etmek, eylemek’ veya İngilizcedeki get sözcüğü gibi çok farklı anlamlara (seyahat etmek, sefere çıkmak, dışarı çıkmak, ayırmak, vurmak, dövmek, ortaya koymak, örnek vermek, mahkum olmak, örtmek, açmak) geldiğini bildiriyor. Sözcüğü burada ‘dövmek’ olarak çevirenlerin Kuran’ın başka bölümlerinde sözcüğü farklı biçimde çevirdiklerine dikkat çekiyorlar (Nisa; 4/101: sefere çıkmak; Taha; 20/77: açmak gibi).

Hangi grup haklı?

Atatürk’ün “Hangi şey ki akla, mantığa, toplum çıkarlarına uygundur; biliniz ki o dinimize de uygundur, o şey dinseldir” şeklindeki sözlerinden yola çıktığımızda; Öztürk, Eliaçık ve Yüksel’in yorumlarının çok daha mantıklı ve toplum çıkarlarına uygun olduğu kesin...

Atatürkçü Türk aydını; Arap geleneklerini ‘İslam’ diye sunarak halkı kandırırken, küpünü dolduran, kul hakkı yiyen, dayatmacı ‘sahte ulema’ ile mücadele etmek istiyorsa, ‘Gerçek İslam’ı araştırmak ve öğrenmekle yükümlü…

Belki de sormamız gereken soru şu:

Hangi din?”

Kadını ‘döven’ mi, yoksa ‘öven’ mi?

AKP’nin gidişinin de kadınların ellerinden olacağı ortaya çıktı, bu arada…

Çözüm ne?

Çözüm ne ‘idam’, ne de ‘hadım’! Son kitabımın başlığında gizli: ‘Çözüm: Atatürk’

***


237 Komutan Yeniden Yargılanacak Mı?

Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu, Başbakan Başdanışmanı Akdoğan’ın “Orduya kumpas kuruldu” açıklamasının, 237 komutanın yeniden yargılanmasını mümkün kılacak nitelikte bir tanık ifadesi olduğunu söyleyerek, Yargıtay Başsavcısı’nın dosyayı Ceza Genel Kurulu’na götürüp, davaya mutlaka itiraz etmesi gerektiğini söyledi. Sayın Kanadoğlu’na katılıyorum.

***


İç Güvenlik Yasası Ülkeye Ne Getirir?

Tasarısı Meclis’e ne getirdiyse, onu…

***


Haftanın Sözü:

Kadın, Tanrı'nın aydınlığıdır, erkeğin eğlencesi değil /O sanki yaratıcıdır, yaratılmış değil.

(Woman is God's light: not the mere object of men's delight / Woman is not a creature, but a creator.)” Mevlana (Çeviri: Prof. Dr. Talat Halman)