Bu haftanın başında çevreye duyarlı her vatandaşı üzen ama maalesef artık şaşırtmayan bir gelişme yaşandı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği'nde değişikliğe gitti. Aslında Bakanlık 2013 yılında, 20 yıllık geçmişi olan yönetmeliği zaten sil baştan değiştirmişti. Ancak anlaşılan bu da yeterli olmadı.

Yeni değişiklikle birlikte artık AVM, golf sahası, toplu konut gibi birçok yeni projeye ÇED muafiyeti getirildi. ÇED muafiyeti geldiği için, artık bu tip projeler yapılmadan önce kimsenin halka danışması, halkı bilgilendirmesi gerekmeyecek. Vatandaş yaşadığı çevrenin geleceğini etkileyen projeleri ancak yapılıp bittiğinde görecek.

Yönetmelik değişikliği çevrecileri ve sivil toplum kuruluşlarını da isyan ettirdi. Çevre Mühendisleri Odası, yeni düzenlemeyle ilgili bakın neler dedi:

“Daha fazla yaban domuz şehre inecek, daha fazla çevre katliamı olacak. Anayasa Mahkemesi’nin kararı dinlenmedi. ÇED Muafiyeti sağlayan madde tekrar yönetmeliğe kondu.”

***

Aslında değişikliğin kapsamını daha net anlayabilmek için şu maddelere bir göz atmak yeterli:

-100 km ve altı demir yolları ÇED'den muaf tutuldu.

-Deniz, göl ve nehirlerin dibinde; 3.000.000 m3 ve üzeri dip taraması ve malzeme çıkartılması ÇED’den muaf oldu.

-Akarsu havzaları arasında su aktarımında 100 milyon m3 altı ÇED'den muaf oldu. HES projelerine dolaylı muafiyet sağlanıyor. Büyük su temini projelerine ise ÇED’den muaf.

-Baraj ve gölet oluşturulmasında enerji üretimi şartı kalktı. Enerji üretmese bile 10 milyon m3 ve altı ÇED’den muaf olacak.

-Seramik üreten tesislerde ÇED uygulama sınırı 100.000 tondan 300.000 tona çıkartılıyor.

-Toplu konut projeleri, 500 yatak ve üstü kapasiteli hastaneler, golf tesisleri, alışveriş merkezleri, beyaz eşya boyama tesisleri, tarım arazilerini yok eden projeler, orman alanlarının dönüştürülmesi projeleri ÇED’den muaf tutuldu.

***

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, geçici madde ile ekosistemin zarar göreceğini belirterek, "Yönetmeliğin doğayı koruma amacı yoktur, talanın aracı haline gelmiştir. ÇED Yönetmeliği'nin ana aksını oluşturması gereken politika ve yaklaşımın doğa koruma ve doğal varlıkların geliştirilmesi olması zorunluluktur" diyor.

Diyor ama kim dinliyor. Bugün ülkeyi yönetenler maalesef doğa, çevre, ekosistem, hayvanların yaşam hakları gibi konulara karşı ne ilgili ne de duyarlı. Öyle bir noktaya geldik ki 'rant' sağlamayan hiçbir girişim destek bulmuyor. Zeytin ağaçları madenler için acımadan kesiliyor; doğal zengiliğimiz dereler HES uğruna yok ediliyor; ormanlar, korular toplu konutlara yer açmak için yok ediliyor. Derelerde yaşayan balığı, ağaçlarda yuva yapmış kuşu, ormanları yuva bilmiş yaban domuzlarını takan yok. Balığın, kuşun, domuzun, kedinin, köpeğin, aslanın, kurdun bu topraklarda yaşamak ne haddine!

Bir gün çevremize baktığımızda göreceğimiz tek renk beton grisi, nefes alan tek canlı insan olduğunda acaba bu tablo bize mutluluk getirecek mi?