Eğitim sektörü aslında dünyanın en karlı sektörlerinden birisi. Kendi alanında neredeyse ülkelerin turizm gelirleri ile yarışmaya başlayan, hatta bazılarında, getirdikleri yabancı öğrencilerle turizm gelirlerinin üzerinde bir girdi sağlayan bu sektör, Malta, KKTC gibi küçük ülkelerin ekonomileri için adeta bir can simidi mahiyetini taşıyor.

Şöyle düşünün; Küçük bir turizm ülkesisiniz. Otelleriniz, ören yerleriniz var. Turist turlarla geliyor, çoğu kez her şey dâhil programlar sunan otellerde kalıyor, tur otobüsleri ile birkaç yer dolaşıp üç beş gün sonra geldiği ülkeye geri dönüyor. Yani ekonomiye katkısı sadece o otel veya şirketle kısıtlı kalıyor. Oysa eğitim sektörü öyle mi, gelen öğrenci eğer hazırlık sınıfı da okuyacaksa asgari beş yıl sizin ülkenizde ve şehrinizde kalıyor. Ev tutuyor, kira ödüyor, marketten alışveriş yapıyor, lokantaya restorana gidiyor, giysi alıyor, taksiye, dolmuşa biniyor, kuru temizleyiciye gidiyor velhasıl kelam ekonominin taa içine, göbeğine kadar dalıyor. Hemen her sektör gelen öğrencinin yarattığı ekonomik hareketlilikten yararlanıyor.

Bırakın küçük ülkeleri, sanayi, ticaret ve teknoloji alanlarındaki büyük yatırımları ile bilinen ABD, İngiltere, Fransa gibi lider ülkeler dahi, ülkelerine yabancı öğrenci çekebilmek için birbirleri ile adeta yarışıyor. Bu ülkelerde zaten çok sağlam olan ve bu endüstriyel, ticari ve teknolojik gelişmelerin lokomotifi görevini üstelenen eğitim sektörü yurt dışından getirdikleri öğrencilerle de ülkelerinin ekonomik ve sosyal gelişmesine önemli katkılar sağlıyor.

Malta ve KKTC gibi ülkeler bu alanda çok özel bir yapı arz ediyor. Bu çerçevede uzun yıllardan bu yana eğitim alanındaki girişimleri ile dikkat çekici bir gelişme gösteren KKTC, son zamanlarda çok sayıda yeni üniversitenin kurulması ile tam bir eğitim adası görünümüne kavuştu.

Düşününüz bir kere KKTC’de Türkiye’den gelenler dahil yurt dışından gelen öğrenci sayısı toplam nüfusun neredeyse dörtte birini oluşturuyor. Bu çok önemli bir rakam. Şimdilerde 100 bin civarında olan yabancı öğrenci sayısının önümüzdeki yıllarda daha yükseklere ulaştırılması planlanıyor. Bunun ülke ekonomisine yapacağı olumlu katkıyı varın siz düşünün.

Üniversite ve dolayısı ile öğrenci sayısının böylesi bir artış trendinde olmasının bazı sıkıntıları da beraberinde getirmesi şüphesiz ki kaçınılmaz. Bunların başında yurt sorunu geliyor. Her ne kadar üniversitelerin çoğu kendi yurtlarını da inşa ederek bu sıkıntının önüne geçmeye çabalıyorsa da yapılan yurtların ihtiyaca cevap verebildiğini söylemek mümkün değil. Bu nedenle birçok yatırımcı yurt inşa etme konusunda kolları sıvadı. Çok sayıda modern yurt yapılıp öğrencilerin hizmetine sunuldu.

Ben de bu sütunlardan İzmirli yatırımcılara sesleniyorum. Gelin KKTC’de yurt inşa edin. Yanılmazsınız. Çok ciddi kar elde edersiniz. Üstelik bu konuda birçok sübvansiyonlar ve devlet teşvikleri de var. Benden söylemesi...

Benden söylemesi lafının altını bir kez daha çizmek istiyorum. KKTC’de üniversite yatırımlarının hızla artacağı kaç sene öncesinden belli idi. Devlet bu konuda yatırımcıların önünü açmak için bedava arazi temini dâhil birçok konuda elinden gelen her türlü yardımı yapmaya hazırdı. Henüz üniversite açma talebi bugünkü kadar fazla değildi. O sıralar İzmir’de birçok yatırımcıyı dolaştım. Gelin hiç olmazsa kuruluş iznini alın gerisini sonra hallederiz dedim. Kimseye anlatamadım. Her zaman olduğu gibi başta İstanbul olmak üzere diğer kentlerimizin yatırımcıları bu fırsatı gördüler ve değerlendirdiler. Biz İzmirliler yine ağır kaldık.

Neyse… KKTC, hızla tam bir eğitim adası oluyor. Üniversiteleri kaliteli hocalarla dolu, eğitim üst seviyede, kampuslar mükemmel, ortam güvenli ve huzurlu. KKTC sanıldığı gibi çok da pahalı değil. Buradaki öğrenciler gerçekten şanslı.