Yıllar önce bir yurtdışı seyahatimde uçakta yan yana oturduğum bir Amerikalı ile sohbet ederken mesleğini sordum. Bana bir vakfın yönetim kurulu başkanı olduğunu söyledi. Vakfın ne amaçla kurulduğunu sorduğumda ise bu vakfın toplumda bireyselliğin yarattığı yalnızlaşma ve verimlilik kaybı ile mücadele etmek için kurulduğunu, bu amaca ulaşmak için öncelikle çocuk ve gençleri hedef aldıklarını, onlara ekip ruhunu, bir ve birlikte olmanın güçlükleri yenmede ne denli önemli olduğu fikrini aşılamaya çabaladıklarını belirtti.
Azıcık daha zorlayınca dedi ki: ‘‘Bak bakalım çizgi romanlarda bile hep bir kahraman var bir de onun yardımcısı. Tom Miks ile konyakçı, Zagor ile çiko, Batman ile Robin. İkincilerin hiçbir fonksiyonu yok. Biz o nedenle ekip çalışmasını öne çıkaran yeni çizgi filmler üretiyoruz. Voltranı oluşturarak birlikte başaran, göğüslerinden çıkan ışınları tek bir noktaya odaklayıp düşmanla başeden grup kahramanlar yaratıp gençlere empoze ediyoruz. ‘‘
Çok hoşuma gitmiş ve bu görüşme sonrası başarının ekip çalışmasında olduğuna dair inancım güçlenmişti.
Yıllar sonra geçenlerde İsveç’te yaşayan kızım Esra bir mail attı ve baba ‘‘Jantelagen (Jante Kanunu) diye bir şey duydun mu? ‘‘ diye sordu. Hiç duymadığımı söyleyince bana detaylı bir açıklama yazısı gönderdi.
Bireyin toplumdan üstün olmadığını, birlikte olmadıkça başarının sözkonusu olamayacağını net bir biçimde ortaya koyan bu etik kuralları okuyunca, yıllar önceki vakıf başkanı ile yaptığım görüşme aklıma geldi. Demek ki ileri batı toplumlarını o seviyeye taşıyan akıl her eğitilmiş toplumda aynı. Benzer aşamalardan geçip bugünkü durumlarına ulaşmışlar. Aklı, toplumu, eğitimi ve ekip çalışmasını ikinci plana atan ülkelerin hali ise malum.
Jantelagen (Türkçeye “Jante Kanunu” olarak çevrilebilir), İskandinav toplumlarında özellikle Danimarka, Norveç ve İsveç’te kültürel olarak yerleşmiş bir düşünce biçimini tanımlayan bir kavramdır. Bu kavram ilk kez Norveçli-Danimarkalı yazar Aksel Sandemose tarafından 1933 yılında yayımlanan “En flyktning krysser sitt spor” adlı romanda ortaya atılmıştır.
Jantelagen, bireyin toplumdan üstün olduğunu düşünmemesi, başarılarıyla övünmemesi ve kendini ön plana çıkarmaması gerektiğini vurgulayan gayrı resmî bir sosyal normlar dizisidir.
1.Senin özel olduğunu düşünme. 2.Bizden daha iyi olduğunu düşünme. 3.Bizden daha akıllı olduğunu sanma. 4.Bizden daha iyi olduğunu hayal etme. 5.Bizden daha fazlasını bildiğini sanma. 6.Bizden daha önemli olduğunu sanma. 7.Her şeyi bildiğini sanma. 8.Bizden daha iyi olabileceğini sanma. 9.Bizimle alay edebileceğini sanma. 10.Bir şey öğretebileceğini sanma.
İskandinav toplumlarınca kabul edilen bu etik kurallar esas itibariyle bireysel başarıyı pek önemsemeyip bundan ziyade toplumsal uyuma ve en önemlisi eşitliği ön plana alan bir bakış açısını ifade etmektedir. Bu düşünce tarzı İskandinav ülkelerinde son derece önem verilen ve tüm bireyler tarafından titizlikle riayet edilen alçakgönüllülük, kendini öne çıkarmama, topluluğa uyum sağlama gibi erdemlerin temelini oluşturmuştur.
Bazı toplumların ekonomide, bilimde, sanatta, demokraside, insanlıkta ve tüm toplumsal ve milli değerlerin korunması ve yükseltilmesinde başarılı olurlarken diğer bazılarının hala taş devri alışkanlıkları ile birbirlerine bıçak çekmelerinin nedenleri açıkça ortada.