Doyumsuz alevler yeşili yutarken, sert rüzgar da onun arsız iştahına çanak tutuyor.
Belli aralıklarla uçaktan ve helikopterden atılan bir miktar su da yetmiyor bu dev yangını söndürmeye…
Ağaçların sessiz feryadı, giderek kalabalıklaşan ve betonlaşan bir şehrin son ormanlarında yaşayan hayvanların panik halindeki çığlığına karışıyor.
Arılar boğuluyor, börtü böcek yok oluyor, kaplumbağaların o çok sert kabukları direnemiyor ateşlere, kirpilerin minik bedenleri dayanamıyor, yavru kuşlar yuvalarında can veriyor; yanmaktan kurtulabilen tilkiler, yaban domuzları, tavşanlar korkudan tir tir titreyerek kaçıyor evleri bildikleri diyardan…
Evler de yanıyor… seralar da…
İnanılmaz bir çaresizlik yaşanıyor.
İnsanlar gözleri yaşlı izliyor dehşet manzarasını. Bazıları damacanalarla su taşıyıp alevlere atıyor ama nafile… Bazıları yangından kaçan hayvanları kurtarmaya çalışıyor; “bir can bir candır” diyerek.
*
Yetkililer televizyonlarda çıkıp şu kadar yangın söndürme uçağı kaldırdık, yok şu kadar helikopter uçurduk, şu kadar ton su attık gibi açıklamalar yapıyor ama inanın zerre kadar anlamı yok!
İzmir’in azıcık bir yeşili vardı o da gitti. Foça, Menderes, Seferihisar, Çeşme, Ödemiş… Yandı, yakıldı.
Uçak sayısı da, eldeki uçakların kapasitesi de, müdahale zamanlaması da, yangın çıkmasın diye alınan önlemler de YE-TER-SİZ!
Her yıl, her yangında kendini ispat eden bir gerçek bu!
Yıllardır yalvarıyoruz, daha fazla yangın uçağı alınsın, belediyelere de yangın uçağı edinme ve kullanma izni verilsin diye ama dinleyen yok!
Maalesef ormanlar korunamıyor. Doğru düzgün bir orman yönetimimiz yok. Devlet yeterli önlemi almıyor; yangına hızlı ve etkili müdahale edecek kapasite ve büyüklükte uçak filoları oluşturulmuyor.
Mesela; küçücük Yunanistan’ın 40 tane yangın söndürme uçağına karşılık bizim sadece 10 tane uçağımız var. Onların hepsi aktif kullanımda değil!
10 değil 100 uçağımız olsaydı, ne bu kadar büyük, ne de böylesi acı olacaktı yangınların bilançosu!
Sahi neden böyle? Her yıl binlerce hektar orman varlığını kaybeden bir ülke neden gerekli ve yeterli önlemini almaz, alamaz?
Her yıl yangınlara seyirci kalmaktan yorulmadık mı artık? Bu kadar mı kıymetsiz ormanlarımız?
*
Yangınların birçok nedeni var. Gelen bilgilere göre; Çeşme’deki yangının elektrik tellerinden çıktığı tespit edilmiş.
Peki, neden hatlar yangına dayanıklı ve güvenli hale getirilmemiş? Neden gerekli yatırımlar zamanında yapılıp, önlem alınmamış? Neden Enerji Bakanlığı denetlememiş?
İşte özelleştirmenin bu ülkeye faturası!
Yahu bu kadar mı çaresiz, sahipsiz bırakılır bir halk?
*
İnsan faktörüne değinmeden geçmeyeyim. Yangınların yüzde 84’ü insan kaynaklı nedenlerle çıkıyor.
Vatandaşımız maalesef bir türlü doğayı koruma farkındalığına erişemiyor. İzmaritini arabadan ormanlık alana fırlatmaya, mangal keyfine, anız yakmaya devam ediyor; doğaya plastik şişe ve cam atmayı inatla sürdürüyor.
Bu vatana düşman olanlar ve yanan alanlardan rant sağlamak isteyenler de engellenemiyor bir türlü.
Sonuç? Hep birlikte kıyameti seyrediyoruz. Hep birlikte kaybediyoruz.
STK’lar canları kurtarmak için seferber oldu
İzmir’de günlerdir devam eden orman yangınlarında yüzlerce hayvan can verirken, yüzlercesi de yangınlardan yaralı kurtarıldı. İtfaiye ve kurtarma ekipleri ile belediye personelinin canla başla söndürmek için uğraştığı yangınlarda; hayvan haklarına yönelik çalışan STK’lar da patili dostlar için seferber oldu.
Çeşme’deki büyük yangın hayvan barınağına da ulaştı. ÇESAL’in sorumluluğundaki barınak yangından zarar gördü. Barınaktaki hayvanlar kurtarıldı ancak evsiz kaldı. Gönüllüler evlerini ve bahçelerini barınak canlarına açtı. Ancak dernekten yapılan açıklamaya göre 300 kadar sahipsiz hayvanın daha yuvaya ihtiyacı olduğu bildirildi. Sahiplendirme için bir de etkinlik düzenlendi.
HAYTAP ekipleri de; veteriner hekimler, teknikerler ve saha araçlarıyla İzmir’deki yangın bölgelerinde görev yapıyor. Ekipler kurtarılan canlara ilk yardım müdahalesinin ardından onları koruma altına alıyor.
Seferihisar’da da yangın sırasında barınakta nöbet tutan SEHAYDER gönüllüleri yangının kontrol altına alınmasından sonra, en çok etkilenen Doğanbey, Doğankent sitesi, Ömür Beldesi, Banksis bölgelerinde aç ve susuz kalan hayvanlar için saha taraması yaparak mama ve su bırakıyor. Aynı zamanda yangında yaralanan, yuvasını kaybeden, sahipsiz kalan hayvanların da hızla yuvalandırılması için aralıksız çalışma yapılıyor.
İklimi korumayan kanun için iptal çağrısı
Türkiye’nin ilk “İklim Kanunu” STK’ların, uzmanların ve bilim insanlarının uyarılarına rağmen TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Kanunun iklimi ve doğayı korumaktan uzak olduğu görüşünde birleşen STK’lar, yasanın iptal edilmesini talep etti. STK’ların konuyla ilgili son açıklamaları şöyle:
WWF Türkiye: İklim Kanunu kabul edildi ancak yasalar doğayı da, iklimi de, geleceğimizi de korumuyor. Fosil yakıtlardan çıkışı takvimlendirmeyen, doğal alanları korumayan, kömür ve diğer madenler için doğayı feda etmeyi göze alan yasalarla; suyumuz, toprağımız, ormanlarımız, geleceğimiz tehlikede. Bu yasal düzenlemeye ilişkin yapılacak her türlü değerlendirmede, doğa ve iklimin önceliklendirilmesini bekliyoruz.
Doğa Derneği: Sözde İklim Kanunu yasalaştı. Ancak bu yasa, doğayı ve yaşamı güvence altına alan bütüncül bir yaklaşım yerine, karbon piyasasını önceleyen dar bir çerçeve sunuyor. İklim değişikliğinin etkilerine karşı gerçek koruma ve önlem çalışmaları içermiyor. Bu yasanın iptal edilmesi için gerekli hukuki süreçler bir an önce başlatılmalı ve Anayasa Mahkemesine başvuru yapılmalıdır.
Tema Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç ise yasanın özellikle su ve toprak açısından etkilerine dair şunları paylaştı: “Geldiğimiz noktada acilen Türkiye’nin tüm topraklarında madene kapatacağımız alanları belirlememiz gerekiyor. Biz İklim krizinin çok başındayken ve çok hızlı etkilenmeye başlamışken sularımızı altın ve kömür madenlerine veremeyiz sevgili dostlar. Burada çok kritik bir nokta var sularımızı korumak zorundayız, topraklarımızı korumak zorundayız; binlerce ton siyanürlü suyla topraklarımızı sulayıp örtüp gitmelerine izin veremeyiz.” Ataç, tüm doğaseverlere; milletvekillerine ve yönetime yasanın iptali için ulaşmaları çağrısı yaptı.
KULAĞIMIZA KÜPE OLSUN
Orman yurdun öz evladı
Ormansız yok dünya tadı
Cümle işlerin kanadı
Ormandaki varlığa bak
Aşık Veysel Şatıroğlu (Orman Yurdun Temelidir şiirinden…)