Değerli okurlarım, koca bir yılı iç ve dış olayları izleyip bize yansıyan ekonomik baskıları altında geçirdik.

Gelecek hafta yılbaşını karşılarken kimimiz “Hoş geldin yeni yıl” kimimiz de “Güle güle git, bir daha kapımızı çalma!” diyerek giden yılın arkasından tencere-tava çalarak kovalayacağız!

İşte bu bakımdan ben de birkaç haftadır ekranlarımızdan izleyip Katar’da oynanan 2022 FİFA Dünya Kupasını

kazanan  Arjantin takımı ile karışık bir yazı sunmak istiyorum.

Hemen aklıma gelmişken “Don’t cry for Me Argentina “ 1976’nın  en iyileri arasında yer alan bu şarkının melo

disini mırıldandım. Yani “ Benim için ağlama Arjantin” anlamına gelen şarkı ve hikayesi Arjantin devlet başka

nı Joun Domingo Peron’un ilk eşi Eva Peron’un hayatını anlatan bir eser olduğu bilinir…

Evet, Arjantin Milli Futbol takımını sırtlayan kaptan Messi de kupayı havaya kaldırırken ülke insanlarını ağlat

madığı için dünyanın en mutlu adamı olmuştur…

Ben bu yazıyı, “Yılın en uzun gecesi, en kısa günü” olan 21 Aralıkta yazdım.  Kısacası bunlardan bir ders alıp spordan siyasete, ekonomiden sanata kadar kendimize bir çeki düzen verir miyiz diye düşünüyorum…

İşte o maçı Katar’da özel olarak izleyenler arasında bizim Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı da şeref locasında Fransa Başbakanı, Katar Emiri ile görünce aklıma böyle düşünceler geldi.

Nitekim yılın en uzun gecesinde de bu soruyu TÜRFAD İzmir Şube Başkanı sevgili dostum Bahri Vreskala’ ya sordum. Düşünceleri şöyle:

“Futbolumuzun ilerlemesi ziyaretlerle gelişmez, geleceğe dönük projelere ışık tutabilir.  Dünya Kupasını seyreden biri elbette orada gördüğü yenilikleri ülkesinde de görmek ister. Ülkemizde yapılacak şampiyona

larda gördüklerini aktararak faydalı olabilir. Bana göre burada bir anormallik yok. Futbol hayatı olan ve sahalarda ter dökmüş biri  Sayın Cumhurbaşkanımızın Katar’a gitmesi doğaldır. Her ne kadar sosyal medyada ; Dünya  şampiyonu olan Arjantin futbolumuzun ilerlemesi ziyaretlerle gelişmez, geleceğe dönük projelere ışık tutabilir.  Dünya Kupasını seyreden biri elbette orada gördüğü yenilikleri ülkesinde de görmek ister. Ülkemizde yapılacak şampiyonalarda gördüklerini aktararak faydalı olabilir. Bana göre burada bir anormallik yok. Futbol hayatı olan ve sahalarda ter dökmüş biri  Sayın Cumhurbaşkanımızın Katar’a gitmesi doğaldır. Her ne kadar sosyal medyada ; ‘Dünya  şampiyonu olan Arjantin Cumhurbaşkanı  Katar’a gitmedi , karşılaşmaları evinde TV den seyretti , ama  Katar’a gidemeyen Milli Futbol takımımız yerine Sayın Cumhurbaşkanımız Katar a gitti’ gibi saçma yakışık olmayan ifadeler kullanılmış olması üzücüdür ve çok yanlıştır. “

Bizim Gazetemiz 9 Eylül de çıkan bir haberde de belirtildiği gibi Dünya Kupasında Başarıya ulaşan takımların teknik adamları yerli idi… Sizce bundan bir ders çıkardık mı?

“Ders çıkarıp çıkarmadığımızı zaman gösterecek. Maalesef Cennet Ülkemizde özellikle son zamanlarda devam eden yanlış bir spor politikası var. O da her kulübün  başarı projelerinde yabancı  futbolcu ve teknik direktör hayranlığı devam ediyor.  Kulüpler uzun vadeli projeler yerine kısa vadeli projelere önem veriyorlar ki ,bu yanlıştır. “

* * *

Değerli okurlarım, sizlerde duymuşsunuzdur, Arjantin Milli Futbol Takımına dudak uçuklatacak şampiyonluk primi verilecekmiş.

Vallahi bugünlerde bizde de Milli Piyango’nun dağıtacağı  ikramiyeler konusunda sözleri de havalarda , reklamlarda uçuşuyor mu? Geçmişte çıkmayan büyük ikramiye bu defa diğer kazanan ikramiye sahiplerine bölüştürülecekmiş.  Bankaların da verdiği promosyonlar ise ayrı coşkulu söz değil mi?

* * *

Ha sahi, TBMM çatısı altında İktidar Milletvekilleri ile muhalefet milletvekilleri arasında çıkan tartışmalarda havada uçuşan kafa- yumruk darbeleri (!) ise hepimizi çok üzmedi mi? TV. Ekranlarına yansıyan bir muhalefet milletvekiline atılan yumruk darbesi tekrar tekrar ekrana gelirken bunu yapanın iktidarın futbolcu Milletvekili olduğunu görünce de sporumuz, özellikle futbolumuz adına çok kötü olmadı mı?

Bizim bildiğimiz futbol ayak oyunu değil mi? Acaba Milletvekilleri ayrıca boks dersi de mi alıyor!

* * *

Hadi sizleri daha fazla üzmemek için arşivimde gözüme ilişen 2010 yılından kalma şu “DANIŞMAN” fıkrasıyla yazımı noktalayayım…

Son aldığımız habere göre Obama, ünlü futbolcu Pele’yi özel danışman olarak Beyaz Saray’a transfer etmeye karar vermiş.

Neden mi?

Neden olacak, politika sahasında daha iyi kıvırabilmek için!

Değerli okurlarım, dertlerinize dert katmamak için “Çek bir Arjantin!” diyor, gelecek yazımda yani yılın son

haftasına girerken sizlerle değişik konu ve yorumlarda bulunmayı diliyorum. Kalın sağlıcakla…