Karadeniz kıyısında yer alan kıyı kentlerimizden Rize’nin eskiçağlardaki tarihini bir kenara bırakırsak, Osmanlılar devrinde, Trabzon’un 1461’de fethinden sonra Osmanlı topraklarına katıldı, kale, iskele ve limanından dolayı önem kazandı.

Prof. Feridun Emecen’e göre, bugünkü modern Rize ile eski Rize’nin yerleri farklı yerlerdeydi. Eski Rize yamaçta ve korunaklı bir yerde yer almıştır.  Rize ile ilgili ilk bilgiler 1486 tarihli bir Osmanlı belgesinde geçer. Bu tarihlerde, tamamen Rumlardan oluşan nüfusuyla, Rize’de henüz mahalleler oluşmamıştır. Emecen’in tahminine göre, Rize, sur içinde 900 kişilik bir gayrimüslim nüfusun yaşadığı orta büyüklükte bir kasabadır. Rize kalesinin bu devirlerde aktif olduğu belgenebilmektedir. Bizans devrinde bir tekfurun idaresinde olan Rize, bir metropolitlik merkeziydi (Ayos Randos/ Hagios Orentius). Osmanlı idaresi, tekfur ve sözü geçen manastıra ait gelirleri, Arnavutluk’tan buraya getirdiği sipahilere verdi. İslamlaşma süreci de bu askerler eliyle Rize’de başlamış oldu. 1515 yılında Rize’de iki hanenin İslam olduğu belgeleniyor. İlk mescit de Rize’de kale içinde yapıldı. Rize köylerinde de İslamlaşma başladı. İlk İslam mahallesinin ismi, Cami-i Şerif mahallesidir. Rize’nin ilk Müslümanları, mühtediler ve Arnavut kökenli askerlerdir.

Rize, Osmanlı-İran harplerinde Tebriz’in Sünni İslamlarının iskân edildiği bir kenti oldu, Abaza ve Gürcü akınlarına uğradı. Osmanlı idaresi, Rize’yi, ehl-i sünnet nüfusun yaşayacağı bir merkez olarak planlamaya başladı. Sünni nüfusu artırmak için, buraya yerleşenler vergilerden muaf tutuldu. Eski Rum yerleşimleri (Konyat, Aya Nikola, Yufa, Filibos, Zangel), Osmanlı idaresinde mahalle olarak planlandı. 1583’te Rize’nin nüfusu hala baskın şekilde Hristiyan’dı. Rize kalesine yakın yerde yer alan Prepoli köyü de Rize ile birleştirildi. Bu mahalleler (Emineddin (Yofa), Vonit, Kale, Piri Çelebi, Paşayan, Yeniköy, Pabik) birbirine uzak ve dağınık haldeydi. Rize ile ilgili bunlardan başka bilgilere de sahibiz. Rize, Osmanlı idari teşkilatında, 1555 yılında, Erzurum valiliğe bağlı bir kadılık merkezi iken, 1585 yılında askeri bakımdan Batum’a bağlı görünmektedir. Zira Batum beyine bağlı bir Yeniçeri kışlasının Rize’de konuşlandığı belgelenmektedir. 1555 tarihli bir Osmanlı arşiv belgesinde, Rize vilayetindeki gayrimüslimlerin (Ortodoks Rum) cizye vergisinin, İstanbul’daki sarayın komutanlarından (ser-oda) Trabzonlu Ahmed isimli bir Nakşi mollası tarafından tahsil edildiği ve Kanuni’nin damadı Rüstem Paşa’ya teslim edildiği yazılıdır. Yine 1585 tarihli bir Osmanlı arşiv belgesinde ise Rize şehir merkezinde esir, hayvan ve balık pazarlarının bulunduğu belirtilir ve Piri Çelebi mahallesinde Hacı Süleyman Efendi’nin yaptırdığı bir medreseden söz edilir. Rize, aynı tarihte, Trabzon, Akçabat, Of, Yomra, Gonya, Arhova, Atina, Sürmene, Maçka, Torul, Kürtün ve Çepni’den oluşan bir idari teşkilatın içerisine dâhildir.

RİZE BEZİ

1807 yılında Rize’nin Tuzcuzade Memiş isimli bir ayanın denetimine olduğu belgelenmektedir. Rize 1840’ta Trabzon eyaletine bağlı bir kasaba olarak görünüyor. 1848 yılında Tanzimat’a uygun olarak Rize’de de köy ağalığı kuruldu. Rize bezi denilen bir çeşit pamuklu dokumasıyla ünlü olan Rize’nin 19. yüzyıl ortalarında, Paşayan, Pîrî Çelebi, Vonit, Peripol, Yeniköy, Papik, Kalohton, Müftü Parekolu, Kuvaroz, Haldoz, diğer Haldoz, Humrik, Kal‘a, Koçohor, Kamaşinoz, Akrotil, Yofa, Hortoz, Carihoz, Haçonoz, Filiboz, Pindoz, İksenit, diğer İksenit, Romanoz, Emeltin, Roşi, Argaloz, Samri, Arkirikoz, Kankalanoz, Cancol ve Sirahoz isimli mahallelerinin mevcut olduğu belgelenebiliyor. Kavaklı (1919’da var), Eminüddin (1926’da var), Kavanoz (1910’da var), Donesti (1687’de İslam mahallesi) gibi mahallere de rastlanır.

NÜFUS YAPISI

Osmanlı idaresine geçtiği zaman (1461’de) Rize’nin yerli nüfusu Ortodoks Rumlardı. Osmanlı siyaseti sayesinde, Rize’nin nüfus yapısı İslamlaşmaya başladı. Rize’nin ilk Müslümanları, Balkanlardan getirilen askerlerdir. Abazalar, Kazaklar, Ruslar, Rize’nin asli nüfusundan değillerdir. Ancak, Ermeni Dadyan ailesinin 1672’de Rize’de mukim olduğuna bakılırsa, Ermenilerin, Rum ve İslamlardan sonra Rize nüfusunda üçüncü sırada yer aldıkları anlaşılır. Örnek olarak, 1648-1649 yıllarında Rize, Azak’tan Rize’ye gelen Kazak eşkıyalarının (Zaparoj Kazakları, Kozaklar) baskınına uğramıştır. 1672’de Rize’de mukim Dadyan taifesinden (Sivas kökenli Zadyan veya Dadyan Ermeni aile) söz edilir. Zamanla yeni İslam muhacirleri Rize’de yerleştirildi. 1898’de Dağıstan ve Buhara muhacirleri burada yerleştirildi. 1901-1902 yıllarında Batum’dan Rize’ye kayıklarla gelen Ermeni komitacıların baskınına uğradı. 1918 tarihli bir Osmanlı belgesinde Ermeni komitelerinin Rize’de faaliyette bulunduklarından söz edilir. Bu nedenle, Osmanlı gizli teşkilatı Teşkilat-ı Mahsusa, Akçabat ve Rize’de motorlar bulundurdu. 1914’te Kurtzadeler gibi Rize’nin eski İslam aileleri Rusya’ya mütemayil oldukları için Osmanlı idaresi tarafından Kastamonu’ya sürüldüler. Zira bu aileler Rusya ile kaçakçılık yapıyorlar ve bölgede Rus sempatizanlığını artıyorlardı. Rize, 1918’de Ruslar tarafından işgal edildi. İşgalden kaçan Rize İslam mültecileri, Cide’de (Kastamonu’nun kıyı ilçesi) iskân edilmiştir. 1918’de Yusufeli muhacirleri, Rize’de yerleştirildi. 1923’te Dağıstan mültecilerinin yine Rize’de iskân edildiği görülür. 1926’da Rize mutasarrıflığından söz edilir. Ruslar, Rize ile ilgilerini kesmediler. 1915’te burada bir Rus konsolos vekili görev yapıyordu. Rus posta vapurları Sinop ve Rize’ye uğrarlardı. Rize ile Batum arasında da vapur seferleri mevcuttu. 1911’de Osmanlı idaresi, Rize’yi karayoluyla Erzurum’a bağlama çabası içine girmişti.

DİNİ YAPILAR

Rize kent merkezinde Osmanlı idaresinde İslam ve Hristiyan eserleri inşa edilmiştir. Kale içinde Dizdar Hüseyin Cami (1667), Hüseyin Ağa Cami (1760’ta mevcut), Hacı Bilal Camii (1902’de var), Meryem Ana Kilisesi (1904’te mevcut Rum kilisesinin genişletilmesine izin verildi ve 1910’a kilise mevcuttu).

CUMHURİYET DEVRİ

Rize, Abdülhamit devrinden 1918’e kadar, Ermeni komitacıların faaliyet alanı içindeydi. Tütün kaçakçılığı, yaygındı. Lazistan adı, 1923’te Rize’ye değiştirilmiştir. 1925’te Rize’ye bağlı Atina’da bir lise açıldı. 1925 yılında çığ felaketine, 1930’da sel felaketine uğradı. 1926’da Rize’nin Eminüddin mahallesindeki bataklığın kurutularak rıhtım yapılması projesi gündeme alındı. 1923’te Dağıstan mültecilerinin bir kısmı Rize’de iskân edildi. Kütahya milletvekili Recep Peker (1889-1950), 1928’de Rize’ye gitti ve Rize portakalı üzerine bir rapor hazırladı. Rize, Dörtyol’dan daha fazla miktarda portakal üretmesine rağmen tanınmıyordu. Cumhuriyetin yeni projelerinden biri, Rize’yi portakallarıyla tanıtmaktı ama olmadı.