1861’de İtalya Krallığı'na katılan Sardunya Krallığı, Osmanlı devleti ile köklü diplomatik ve ticari ilişkiler kurdu. Diğer İtalyan krallıkları gibi Sardunya Krallığı da İstanbul ve İzmir merkezli Doğu Akdeniz’de ticari ve diplomatik şebeke oluşturdu.

Osmanlı döneminde Halep, İskenderun, Bursa, Yafa, Gazze, Erzurum, Midilli, Belgrat, Trabzon, Edirne, Çanakkale, İzmir, Kudüs, Trablusgarp, Trablusşam, Trabzon, İskenderun, Antalya gibi kentlerde diplomatik temsilciler (konsolos veya konsolos vekili) bulundurdu. Kırım Savaşı'nda Osmanlı devletiyle müttefik olduğundan dolayı Osmanlı idaresi Sardunya Krallığı vatandaşlarına dostça muamele etti. Sardunya Krallığı ile ticari anlaşma imzalandı. Sardunyalı tacirlere ticari imtiyazlar tanındı. İki devlet arasında diplomatik ve askeri ilişkiler geliştirildi. Sardunya Krallığı da bu imtiyazlar karşılığında Osmanlı devletini Avrupa’da tanıtmaya gayret gösterdi. İstanbul’da Sardunya denilince, ilk akla gelen kişi Giuesppe Donizetti’dir. Sardunya ordusunda bando şefliği yapan Donizetti, II. Mahmut’un emriyle, Sardunya İstanbul elçisinin teklifiyle, İstanbul’a getirilmiş ve Muzıka-ı Hümayun’un başına geçirilmiştir. Sultan Mahmut ve Abdülmecit Han için marş bestelemiştir.

SARDUNYALI TACİR VE ESNAF

Sardunya Krallığı, İzmir’de küçük bir cemaat ile bir konsolosluğa sahipti. Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi'nde, İzmir’de yaşamış olan Sardunya tebaasına ait belgeler bulunuyor (No. 2095, Temettuat defteri). 1845 tarihli bu belgeye (defter) göre, 19. yüzyıl ortalarında, İzmir merkezde yaklaşık elli kişilik Sardunya tebaası bulunuyordu. Bunlar İzmir’de Frenk ve Kasap Hızır mahallelerinde ikamet ettiler. Her iki mahalle de gayrimüslim mahallesiydi. İzmir Sardunya Konsolosluğu, konsolos ve tercümandan ibaret küçük bir konsolosluktu. Konsolos, daha çok ticari ilişkilerle meşguldü.

Aslında Sardunya tebaasından olan bu kişilerin bir kısmı, aslen İzmirli ve Cenevizli idiler. Osmanlı idaresine cizye vergisini ödememek için bir şekilde Sardunya Krallığı'nın himayesini elde etmişlerdi. Bunlar içinde Karabet gibi İran Ermenisi olup, Sardunya tercümanlığı görevini elde etmiş ve aynı zamanda kuyumculukla uğraşan kişiler de vardı. Bir kısmının da İzmirli Rumlar oldukları anlaşılıyor. Örneğin Aci Makos, Sardunya tercümanlığının yanı sıra manifaturacılık yapan bir Rum’du. Bunlar içinde doğrudan Sardunya Adası'ndan İzmir’e geldiği anlaşılan kişiler kuşkusuz vardır. Bunlar içinde, Yahudiler'in bulunmayışı ilgi çekicidir. Hâlbuki İzmir’deki Toskanalılar'ın hemen hepsi Yahudi idi. Osmanlı idaresi tarafından kaydedilmiş İzmir’deki Sardunya vatandaşları listesine bakıldığı zaman, Andriyo oğlu Tomazo, Abram oğlu Cerimi, Meraki oğlu Hozayani, Finoni oğlu Françesko, Raciyo oğlu Nikola, Coze, Corci, Lorenci, Françesko, Piyeri, Nikolaki, Franko, Mikel, Kiryako, Ancila gibi erkek isimleri taşıyan Sardunya vatandaşlarına rastlanır. İzmir’de Avusturya (Nemçe) kilisesi papazlarından biri de Sardunya tebaalığını kazanmıştı. Bu durumda İzmir’deki Sardunya cemaatinin, Rum, Ermeni ve Sardunyalılar'dan mürekkep küçük bir topluluk olduğu anlaşılır. Bunlar İzmir’de makarnacı, kuyumcu, kestaneci, müstecir, ekmekçi, kunduracı, şerbetçi, kahvehane işletmecisi, lokantacı, kayıkçı, hekim, kuzucu, fenerci, manifaturacı ve halı taciri olarak çalıştıkları belgelenebiliyor. Yine bunlar içinde Sardunyalı bezirgânlar özel bir yer tutar. Zira Sardunya Krallığı'nın himayesini kazanmış bezirgân Cozepa Dandirya ve Kumpania, İzmir’de Sakız Han’da ticari faaliyet gösteriyorlardı. Sardunyalılar İzmir’de genellikle Fasulya’daki (2. Kordon) Büyük Han’da, Sakız Han’da, Kutman Kapısı bitişiğinde, ticari faaliyette idiler. Osmanlı-Sardunya ilişkileri bağlamında, İzmir özelinde, Sakız Adası'nın özel bir yeri vardır. Sardunya’nın Avusturya’ya karşı savaş açması (İtalya, Fransa, Sardunya ve Osmanlı devleti müttefik) İzmir ve İstanbul’da takdirle karşılandı.

EKMEK İMTİYAZI

Sardunyalılar'ın kendilerine özgü ekmeklerinin olduğu anlaşılıyor. Zira İstanbul’da ‘Sardunya sefaretine mahsus olan francala fırını inşası’ sadece bu konsolosluğu bahşedildi. Ekmek, makarna, ayakkabı, şerbet, kestane ve manifatura konusunda uzman oldukları görülüyor. Osmanlı idaresi, Sardunya tüccarının Tunus ve Romanya’dan (Eflak) buğday almasına izin veriyordu. Sardunya bandırası taşıyan gemilerin Karadeniz’e çıkmalarına izin verildi. Osmanlı resmi gazetesi Takvim-i Vekayi Sardunya elçiliğine bedava verilirdi. Özellikle İstanbul’un Sardunya büyükelçisi Baron Tecco, Savoy ve Cenova dükü Carlo Alberto (sonra Charles Albert (1831-1849), Sardunya Kralı), Osmanlı-Sardunya ilişkilerinin gelişmesinde rol oynadılar. Albert’in Abdülmecit’e gönderdiği Fransızca mektupları Osmanlı arşivinde saklanıyor. 1893’te Osmanlı idaresi, Sardunya’da fahri konsolosluk açtı. Bu ilişkilerin özü, Kırım harbindeki ittifaktan dolayı, askeri subaylar, ipekböcekçiliği, hekimlik ve hastane alanındaydı. 1858 yılında İzmir’de büyük bir yangın çıktı. Bu yangının söndürülmesinde İzmir limanında bulunan Sardunya gemisinin katkısı çok büyük oldu. Bu dostluk çerçevesinde, İzmir’deki Sardunya tebaalı tacirler İngiltere’den İzmir’e basma getiriyorlar ve çok az gümrük vergisi ödüyorlardı. İzmir limanında Sardunyalı bir komutanın görev yapmasına izin verilmişti. İzmir’de Sardunyalı tacir Cozepa, İzmirli İslamlara borç para veriyordu. Bunlardan biri, İzmir kadısı Mustafa Efendi'ydi. İlginç bir diplomatik teşebbüs; 1861’de İzmir Sardunya konsolosunun, İtalyan Birliği'nin kurulması vesilesiyle, Osmanlı ülkesindeki tüm İtalyanlar'ın konsolosu olma iddiasında bulunmasıydı. Bu durum, Sardunya-Osmanlı ilişkileri açısından, İzmir’in İstanbul’dan daha etkin olduğunu gösteriyor.

İstanbul’daki Sardunyalılar, Feriköy mezarlığındaki özel mezarlarda gömülü iken, İzmir’deki Sardunyalılar'ın nerede gömülü olduklarına dair doğru bilgiler bulunmuyor.