Paris’te bir yıl önce iklim değişikliğiyle mücadele için imzalanan küresel anlaşma 4 Kasım 2016’da resmen yürürlüğe girdi. 196 ülkenin imzasını taşıyan Paris Anlaşması, iklim değişikliği için ilk kez bu kadar bağlayıcı kurallar içermesi ve bir gün içinde küresel nitelikte en fazla imza toplayan anlaşma olması nedeniyle tarihi önem taşıyor. Anlaşmayı imzalayan ülkeler, sera gazı salınımlarını azaltma planlarını uygulamaya koymak zorunda. Paris İklim Anlaşması, 2020 sonrası iklim rejiminin çerçevesini çiziyor.
İklim Zirvesi 07 Kasım 2016 günü Fas’ın tarihi kenti Marakeş’te başladı. Paris İklim Anlaşması'nın nasıl uygulanacağının, uygulama kurallarının nasıl oluşacağının tartışılacağı COP 22 (BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı 22) iki hafta boyunca Fas’ın tarihi kenti Marakeş’de görüşülecek. Paris İklim Anlaşması’nın resmi olarak yürürlüğe girmesinden sadece üç gün sonra başlayan iklim zirvesinde alınacak kararlar, Paris İklim Anlaşması’nın nasıl uygulanacağına da ışık tutacak.
İklim değişikliğinin gözle görülür şekilde artan ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri Marakeş Zirvesi’nin önemini arttırıyor. Üstelik son bilimsel çalışmalar üye ülkelerin Paris Anlaşması öncesi taahhüt ettikleri ulusal katkıların, iklim krizini engellemeye yetmediğini ortaya koydu. Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın (UNEP) anlaşmanın yürürlüğe girdiği gün yayınladığı çalışma, durumun vahametini ortaya koyuyor. Sera gazı salınımlarında azaltım açığı raporuna göre, ülkeler mevcut taahhütlerini hayata geçirse bile, küresel sıcaklık ortalamasındaki artış bu yüzyılın sonunda 2.9 ila 3.4 dereceyi bulabilir. Bu durum, Marakeş İklim Zirvesi’nin önemini daha da arttırıyor.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Toplantısı’nda Türkiye günün fosili seçildi. (Yeşil Gazete/Kuzey Ormanları.org)
Türkiye’nin, iklim müzakerelerini en çok zora sokan ülke olması nedeni ile fosile layık bulunduğu ödül töreni sırasında belirtildi. Zirvenin ilk gününde Türkiye’nin böyle bir “ödül” almasına şaşırmamak lazım.
Ödül törenini organize eden İklim Eylem Ağın’dan Dharini Parthasarathy, Türkiye’nin Günün Fosili seçilmesinin ardından yaptığı yazılı açıklamada ödül gerekçelerini şu şekilde açıkladı:
“Türkiye, müzakerelerin açılış oturumunda söz alarak; müzakere gündemine Türkiye’nin iklim finansmanına erişimi meselesinin eklenmesini önerdi. Türkiye’nin bir yandan kömürlü termik santralleri açılışı yaparken diğer bir yandan iklim değişikliği ile mücadele için fonlardan yararlanmak istemesi, uluslararası sivil toplum kuruluşları tarafından tepki ile karşılandı.”
Ayrıca, ödül töreninde Türkiye’nin Paris İklim Konferansı öncesinde sunmuş olduğu Ulusal Katkı Niyet Beyanı (INDC) belgesi de eleştirilerek,Türkiye’nin yenilebilir enerji potansiyeli ile çok daha etkin bir iklim eylem planı hazırlayabileceği belirtilmişti.2020 COP'una aday olan Türkiye’nin öncelikle Paris İklim Anlaşması’nı onaylaması ve hali hazırda zayıf bulunan Ulusal Katkı Niyet Beyan’ını daha iddialı hedeflerle güncellemesi gerektiği vurgulanmıştı.
Türkiye, özellikle iklim değişikliği ile daha etkin mücadele edebilmek için özel koşulların olması ile gelişmiş/gelişmekte olan ülke ayrımının daha net bir biçimde ortaya konulması gerektiği tezini savunuyor. Anlaşma, emisyon azaltımı ve iklim konusunda harekete geçme gibi konularda gelişmiş/gelişmekte olan ülke ayrımı yapmasa da, gelişmiş ülkeler tarafından gelişmekte olan ülkelere teknoloji transferi ve iklim finansmanının sağlanmasını hükmediyor.
Türkiye, Paris İklim Anlaşması’nın imzaladığı halde, onaylamayan ülkelerden biri. Bu yüzden Türkiye, teknik detayların tartışılacağı müzakere toplantılarında (CMA toplantılarında) mevcut koşullara göre, yer alamama tehlikesi ile karşı karşıya. iklim değişikliği müzakerelerinde daha etkin bir politika izlemenin yolu da anlaşmayı onaylamaktan geçiyor.Paris Anlaşması ‘nın onaylanması Türkiye’nin aynı zamanda 2020 ye yönelik çevre ve enerji politikalarını da belirleyecek önemli bir dönüm noktası olarak önümüzde durmakta.