Başbakan, partisinin grup toplantısında CHP'yi bölücülere destek vermekle suçlarken ilginç bir deyim kullandı; “sittin sene...”
Halk arasında değişik versiyonları bulunsa da sittin; Arapça'da “60 yıl” anlamına geliyor.
Başbakan CHP'ye atmış sene iktidar olamazsınız diyor.
Neden diyor?
CHP Parti Meclisi hem HDP'ye hem de Cumhuriyet Gazetesi'ne yapılan operasyona karşı çıktığı, hukukun ve demokrasinin “üstünlüğü” konusunda iktidarı “eleştirdiği” için.
***
Başbakan, “ustasının” yolundan gidiyor. Savunma yerine “saldırı” taktiğini uyguluyor. Kendi dönemlerinde yapılanları “olmamış” gibi göstererek, muhalefeti “bölücü” olarak göstermeye çalışıyor.
Oysa gerçekler hiç de Başbakan'ın dediği gibi değil.
2009’da sözde “açılım” adı altında terör örgütü ile “ilişki” kuran bizzat AKP hükumetiydi. Askerlere kışlalarından çıkmama emri veren, şehirlere tonlarca patlayıcı yerleştirilmesine, tüneller kazılmasına, vekillerin Kandil-İmralı hattında bizzat arabuluculuk yapmasına destek olan da AKP iktidarıydı.
***
2009'da Habur’dan gelen teröristleri sınırda kurulan çadır mahkemelerinde, Atatürk postersiz ve Türk bayraksız yargılayan, etkin pişmanlıktan yararlandırarak serbest bırakan hakimleri görevlendiren da Başbakan'ın içinde bulunduğu hükumetti.
Destek verdikleri gayet açık.
Neden mi?
Çadır mahkemelerinde teröristleri serbest bırakan hakim Asabil Yırtıcı AKP iktidarı döneminde hızla yükseldi. Sadece 7 yıllık hakim Yırtıcı'nın önlenemeyen yükselişine bakalım mı?
Asabil Yırtıcı, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden 2002'de mezun oldu. Hakimlik stajı sonrası 2006’da mesleğe kabul edildi ve ilk görev yeri Yozgat'ın Çekerek ilçesi oldu. Burada 2 yıl kalan Yırtıcı, 2008’de Silopi'ye Sulh Ceza Hakimi olarak atandı. 2011’de Akyazı Asliye Ceza hakimi, 2013’te ise Gümüşhane Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı'na atandı.
Sonrası mı?
15 Temmuz darbe kalkışması sonrası, o da pek çok isim gibi tutuklandı.
***
Çözüm süreci çerçevesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden 10 Temmuz 2017 tarihinde 6651 numaralı “Terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine dair kanun” AKP'li vekillerinin oyu ile “kabul” edildi. Maddeleri arasında; “Gerekli görülmesi hâlinde, yurt içindeki ve yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlarla temas, diyalog, görüşme ve benzeri çalışmalar yapılmasına karar verir ve bu çalışmaları gerçekleştirecek kişi, kurum veya kuruluşları görevlendirir. Silah bırakan örgüt mensuplarının eve dönüşleri ile sosyal yaşama katılım ve uyumlarının temini için gerekli tedbirleri alır. Kanunun 2. maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki görevleri yerine getiren kişilerin bu görevleri nedeniyle hukuki, idari veya cezai sorumluluğu doğmaz” gibi düzenlemeler vardı.
***
Peki CHP ne yapıyordu?
Kanunun görüşüldüğü komisyonda “muhalefet” ediyordu.
CHP'li vekiller Ali Serindağ, Celal Dinçer, Ali Sarıbaş ve Ahmet Toptaş, bu yasa ile ilgili muhalefet şerhlerine aynen şunları yazıyorlardı:
“Öyle anlaşılıyor ki hükumet ve Erdoğan hala halktan ve parlamentodan bazı şeyleri gizlemektedir. AKP genel tutumuna uygun olarak şeffaflıktan ve saydamlıktan uzak bir politika uygulamaya devam etmektedir. Kanunun verdiği görevleri yaparken görevi kötüye kullanmak, görevi ihmal etmek ve benzeri eylemler suç oluşturur ki bu suçları işleyenlere dokunulmazlık ve sorumsuzluk getirmek hukuk devleti anlayışı ile bağdaşmaz. Anayasamıza da aykırıdır...”
Başbakan “sittin” derken haklı.
60 yılla bile unutturamıyor...