Ülkenin açık ara en popüler spor branşı futbolda, 30 senelik perspektiften baktığımızda, Süper Lig’de İzmir’i son aralıksız 5 senedir temsil edebilen tek takım Göztepe’nin, rahmetli Bülent Özkul’un deyimiyle cefakeş taraftarlarına en çok istediğiniz üç şeyi sorsak birinin Avrupa Kupaları Avrupa’da deplasman yapmak yanıtını almamız oldukça olası…

Göztepe 1960-70 arasında sıkça boy gösterdiği, hatta Türkiye’nin yarı final gören (Ki o başarı da biriken tecrübe birikimi ile gelmiş) ilk takımı sıfatına haiz olduğu Avrupa Kupalarında, yarım yüzyılı aşan bir süre, yaklaşık 51 yıldır, 1970’den beri katılım hakkı alamıyor. Son Avrupa Kupası maçlarını 10 yaşındayken görenler bugün 61 yaşında…

Göztepe bu esnada takım sporları olarak erkekler sutopu, kadınlar voleybol, erkekler hentbol gibi branşlarda Avrupa Kupaları gördü ama futbolda kısmet olmadı.

50 yıldaki en iyi derece ise Süper Lig’e ilk çıkılan sezon elde edilen lig altıncılığı… Ama o derece Avrupa Kupası maçı oynamaya yetmedi.

Göztepe tekrar Avrupa Kupalarını görebilir mi? Elbette…Geçmişte gördüğüne göre tekrarı mümkün…

Avrupa Kupalarını geçmişte gördüğü esnada Göztepe için en önemli artı değişken neydi? Büyüklerimizden duyduğumuz kadarıyla para değildi. Kulüp Başkanı, teknik direktör ve oyuncu istikrarını bir araya getirebilmek idi.

Birkaç gözlem… Dörtlü Oligarşi dışındaki takımlar genelde sürekli ya da ardışık sezonlar Avrupa Kupaları göremiyor uzun zamandır… Aslında bu dörtlü oligarşi için bile geçerli Fenerbahçe ve Trabzonspor’un da Avrupa’ya gidemediği sezonlar oldu. Sivasspor iki sezon üst üste yapmış olacak bu sezon teknik direktör ve Başkan istikrarını sağlayabilerek… Tek sezon gidenler genelde a) biriken tecrübe ve istikrarın en üst seviyeye ulaşması b)vur kaç tadında o sezon bir araya gelen oyuncu teknik direktör kadro yönetim karışımının üst seviyeyi yakalaması c) a ve b şıklarının kısmi karışımı şeklinde gidiyorlar. Sebepten bağımsız genelde grup aşamasına kalırlarsa o sezonu çok zorlanarak bitiriyorlar (Bu sezon önceki sezonun şampiyonu Başakşehir bile küme düşüyordu). Avrupa Kupaları seviyesini bir şekilde yakalayan takımlar genelde Dörtlü Oligarşi'nin ya da yurt dışı takımların oyuncularına üşüşmesiyle oyuncu istikrarından vaz geçiyorlar ya da vaz geçmek zorunda kalıyorlar. Bu da sonrasında teknik direktör istikrarının da bozulmasına neden oluyor… Sonrasında da Avrupa Kupalarını bıraktım tepeden aşağı yuvarlanma süreci gelişiyor. Bir kerelik Avrupa Kupası Türkiye Kupası kazanma ile nispeten daha kolay oluyor… Ama o da Akhisar örneğindeki gibi kupayı aldıkları sezon ligde zorlanma ya da düşeyazmayı getirebiliyor.

Göztepe’nin bir kerelik değil süreğen Avrupa Kupası görebilmesi için nelere ihtiyacı var? Süreğen ilk 4-5-6 içinde yer alabilmeye ya da kupa finallerine... Bunun için neler gerek gibi? Öncelikle stadını tribünleri ve gelir getirici alanları ile tam verim kullanabilmeye… Gelir bandını yavaş yavaş yukarı çekmeye… Yönetim istikrarını teknik direktör istikrarı ile birleştirebilmeye… Dört sezonda içeride biriken tecrübeyi artırmaya… Altyapıdan ya da İzmir ya da çevresinden oyuncu yetiştirip kendinde tutabilmeye… İstikrar sürecinde üstüne koyarak sıralamadaki yerini yükseltebilmeye…Bu şekilde sürdürülebilir başarıları yakalamaya...

Velhasıl kelam… Yönetim, teknik direktör, oyuncu istikrarını bir araya getirebilen takımlar eninde sonunda başarıyı yakalıyor (örnek Avrupa Kupalarında yarı final oynayan üç ulusal kupa alan Göztepe). Göztepe’miz Sayın Başkan Mehmet Sepil perspektifinde yönetim istikrarını sağlamış durumda uzun zamandır… Teknik direktör istikrarı ise umarım daha iyi seviyelere gelir… Oyuncu istikrarı açısından da ilerleme çok bariz bu sezon muhtemelen ilk 11’den en az oyuncu kaybı olan sezon olacak. Gürsel Aksel Göztepe Stadı’nın tribünleri açılacak mı gelir getirici alanlar ne olacak açılabilecek mi... Geçen sezondan daha iyi başarı ya da Avrupa Kupaları hattı yakalanabilecek mi? Sayın Başkan’ın deyimiyle Göztepe için ne hayırlısıysa o olsun...