Dünyadan uzak deryaya yakın, deryadan uzak dünyaya yakın yeryüzü köşelerine dağılmış yeryüzü sakinlerinin ve Göztepelilerin ömründen 14 takvim sayfası daha, iyi kötü ya da COVID-19 ile eksilir iken... Tam 45 sezon sonra şehr-i memleket İzmir’i üst üste beş sezon ülkenin en üst fitbol liginde temsil etmenin ardından küme düşen gözümüzün bebeği Göztepe... İki haftalık sürede Gençlerbirliği maçından berabere, Boluspor deplasmanından mağlup dönünce... Takım yeni sezonun beşinci haftasını ancak beş puanla tamamladı... Ve beş haftada 10 puan kayıp teknik direktör Turgay Altay’ın da görevinden alınmasını sağlamış oldu.

*

Takımı altıncı hafta bitmeden eleştirmeyi çok da mantıklı bulmayanlardanım... Hatta takım beşinci haftada tamamlanır gibi olduğu için bu süreyi 10-12 haftaya çekmek gerek... İyi güzel de ligin neredeyse 1/3’ü bitmiş olacak 12. haftada...

*

Bunlara karşı eldeki malzemeyle ki... Eldeki malzemeden bile Kerim Alıcı ve Ali Akman’ın sakatlanıverdiğini (Kerim Alıcı batan gemiden son ganimet tadında Hatayspor’a bonservisiyle verildi) belirterek... Takımın 4-3-3 ya da 3-4-3 oynamakta zorlandığını belirtebiliriz. Başka türlü gol olması zor maçlarda, takımın yaş ortalamasının lise takımına yaklaşmasından olsa gerek (22.9 yaş) çok anlamsız penaltılar vermeye devam ediyorlar... Ayrıca ilk iki maç rakip ceza sahasına çok rahat girebilen takım son iki maç oralarda topla buluşmakta çok zorlandı.

*

Turgay Altay ise en çok yaptığı değişiklikler ve zamanlamaları nedeniyle eleştirildi tribün tarafından... Yine de gitmesinin sebebi kuvvetle muhtemelen Boluspor maçı öncesi açıklamaları...

Turgay Altay: Çok genç bir takım kurduk. Bütçemiz ligdeki birçok takımdan daha az. Bu doğrultuda cüzi bütçelerle transferler yaptık. Birçok oyuncu Göztepe'nin büyüklüğünü bilerek fedakarlıklar yaparak geldi. Zamana ihtiyacımız var. Zamanla oyunumuzu geliştirip istediğimiz noktalara çıkmak için elimizden geleni yapacağız.

*

Sayın Turgay Altay yüksek olasılıkla bu açıklamayı yapınca gönderileceğini biliyordu... En azından giderken, durumu zaten tahmin eden taraftarın bütçenin ligdeki birçok takımdan az olduğunu birinci ağızdan öğrenmesini sağlamış oldu...

*

Bütün bunlar olurken... Dönem dönem takımı İstanbul’dan yönetiyor diye eleştirilen eski Başkanlardan sonra... Takımı ülke dışından yönetmeye karar vermiş gözüken Rasmus Ankersen’in gönderdiği ilk teknik direktör de bu vesileyle Turgay Altay oldu...

Olan yine Göztepelilere olurken...

Gitmiş ve bir sonraki gönderilecek teknik direktör açısından bazı sorular sorarsak... Sezon başlamış, beş hafta olmuş... Geldiğimiz nokta takımı ancak o da “Hadi inşallah....” tamamlayabilen, sevgili dostum Mehmet Altan’ın deyimiyle “spora yatırım yapan dünya markası ortak” Rasmus Ankersen ve arkadaşlarının hiç mi suçu yok? Takımı geç kurarsan geç adapte olurlar, puan kaybı riski artar, bu da teknik direktör değiştirme baskısı yaratır... Göztepe dahil hedefli takım evrensel gerçeğini bilmiyorlar mıydı ki?

*

Bir de şu soru var... Yurtdışından gelip... En üst ligden alt lige düşmüş demoralize bir takımın çoğunluk hisselerini hem de bilabedel aldıktan sonraki hedefleri, takımı o ligde bile cüzi sayılabilecek bütçelerle mi yönetmek idi?

*

Velhasıl-ı kelam... Beş haftada beş puan, “Göztepe düşmeme hattına mı oynayacak?” sorusunu oluştururken... Şimdiden ilk Hoca değişikliği yaşandı bile... Bu gelişmelerin tek sebebi ne yazık ki Turgay Altay değildi. Sürü sepet kombine alarak takıma elinden gelen desteği vermeye devam eden taraftar da değildi... Gönderilecek ikinci teknik direktörün eldeki kadroya geldiğini bilerek gelecek, en azından sezon sonunu görebilecek düzey ve kalitede birisi olarak seçilebilmesini, Göztepe’nin bu bataklık ligde çok kalmadan hızlıca kendini üst lige geri atabileceği kadronun ivedilikle oluşturulabilmesini diliyorum...