Atatürk’ün ölüm yıldönümünde rahat uyumasını, emanetlerine sahip çıktığımızı yazmak isterdim. Ama gerçek, bu değil… “Türküm” demekten mutluluk duyamıyorsak; gençlerimizin hedefi kapağı yurt dışına atmaksa, emanete hıyanet söz konusu…
Nasıl uzaklaştırıldık, Atatürk’ün çağdaş uygarlık yolundan? Türk olmakla neden övünemiyoruz?
Geçtiğimiz hafta, birilerinin, Atatürk’ün göstermeye çalıştığı gerçekleri görmemizi engelleyen bir ‘Sis Perdesi’ oluşturduğunu; bu amaçla kullanılan birinci yöntemin ‘Sahte tarih yaratmak’ olduğunu yazmış ve ‘Mu Uygarlığı Palavrası’ örneğini vermiştim. Diğer yöntemler şöyle:
2-Atatürk’ün kurduğu kurumları işgal etmek ve Atatürk’ü sansürlemek
Özellikle 1980 sonrasında Atatürk’ün kurduğu Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu’ndaki Atatürkçüler uzaklaştırılmıştır. İki kurum ‘Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’ adıyla bir araya getirilmiş; Atatürk’ün derslerde okutulması için yazdığı ‘Medeni Bilgiler’ kitabının bazı bölümleri ‘sakıncalı’ bulunarak sansürlenmiştir; örneğin: “…Türk ulusu birçok yüzyıllar boyunca, ne yaptığını bilmeksizin, adeta bir sözcüğünün anlamını bilmediği halde, Kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler. Başlarına geçebilmiş olan hırslı hükümdarlar… …dini, hırs ve siyasetlerine alet ettiler.”
Yakın geçmişte ise kanun hükmünde bir kararname ile Kurum’un ‘Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve inkılaplarını bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak, yaymak’ gibi bazı ilkeleri kaldırılmıştır. Ardından Kurum’a Atatürk düşmanlığı ile tanınan ve bazıları şu anda FETÖ üyesi olmaktan hapiste olan kişiler atanmıştır.
3-Türk dili ve tarihini arayanları ırkçılıkla suçlamak
‘Türk’ sözcüğünü bir ırktan bağımsız olarak kullanır, Atatürk. “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözleriyle bunu kanıtlar. 1932’de der ki: “Diyarbakır’lı, Van’lı, Erzurum’lu, Trabzon’lu, İstanbul’lu, Trakya’lı ve Makedonya’lı hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır.”
Durum böyleyken Atatürk’ün ırkçılık yaptığı söylenmekte, gerçek tarihi ortaya çıkarmak için o günün koşullarında yaptırılan bilimsel araştırmalar ‘kafatasçılık’ olarak gösterilmektedir. Genetik araştırmalar Atatürk’ün haklı olduğunu, Türkiye halkının yaklaşık % 92’sinin Orta Asya kökenli olmadığını kanıtlamıştır; yani Anadolu’ya ilk kez 1071’de girdiğimiz bir safsatadır.
4-Gri propaganda ile beyin yıkayarak gerçekleri çarpıtmak
En iyi örnek Beyaz Saray Siyaset Psikolojisi eski Danışmanı Vamık Djemal Volkan’ın ‘Ölümsüz Atatürk’ kitabı. Kitap ABD’de 1984’te Lucius N. Littauer Vakfı’nın parasal desteğiyle basılmış, bu ayrıntı nedense 14 yıl sonra basılan Türkçe çeviride yer almamıştır. Kitapta, Atatürk’ün Hitler gibi ‘narsisist’ kişilik yapısına sahip olduğu iddia edilmiş, ancak bu terim veya Türkçe oturmuş karşılığı ‘özsever’ yerine ‘görkemli’ gibi bir sözcük icat edilerek kullanılmış, bilimsel sahtekarlık yapılmıştır.
İçinde Atatürk bulunmayan ‘Gelibolu’ filminin yönetmeni Tolga Örnek’in ödüllü ‘Atatürk’ belgeseli ve Can Dündar’ın ‘Mustafa’ filmi de bu kitabı temel alır.
5-Toplumu bölmek, Atatürkçüleri etkisizleştirmek
Toplumda laik-dindar, Türk-Kürt, solcu-sağcı, Alevi-Sünni, Karşıyakalı-Göztepeli gibi yapay bölünmeler körüklenmiş, insanlar karşı gördükleri taraftan nefret eder hale getirilmiştir. Bu ayrılıkları giderebilecek Atatürkçüler ise katledilmiş, hapsedilmiş, görevden alınmış, televizyon boykotu uygulanmış; bir şekilde etkisiz hale getirilmeye çalışılmıştır.
6-Atatürk’ü unutturmak ve devrimlerin içini boşaltmak
Anayasa hiçe sayılarak, Atatürk ilke ve devrimleri neredeyse eğitim müfredatından çıkarılmıştır. İmam hatip okullarının sayısı arttırılarak eğitimde ikilik yaratılmış, müftülere nikah kıyma yetkisi verilmiş; türban anaokullarına, mahkeme salonlarına sokulmuştur.
Bize düşen uyanık olmak, diğer insanları uyandırmak, çok çalışmak ve karşı önlemler alarak, Atatürk ilke ve devrimlerine sarılmak, Atatürk’te birleşmektir.
Ne yaparlarsa yapsınlar, üzerini örtemezler.
Atatürk Güneş’tir; balçıkla sıvanamaz…