Dünyadan uzak deryaya yakın ve deryadan uzak dünyaya yakın coğrafyalara dağılmış devran sakinlerinin ve Göztepelilerin ömründen iki hafta daha geçer iken… Göztepe, olağanüstü güzel (emeği geçenlere sonsuz teşekkürler) bir Cumhuriyet Bayramı koreografisi eşliğinde aldığı beş farklı Denizlispor galibiyetinin ardından, haftaiçi taraftarlarına “Acaba farklı birşeyler olur mu?” sorusunu sordurduktan sonra… Yılport Samsunspor deplasmanında özellikle ilk devre etkisiz bir oyunun ardından Ali Kaan Güleren’in attığı jeneriklik golü çıkaramayarak eli boş döndü. Takım bu sonuçla 11. haftayı 14 puanda 12. Sırada kapatmış oldu.

***

Göztepe bu sonuçla bir kez daha yediği golü çıkaramamış olurken… Maç ile ilgili uzaklardan yorumlar… Göztepe topa sahip gözüktüğünde bile, Yasin Öztekin de yok ya da bu maçtaki gibi duygusal sebeplerle (?) etkisiz ise, takımdaki yaratıcılık çok kısıtlı…

***

Teknik direktör konsorsiyumu oldukça geciken değişiklikler açısından eleştirildi. Kanımca… Obinna uzaklardan oldukça iyi gözüktü onun dışındaki degişikliklere katılıyorum. İsmail Köybaşı da giderek daha faydalı oluyor… Bu maç özelinde duygusal karmaşa yaşamakta olduğu izlenimi veren Yasin daha erken çıkarılabilirdi. Ali Akman ilk devre kaç topu kazandı ve anında kaybetti sayamadım… İkinci devere başında çıkmasının sebebi de kazandığı değil kaybettiği toplar olsa gerek. Bu soruna çare buluırsa çok daha faydalı olur. Tijanic de oldukça etkisizdi, pozisyonel olarak 6 numara değil, 8 demek daha zor, 10 demesi ise iyice zor… Ama o olmadığında pas trafiği daha da etkisizleşiyor… Zor problem… Kadroda yaratıcılık açısından en etkili olabilecek isimlerden Emre Çolak ise çok isteksiz ya da formsuz ya da ikisi birden… Bu maç çok eleştirilen Yalçın Kayan-David Tijanic en azından çoğu zaman oyunun içindeler ama Tijanic isteksiz, Yalçın ise beyninden geçenler ile ayaklarının yaptıklarını koordine etmekte zorlanıyor gözüküyor. Bu küçük sorunu ve maç içinde ara ara dağılıyor gibi duran dikkat problemini çözerse A Milli takımlık olabilir geelcekte… Yenen golde adamını kaçırmasının etkisi az değildi. Teknik ekip maç sonunda kurtarma tedavisi olarak doldur boşalta döndü ama Kvasina/Atınç’ın indirdiği topları iyi değerlendiremediler.

***

Rakibin Osman Çelik’e bir parantez açmak gerekirse… Diğer maçlarda da bu kadar etkili mi bilmiyorum… Lakin, sanki İzmir’deki diğer takımların altyapısından çıkmışcasına hırslıydı Göztepe karşısında…

***

Göztepe pek yapmıyor ama bütün rakipler kaleyi görünce şut çekiyor… Takımın gereksiz sarı kırmızı kartlık hareket yapmamaya, gereksiz penaltı vermemeye devam ederek… Rakiplere serbest şut çektirmemeye, hatta daha çok şut çekmeye çaba harcaması gerek.

***

Velhasıl-ı kelam… Atan galip ligi olarak tanımlayabileceğimiz bu ligde atmak ve yememek olağanüstü kritik… Devre sonunda 18 puan altıı ligden düşme açısından çok riskli olur… 22-24 puanı bulabilirlerse, devre arasında olası transferlere göre play off olabilir… Üstü ??? Öyle ya da böyle… Herkesin herkesden puan alabildiği bu ligde… Devre sonunda minimum 18-20 puanı bulabilmek için, iç ve dış sahada rakip fark etmeksizin puan alabilmek çin maksimum çabaya devam etmeleri gerek…

Not: Türkiye Kupasındaki Bucaspor 1928 maçının öncelikle sakatlıksız ve galibiyet ile geçmesini diliyorum… Vakıfbank’ı yenerek dörtte üç yapan voleybol takımını, Hüsnü Öztuncel ve yönetimini kutluyorum… Buna karşı Göztepe hentbol “Piksel operasyonu düşünülür mü?” sorusunu sorduracak düzeyde alarm veriyor…