Atalarımızın “Çıkmadık canda umut vardır” sözüne uyarak bugünlere ulaştık… Umut avcıları olarak hep koştuk… Üzerinde yaşadığımız gezegen mi ayarsız dönüyor, yoksa biz mi? Bunu anlamadan dolap beygiri gibi dünya ile beraber durmadan döndük; dolayısı ile yorulduk… 2019’un bitmesine 10 gün kaldı… Tam 355 gün umut peşinde koşarken; acaba o umudu yakalayabildik mi? Yorgunluktan bunu bile anlayamadık, desem yalan olmaz! Şimdi herkes geriye dönüp sanırım bunun hesabını yapıyordur! Dün bir radyo kanalında dinlediğim şu şarkıya eşlik ederken yukarıdaki satırları yazdığımı da itiraf etmek isterim: “Yıllar yorgun ben yorgun/ boşa geçmiş seneler/ bende hicran yarası/ bende bitmez çileler”

***

Gerçekten 2019 bizim için zor bir yıl oldu.. 17 yıldır iktidarda olan partili Cumhurbaşkanı, neler vaad etemedi ki! Bizler de, muhalefetin dediği gibi bir “yalan rüzgarının” peşine takılıp yılın son 10 gününe geldik. Hatırlayınız; geçen yılın tam bugününde hepimiz “Yeni Yıl Yeni umutlar” dememiş miydik! Milli Piyango’nun şanslı numaraları gibi şu “3 Y”den medet ummuştuk! Ne oldu? Uma uma döndük sarı muma! Anlayacağınız bir “teselli ikramiyesi” bile çıkmadı değil mi? Sanırım bu “3 Y” umutlarımızın tersine şöyle tecelli etti: Yolsuzluk, yoksulluk, yalanlar…

Yıllardır spor-sanat-siyaset diyerek yani 3 S üzerine yazan bendeniz siyaset hokkabazları yüzünden 3 Y'nin peşine takıldım. Yılların spor yazarı olarak benim neden spor yazıları yazmadığımı soran okuyucularım var. Bir zamanlar Balkanlar’ın peşine takılan futbol adamlarımızın şimdi dünyanın ıskarta futbolcu deposuna döndürdüğü futbolumuzu analiz edenler benim ne demek istediğimi sanırım anlarlar…

***

Hırsızlık, yolsuzluk… Bundan da önemlisi işsizlik…

“Cep delik, cepken delik” vaziyette ve de ana baba himayesinde işsiz gezen üniversite mezunları.. Satılan fabrikalardan atılan işsizler ordusu… Her gün artan yeni rakamlarla karşı karşıyayız. Üstelik kapılarımızı açtığımız Suriyeli sığınmacıların yüklediği maddi, manevi fatura…

Doğu Akdeniz'de Suriye bataklığındaki gibi şimdi de iç savaşın eşiğindeki Libya’ya asker yollama tartışmaları gürültüsünde TBMM çatısı altında Cumhurbaşkanlığı bütçesi görüşmeleri kaba kuvvete dönüşme durumuna geldi!

Kapanan okullar, işsiz kalan öğretmenler, Ziraat Bankası’nın “Simit Sarayı” kurtarma operasyonunda Cumhurbaşkanı’nın geri vitese takıp veto etme vaziyetleri! Ve de… ABD Senatosu'nda Trump’a karşı cephenin Türkiye’ ye karşı pervasızca çektiği rest…

Ya Yeni İstanbul Boğaz projesine ne demeli?

***

İşsizler ve yakınları “Adamını bul” taktiği ile Meclis’te vekillerin kapısında yatarken, vekiller de seçmenleri için “Bakanını bul” oyununu oynuyor! Anlayacağınız 2019'da “bindik bir alamete”, 2010’da da Allah göstermesin; galiba gidiyoruz “kıyamete” diyenler çoğunlukta!..

Peki biz gazeteciler bu karışık ve yorucu ortamda yeni yıla nasıl hazırlanıyor ve neler yapıyoruz? Merak edenler için açıklayayım: Benim her yılbaşında ifade ettiğim gibi, yokuşa sürülen yorgunlar ordusu olarak “Cephede piknik” yaparak TSYD ve İGC’nin yıl sonu buluşmalarında bir araya geliyoruz. Geçen hafta Türkiye Spor Yazarları Derneği İzmir Şubesi’nin Çeşme’ de Boyalık Beach Otel’de düzenlediği gecede idik. Bugün ve yarın İzmir Gazeteciler Cemiyeti’mizin Kuşadası Fantasia Otel’ de düzenlediği gecede bir araya gelerek yorgunluk atıp, tekrar sizler için haber ve köşe yazıları peşinde koşacağız.

Divan edebiyatımızın mihenk taşlarından Baki’nin şu veciz sözü ile yazımı noktalıyorum:

Bakalım ayine-i devran ne suret gösterir? (Bakalım zaman daha ne yüzler gösterecektir.)