“Eskiyen ayları ne yaparlar?” diye sıkça sorduğumuz bir bilmece vardır. Cevabı da şu: “Kırpıp, kırpıp yıldız yaparlar!”

Artık politize edilmiş bir toplum olduğumuza göre; yani politikaya bulaştırıldığımız içindir ki,

“Tasarruftan itibar olmaz” diyerek “takoza konulan” siyasetçiler, eski vekiller 'ıstakoz kampı'na çekilmeye başladılar! AKP İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı’nın yurtdışında ıstakoz yemesi ve bunun sosyal medyada resimli olarak ballandıra balandıra paylaşılması siyasettin gündeminden pek düşeceğe benzemiyor!

Süleyman Demirel’in “Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir. Yarın önemli” dediği gibi olay kendi partisi içinde bile tartışılırken aradan 24 saat bile geçmeden “ikinci bir ıstakoz davasının” da siyaset vitrinine konulması Demirel’i rahmetle anmamıza vesile oldu.

31 Mart yerel seçimlerinde 22 yıllık iktidarı alaşağı eden de vatandaşın ekmek kavgası ve yoksulluk sınırında iken iktidarın şatafatlı yaşantısı, sözleri değil miydi? Recep Tayip Erdoğan’ın şatafatlı Saray sofralarının iktidar belediyelerinde de birer “Belediye Sarayı savurganlığına” dönüşmesini de kaç gündür yazılı basının manşetlerinden inmediği de malum!

Ülkede enflasyonun başıboş at misali çarşı-pazar dolaşması, dolayısı ile sofralarımızın üzerinde adeta bizleri rahatsız etmiyor mu?

***

Şimdi XVI. Luis’ in taç giyme töreni sırasında Paris’teki ekmek kıtlığının doruğa ulaştığı esnada kendisine mal edilen “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” sözü size neyi anlatıyor? Nitekim bizim sosyal medyamızda dolaşan şu espriyi, daha doğrusu yakıştırmaları bile buna cevap gibi değil mi? İşte o göndermelerden (!) biri : “Ekmek yoksa pasta yiyin, Et yoksa ıstakoz yiyin!”

Deprem yaralarımız sarılmadan, maden faciaları devam ederken, teleferik faciası ve benzerleri yaşanırken birinci ve ikinci “ıstakoz davası”nın TBMM salonlarında siyasi malzeme edilmesi gerçekten hiç hoş değil. Öyle ya AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu konuda rahatsız. Gazeteciler, Şebnem hanıma ıstakoz konusunu sorduğunda gülümsemesi ve sessiz kalması bile vatandaşı rahatsız etmiş vaziyette!

***

Türk Edebiyatı’nda İttihat ve Terakki dönemi eleştirilerini şiirleri içinde en çok kullanan Servet-i Fünûn topluluğu lideri Tevfik Fikret’in “Han-ı yağma” şiirinden şu dizleri bugünlerde çok söyleniyor: “Yiyin efendiler yiyin, bu iç şenliği sofra sizin/ Yiyin efendiler yiyin bu doyumsuz sofra sizin. Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!”

İnşallah gelecek yazımda bırakın ıstakozu, balık bile yiyemeyen vatandaşın yarasını kanatmayalım. Dolayısıyla bundan sonraki Kurban Bayramımızı milletçe huzurlu kutlayalım.

Saygılarımla…