"Ağaçların bilgesi, zeytindir kuşkusuz. En çelimsizi bile kendini kabul ettiren bir ağırbaşlılık, bir suskunluk içinde. Yaşlarını bilen yok! Roma’nın, Bizans’ın izlerini taşıyor bazıları. Zamanlar geçmiş, sahipler değişmiş ama onlar kendi ölümsüzlüklerinde (Mehmet BAŞARAN)
Zeytinlik alanların madencilik faaliyetlerine açılmasının önünü açan teklif, TBMM Enerji Komisyonu’nda kabul edildi; muhalefetin direnişine karşın…
Zeytin kıyımına karşı tepkilerini dillendirmek isteyen yurttaşlar Meclis'e geldi, tartaklandılar, hakarete uğradılar, neticede komisyona alınmadılar.
CHP’li milletvekilleri de itildi, kakıldı.
Görüntüleri ibretle izledik tv’lerde.
**
Bu teklif, ülkemizdeki tarım alanlarını ciddi biçimde tehdit edecek.
En çok da zeytinciliğin, zeytin üretiminin yaygın olduğu Ege etkilenecek, bütün maden şirketleri Ege’ye üşüşecek.
Mitolojinin İda’sından(Kazdağları) Muğla kıyılarına kadar bölge, madenciler için hedef olacak!
Uzmanlar tarımsal üretim zincirinin olumsuz etkileneceğini savunuyor.
Maden ocakları toprak, hava ve yer altı su kaynaklarında büyük tahribat yaratacak.
Sadece zeytinlikler değil, çevresindeki tüm tarım alanları da etkilenecek.
Oysa bu alanlar “kadim, doğal birer ekosistem”…
O zeytin bir ağaç değil sadece.
Milli çıkarımızdır, servettir. Geçmişimizdir, tarihin tanığıdır, geleceğin umududur oysa…
**
İşte iki çığlık;
Muğla Milas İkizköylü Melahat Çulha : “Sabah kalkınca kömür koymuyoruz sofraya.
Yeter bıktık artık şu zeytin yasasından.
Bıktık nefret ediyoruz.
Ben sabaha kadar hiç uyumadım duyunca.
1 haftadır ağlıyorum ben."
Akbelen ormanları için termik santrallere karşı yıllarca mücadele eden İkizköy Muhtarı Nejla Işık: “Kimse malına mülküne güvenmesin.
Yarın veya yarından da yakın hepinizin malına mülküne çökecek bu yasa. Gerekirse burada yatacağız, açlık grevine mi gireceğiz...
AK Parti ve MHP'ye sesleniyorum.
Muhalefet partileri burada Akbelen’in, İkizköy'ün haksız durumunu 6 yıldır gözler önüne seriyor(...) Köylünün sesini duyun. Çiftçinin sesini duyun.
Bu kadar kolay değil insanların emeğine, alın terine, toprağına, ağcına çökmek.
Şirketlerin çökmesine izin vermek bu kadar kolay olmasın.
Kimse malına mülküne güvenmesin.
Yarın veya yarından da yakın hepinizin malına mülküne çökecek bu yasa!"
Kimlikleri bellidir İkizköylü Melahat ile Nejla'nın.... Kısa ve net;
“Memleketleri hanesinde ‘zeytin diyarı’ yazar!”
**
Zeytin hayattır, hayat arkadaşıdır!
Yeniden yaşam gücü simgesidir.
Çünkü “kendi köklerinden yeni filizler çıkararak kendisini yeniden doğurur” derler ona.
Ege kıyılarını ziyaret eden Homeros bir gün zeytin ağaçlarının altında dinlenir, yaslandığı ağaç da kulağına fısıldar:
‘‘Herkese aitim ve kimseye ait değilim.
Siz gelmeden önce de buradaydım, siz gittikten sonrada burada olacağım.’'
**
O “Akdeniz Güzeli” zeytin için Yunanların şöyle bir sözü de vardır;
‘’Zeytin ağacı ustasına der ki; Bana iyi bak, seni besleyeyim.
Bana su ver, seni zenginleştireyim…”
Ben de her karşılaştığım zeytin ağacını Nâzım Baba’nın dizeleriyle selâmlamaya çalışırım;
“Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yanı ağır bastığından.”
**
Zeytin herkes için hayattır. Yaşam gücünün simgesidir!
“Zeytin ağacını koruyanın hayatı zeytin taneleri kadar bereketli, zeytin ağacı kadar uzun, zeytinyağı kadar sağlıklı olsun!”
Cumhuriyet döneminde adına koruma yasası çıkartılan ilk tarım ürünü zeytinlikler, madencilik faaliyetlerine açılmamalı!
Kıymayın zeytine!
Zeytini sulayan, koruyandan yana mıyız, zeytinlikleri söküp, sömürenlerden yana mıyız?
Zeytinlerimizi rahat bırakın!..