“Maceralı yıllarımdır lise hayatım.
Tutuklandık, kovulduk da okuldan.
Çünkü Nâzım Hikmet’i çok seviyordum.
O yıllarda Nâzım şiirlerini okumak bile yasaktı.
Onun şiirlerini mektupla Kız Lisesi’ndeki sevgilime yazıyordum.
Bir gün o mektuplarını buluyorlar okulunda, beni de ihbar ediyorlar.
Liseli olarak ilk gözaltına alınan solcuyum.
Okuldan gelip aldılar beni. 16 yaşındaydım.
2 ay cezaevinde kaldım…”

544034Bb Ddc9 403E 8D79 0C690Da3D5D5

**

“Sinema eleştirmeni olarak başladım gazeteciliğe.
İzmir’de Can Yücel, Kemal Bilbaşar, Halikarnas Balıkçısı Kabaağaçlı ve Naci Sadullah ile sanat yazıları kaleme alıyorduk. Sonra Fransa’ya gittim. Paris’te filmoloji okudum.
Döndüğümde gazetelerde Amerikan filmlerini eleştirmeye başladım. Tepki gördüm.
Senaryo yazmaya başladım sonra.
‘Yalnızlar Rıhtımı’nı yazdım, kardeşim Çolpan İlhan ile Sadri Alışık’ın oynadığı filmdir.
O filmde aşık oldular.
Peş peşe senaryolar yazıp durdum…”

**
“Şiirlerim hep tartışma konusu olurdu.
Solcular marazi bir ruhun bunalımı; sağcılar da bu herif alçak, komünist diye yazardı.
Halbuki okur, bunlara hiç aldırmaz, okurdu. Bayılıyordu ve seviyordu kitaplarımı.
Solculara çok şaşırıyorum. Edebiyatın ruhu, estetik kavramların kalabalıklarda somutlanmasıdır.
Şimdi bu adam görüyorsunuz alıyor, veriyor.
Bu arkadaşımız bunu nasıl yaptı?
Şimdi bunu araştıracağınıza beni kabahatlı buluyorsunuz.
Vezinler, gazeller ve Nâzım’ı okudum ben bol bol.
Kendime has bir yöntem, bir anlamda.
Ben sokaktaki adamı, hayatın ta kendisini yazıyorum.
Böylece okur, şiirde kendini buluyor.”

**
"İzmir’de Demokrat İzmir Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü ve Başyazarlık yılarım çok keyifliydi.
İçten, samimi.
İki yıl magazin gazeteciliği yaptım.
Ama masa başı gazeteciliği.
Başyazar ayrılınca patron Ayten Düvenci, başyazıyı benim yazmamı istedi. Ben de ‘Siz CHP’lisiniz, ben sosyalistim, TİP’e daha yakınım.
O yüzden ters düşerim’ dedim.
Israrcı oldu, imzasız yazmaya başladım.
Ecevit durumu fark etmiş, çünkü tahlillerim Marksist.
Hem TİP’i destekledik, hem de demokratik solu.
Sonra Ankara yılları.
Bilgi Yayınevi’nde danışmanlık.
Ulus’ta yazmaya başladım. CHP’yi eleştirince oradan da ayrılmak zorunda kaldım.”

**
"Türk edebiyatında eşcinselliği ilk işleyen ben oldum.
Bu konulara eğilmem nedeniyle zamanında çok söylentiler çıkardılar.
’Eşcinsel mi acaba?’ dediler.
Hatta bir kısmı 'eşcinsel' dedi.
Sonra bir baktılar. Zampara olduğumu öğrenince vazgeçtiler bu söylentileri çıkarmaktan.
Benim hayatımda hep güzel kadınlar oldu ve olmaya devam ediyor.
Bu arada içki ve sigara hiç kullanmadım.
Hâla yaşlı bir üniversite öğrencisi gibiyim.
Ben Türkiye’de bir bileşkeyim…”
(Bir Yudum İnsan-Nebil Özgentürk, 11 Eylül 1994)

**
Tesadüfen YouTube’ta TRT’de Sezen Aksu ile “Çalar Saat” programını izledim dün akşam Attilâ İlhan’ın.
”Minik Serçe”ye, Fransa’nın “Kaldırım Serçesi” Edith Piaf arasındaki ilgiyi anlattırıyordu.
“Nam-ı Diğer Kaptan’’ın TRT’’deki “Attilâ İlhan'la Zaman İçinde Bir Yolculuk’’ programını da anımsadım hemen.
20 dakikalıktı o programları.
90’lı yılların sonuydu.
2000’lerde devam ediyordu.
Tiryakisiydik.
Kaptan’ın yazılarından seçtiği, gündeme uygun konuları içeren yapımdı. Yaşanmışlıklarından yola çıkarak hatıraları ve geleceği yönlendiren anlatımları söz konusuydu.
Sonra kaldırıldı nedensiz…
O şöyle söylerdi hep; “Yazacaksınız, yanılgı nerdedir, doğrusu ne olabilir; tartışacağız, iyisini elbirliğiyle araştıracağız. Hadi, hazır mısınız?
Ben hazırım, ne eleştirmekten korkarım, ne eleştirilmekten; üstelik o çok sevdiğim kusurumu hâlâ düzeltemedim:
Fena halde doğru söylerim!”.

**
Çok özel kimlikler albümünde ilk sıralardadır Kaptan.
Kendine has kişiliktir.
Topluma aynadır şiir ve yazıları.
“Şiir gelir ve kendini yazdırır” diyendir Attilâ İlhan.
Şiirsel tad alınır şiirlerinden.
İşte bir örnek,
“BenSanaMecburum”dan;
“Ben sana mecburum bilemezsin / Adını mıh gibi aklımda tutuyorum / Büyüdükçe büyüyor gözlerin / Ben sana mecburum bilemezsin / İçimi seninle ısıtıyorum”
Sonra; "Duvar", "Yalnızlık Şiiri", "Sisler Bulvarı", "Yağmur Kaçağı", "Bela Çiçeği", "Yasak Sevişmek", "Aysel Git Başımdan", "Tutuklunun Günlüğü", "Böyle Bir Sevmek", "An Gelir", "Elde Var Hüzün", "Korkunun Krallığı", "Sen Benim Hiçbirşeyim Değilsin", "Ayrılık Sevdaya Dahil”, “Mahur”, "Karantinalı Despina", "O Sözler ki", "Adım Sonbahar", "Pia", “Lili Marlen Türküsü” ve niceleri...
Unutulmaz izler bırakmış, “çığlıkları şiirleri” hep usumuzda;
ATTİLÂ İLHAN 100 YAŞINDA!