Bugünkü konuğumuz Yusuf Ziya Ortaç dostlar. Beş Hececiler’in biri… 23 Nisan 1895’te, İstanbul-Beylerbeyi'nde; Süleyman Sami Bey'den oldu, Huriye Hanım’dan doğdu Yusuf Ziya... Şiire, Vefa Lisesi'nde öğrenciyken başladı. Aruz vezniyle yazıyordu. Şiirleri edebiyat dergilerinde yayınlanmaya başlayınca, Ziya Gökâlp ile yolu kesişti. Ve hem kendisi hem Türk Edebiyat tarihi için önemli bir karar alarak; Ziya Gökâlp'in tavsiyesiyle, hece vezni ile şiir yazmaya başladı... Hece vezni ile yazdığı ilk şiir

Bugünkü konuğumuz Yusuf Ziya Ortaç dostlar. Beş Hececiler’in biri…

23 Nisan 1895’te, İstanbul-Beylerbeyi'nde; Süleyman Sami Bey'den oldu, Huriye Hanım’dan doğdu Yusuf Ziya...

Şiire, Vefa Lisesi'nde öğrenciyken başladı. Aruz vezniyle yazıyordu. Şiirleri edebiyat dergilerinde yayınlanmaya başlayınca, Ziya Gökâlp ile yolu kesişti. Ve hem kendisi hem Türk Edebiyat tarihi için önemli bir karar alarak; Ziya Gökâlp'in tavsiyesiyle, hece vezni ile şiir yazmaya başladı...

Hece vezni ile yazdığı ilk şiir olan “Gecenin Hamamı”, Türk Yurdu dergisinde yayımlandı...

1915'te Vefa Lisesi'nden mezun olup Darülfünun-ı Osmani'nin açtığı yeterlilik sınavını kazanarak Edebiyat öğretmeni oldu...

1916’da, “Akından Akına” adlı manzume kitabını yayımladı. Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın talebi üzerine yazılıp bastırılan bu kitap, ordu için yazdığı 22 şiiri içermekteydi...

*****

Enis Behiç Koryürek, Faruk Nafiz Çamlıbel, Halit Fahri Ozansoy ve Orhan Seyfi Orhon'la birlikte Beş Hececiler'in biriydi...

Beş romanı, beş antoloji ve inceleme kitabı, dört oyunu ve dokuz şiir kitabının yanı sıra tiyatro eserleri de yazdı. "Binnaz" adlı üç perdeli trajedi, 1917’de Darülbedayi sahnelerinde oynandı...

Bu eser Türk tiyatro tarihinde, heceyle yazılmış başarılı ilk manzum piyes olarak kabul edilir. Bu oyunu, 1918 yılında yazıp üst üste oynanan tek perdelik komedi olan "Nâme" ve üç perdelik piyes "Kördüğüm" izledi...

1919’da, kahramanlık ve vatan sevgisi üzerine 8 şiirli "Şairin Duası" kitabını yayımladı. 1920’de ise "Cenk Ufukları" adlı şiir kitabını...

1922’de, Orhan Seyfi Orhon'la birlikte "Akbaba" mizah dergisini çıkarmaya başladı. Sonraki yılarda adı "Akbaba" dergisi ile özdeşleşti. Derginin hem patronu, hem şairi hem temizlikçisi hem Yazı İşleri Müdürü hem baş - hem son yazarı oldu. 1928 yılında Latin harflerine geçilince, Akbaba'nın tirajı düştü...

1930’lu ve 40’lı yıllarda siyasi çalkantılar nedeniyle yayınına ara vermek zorunda kaldıysa da, ölene kadar dergiyi çıkarmaya devam etti...

*****

Orhan Seyfi Orhon ile birlikte sadece "Beş Hececiler"in ikisi değildiler. Aynı zamanda bacanaktılar. Akbaba’yı çıkarmaya devam ederken, yine bacanağı ile kısa ömürlü olacak başka dergiler de çıkardılar...

1935-1937 yılları arasında "Ayda Bir",

1935-1940 yılları arasında "Her Ay",

1941-1948 yılları arasında da "Çınaraltı" bunların arasındadır...

Bu arada boş durmadı Yusuf Ziya;1938’de "Bir Selvi Gölgesi", 1946’da "Kuş Cıvıltıları" adlı şiir kitaplarını yayımladı...

*****

Zaman zaman öykü ve roman türünde de yazıyordu Yusuf Ziya. Yine bunların arasında; "Kürkçü Dükkanı"nı 1931 yılında, "Şeker Osman"ı 1932'de, "Göç"ü 1943'te ve "Üç Katlı Ev"i 1953 yılında yayımladı...

Bu kadar üretimli yaşamında bir ara siyasete de atıldı. 1946-1954 yılları arasında;8. ve 9. Dönem Ordu Milletvekili olarak,Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bulundu...

Milletvekilliğinin sona ermesinden sonra yeniden adıyla özleşen Akbaba’nın başına döndü...

1950 sonrasında; şiirden ziyade, mizah, gezi, anı ve biyografi türlerinde yazdı. Usta, hep yazdı bu dünya fanusunda. Kederlendi yazdı. Sevdi yazdı.Coştu yazdı.Vatan Aşk'ıyla yazdı.Gezdi yazdı. Anılarını yazdı. Yazdı da yazdı; öyle nefes aldı, öyle yaşadı…

Şiirlerinden bazıları da bestelendi:

"Nereden sevdim o zalim kadını.

Bana zehr etti hayatın tadını.

Sormayın söylemem asla adını.

Bana zehr etti hayatın tadını."

Şiirini Selahattin Pınar; Afife Jale ile yaşadığı sorunlara atfen,Kürdîlihicâzkâr makamında bestelemiştir...

1962’de "Bir Rüzgâr Esti" adlı şiir kitabını yayımladı ya; hani moda bir tabir var şimdilerde: Sezon finaliydi Usta'nın, son üretimi, yazdığı son şiirleri...

Bir Yusuf Ziya Ortaç geçti bu dünyadan dostlar. Hem de, bir rüzgâr gibi esti de geçti. Bize de oku oku doyamadığımız muhteşem eserleri...

*****

Usta'yı,"Akından Akına" adlı şiiriyle anmak istiyorum müsaadenizle:

“Gece bastı!Ova sanki bir kara zindan.

Titriyordu yer - gök, adımların hızından...

Serdar bakıp at üstünde, dedi: İleri!

Bir ağızdan uğuldadı cenk türküleri...

Yamaçlardan coşkun bir sel gibi boşandık!

Bu illere eskiden de yine biz şandık...

Geçtik Tuna kıyısından üç yüz akıncı,

Süngülerde yanıyordu ordunun hıncı...

Uçlarından kan damlayan kılıçlar kınsız.

Tanrı böyle emretmiş: Türk durmaz akınsız!"

*****

56 yıl önce, 11 Mart 1967'de,5 Hececiler’in biri öldü dostlar,İstanbul'da. Şiirle dolu hayatının, yetmiş ikinci yaşında...

Zincirlikuyu Mezarlığı'nda yatar şimdi, ebedi istirahatgâhında. Anısına ve muhteşem üretimlerine saygıyla...