İlk Öğretmenim, Cengiz Aytmatov’un o meşhur romanı… Hikâyesiyle; Sovyet Dönemi’ndeki eğitim sistemi ve öğretmen kavramını sorgulayan, sorgulatan düşünsel bir başyapıt…

Asırlarca basit tarım ve hayvancılıkla hayatını sürdüren göçebe Kırgız halkının, Çarlık Rusyasının yıkılmasının hemen ardından yepyeni bir dünyanın hayâline ortak olması…

Önceleri yalnızca birkaç kişinin hatta kimi zaman sadece tek bir bireyin peşine düştüğü bu hayâller, statükonun direnciyle yüzleşecek elbette. Ancak adanmış bir ruhun önünde ne durabilir?

Bu ilk kıvılcımlar zamanla desteklenip paylaşıldıkça koca bir toplumu değiştirir ve dönüştürür kuşkusuz…
Savaş sırasında aldığı sınırlı eğitim, idealist bir Kırgız genci olan Düyşen’de köklü değişimlere neden olmuştur. İdeallerine olan inancı onu köyünün yüzlerce yıllık ataerkil geleneklerine başkaldırmaya iterken, köyün çocukları için bir okul inşa etmeye koyulur.

Şüphesiz bu derme çatma okulun ilk öğretmeni de kendisi olacaktır. Düyşen’in mücadelesi, hem kendisinin hem köyünün hem de gelecek kuşakların kaderini değiştirecek acı ve hüzün dolu bir hikâyenin başlangıcı olduğu kadar, büyük bir destanın da müjdecisidir!

*****

Başına ilk sıfatı getirmeyi uygun bulduğumuz her olay, zihnimizde ve yaşantımızda derin izler bırakır dostlar. Bizi biz yapan o ‘ilklerdir’ aslında. Bir çocuğun hayatını değiştiren, ona yol gösteren, kabuğunun kırılmasını sağlayan da bir öğretmen olur genellikle…

İlk Öğretmenim kitabı bize hem “Kime öğretmen denir?” sorusunu sorduruyor hem de “Ben tek başıma ne yapabilirim ki?” sorusuna cevap veriyor. “Dünyayı değiştirmek istiyorsanız bir insanı eğitin.” fikrini en güzel şekilde aşılıyor. Kitap aynı zamanda her şeye rağmen umut etmek gerektiğini ve her zaman bir yolunun olduğunu da hatırlatıyor.

Cengiz Aytmatov’un 1961 yılında yazdığı ve 1920’li yıllarda Kırgız köylerinin durumunu ve eğitime bakışını yansıttığı eserde;hikâye, eserin kahramanlarından olan ressamın ağzından anlatılıyor.

Ressam Kukureu, köyünden çıkmış önemli kişilerden biridir. Bir de Altınay Süleymanov isimli bir kahramanımız vardır ki o da felsefe profesörüdür ve asıl kahramanımızdır. Köylüler Altınay Süleymanov ile gurur duymaktadır ve köye yapılan okulun açılışına hem Altınay’ı hem de ressamı davet ederler. Hikâye böyle başlar.

Sonrası mı? Düyşen adlı Kırgız idealist öğretmenin köylü çocuklarını aydınlatma çabası…

İki dünya savaşı arasındaki dönemi anlatan bu eseri okuyup bitirdiğinizde; emin olun, uzun süre etkisinden kurtulamayacak ve kendinizi çeşitli sorular sorarken bulacaksınız dostlar.

Hadi, ne dersiniz? Eğer hâlâ okumadıysanız bu eseri okumaya. İnanın size çok şeyler katacak. Daha önce okuduysanız da, elinizdeki kitabın bitiminde bu müthiş romanı tekrar okumaya…

Tam da ölüm yıl dönümünde Cengiz Aytmatov’a saygıyla…