"571 hakem.

371’inin bahis hesabı var.

152’si aktif şekilde bahis oynuyor.

1 hakem tam 18 bin 227 kez bahis oynamış."

İki yıl önce ülkemizde görev yapan dünyaca ünlü Portekizli Teknik Direktör Jorge Jesus'un, "Türkiye Ligi'nin sportif gerçekliği yok" sözleri bugün yüzümüzde tokat gibi patladı.

Şimdiye kadar 'hakem' konusunda çok yazı yazdım.

Ağır eleştirilerde bulunduğum cümleler de kurdum.

Hatta bir ikisini isim vererek yerden yere vurdum.

Genel anlamda hakemlerin 'kötü' olmasını hep iki unsura bağladım.

Birincisi hakemlerin 'baskı altında' olmaları.

İkincisi ise 'yetenek' eksikliğiydi.

Son derece ciddi iddialar ortaya atılsa da bir gün bile 'ahlak' ya da daha doğrusu 'ahlaksızlık' olgusunu aklıma getirmedim.

Hatta medyada hakarete varan salvolara karşı hakemlerin neden sessiz kaldığını sordum çok defa.

Ne kadar da yanılmışım.

Meğer bütün bunları sineye çekmelerinin sebebi farklıymış.

Önceki gün Futbol Federasyonu Başkanı çıktı ve açık yüreklilikle gerçekleri anlattı.

İlk etapta bir takım rakamlar verildi. Ancak, herkesin de tahmin edebileceği gibi 'bu pilav çok su kaldırır.'

Üstelik artık bunun 'bahisle' sınırlı kalmayacağını da düşünmeye başladım.

Elbette ülke futbolunda yaşanan belki de 'yüzyılın skandalı' beraberinde yüzlerce soru işaretini getirecektir.

Öncelikle şunu merak ediyorum. Bu 'skandal' ortamında bir şey olmamış gibi ligler devam mı edecek?

Rakamlara baktığımızda 200 kadar hakemin bu işle bir ilgisi yok.

Her ne kadar bahis işine bulaşmış olmasalar bile, hiçbir şey duymamalarına imkan var mı?

Haberi olup ya da bir şeyler duyup bunu üst makamına bildirmemek, yani göz yummak ne kadar 'masum' bir davranış?

Yazıyı yazdığım saatlerde herhangi bir açıklama gelmemişti; bu hakemlerin patronu daha ne kadar o koltukta oturmayı sürdürecek?

Skandalın başka ayakları da var mı?

Bu unsurları ortaya çıkarılmadıkça bundan sonraki karşılaşmalar nasıl sağlıklı bir ortamda oynanabilecek?

Dünyada ve Avrupa'da futbolun patronu FIFA ile UEFA bu duruma daha ne kadar kayıtsız kalacak?

Bu skandal Dünya Kupası'na koşan A Milli Takımımız ile Avrupa Kupaları'nda emin adımlarla ilerleyen ekiplerimizi nasıl etkileyecek?

Sorular, sorular, sorular.

Bunların yanıtları çok baş ağrıtacağa benziyor.

Bekleyip göreceğiz.

Böyle bir skandal ne zaman patlarsa patlasın, gerçekten üzücü.

Ancak Cumhuriyet Haftası'nda ortaya çıkması beni bir kat daha üzdü.

'Ben sporcunun, zeki, çevik ve ahlaklısını severim' diyen Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ortaya koyduğu değerlere sahip olmayan kim varsa spor camiasından temizlenmeden yeni beyaz bir sayfa açılamaz böyle bilinsin.

Her neyse bu kadar gerginlik bile coşkumuza sekte vuramaz.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.

Yaşasın Cumhuriyet.