Dünyadan uzak deryaya yakın, deryadan uzak dünyaya yakın yeryüzü köşelerine yerleşmiş Göztepelilerin ömründen yedi takvim sayfası daha iyi kötü geçer iken... 45 sezon sonra şehr-i memleket İzmir’i üst üste beş sezon ülkenin en üst fitbol liginde temsil etmenin ardından küme düşen gözümüzün bebeği Göztepe için yeni sezonun başlamasına yaklaşık iki hafta kaldı... Daha ne Dragan Solak konsorsiyumuna Göztepe fitbol şubesi hisselerinin devir ne de transfer süreci bitmiş gözükmüyor... Bu sebeplerden haftanın yazısını Halil Akbunar’a ayırmaya karar verdim...

***

Son iki sezondur takımın birinci kaptanı... Oldukça uzun zamandır Göztepe’mizde en çok ve en uzun süre oynayan, Göztepe’de yetişmiş ve hepsinden önemlisi Göztepeli fitbolcu… Çok uzun zamandır yaklaşık 40 sene civarı sürede Göztepe’de iken A Milli Futbol takımında oynayan tek Göztepeli oyuncu… Gürsel Aksel Göztepe Stadındaki ilk golü atmanın da nasip olduğu... Westerlo transferi ile Göztepe’den yetişip Göztepe’den yurtdışına profesyonel olarak transfer olan [Ceyhan Yazar’ın Erdoğan Şentürk’ün ardından (Sayın Haydar Evrenosoğlu ve Sinan Genç’e teşekkürler)] üçüncü topçu sıfatını da alan Halil Akbunar...

***

Teknik direktör Cihat Arslan döneminde sahaya ilk sürüldüğü günden beri her zaman eleştirildi… Son sezonlarda çete başı olmakla suçlandı hep... Kanımca çetelikten çok uzun süre bir arada olmak, oynamak ve dil birliğinin, diğer yabancı oyuncularla başka ortak bir dilde anlaşamamak sebebiydi yaşadıkları... İlhan Şahin (Göztepe tarihinin tabutta röveşatalarından en önemlilerinden birinin sahibi ve Halil Akbunar’ın Göztepe A takımda oynamaya başladığı dönemde kaptanlığını da yapmıştı), Berkan Emir, Soner Aydoğdu, Yalçın Kayan daha öncesinde de Serdar Gürler ve Alparslan Öztürk’ü biraraya getiren... Göztepe bu grup yüzünden mi düştü? Yoksa Göztepe 45 sene sonra Süper Lig’de dört sezon üst üste düşmediyse bir sebebi de o grup muydu (ben bu kanıdayım)? Kendi adıma öyle bir grup gerçekten vardıysa, o grubun artısının eksisinden daha fazla olduğu kanısında olanlardanım... Hatta o grubun Serdar Gürler ve Alparslan Öztürk’ün gidişinin ardından ve taraftarın protestolarının etkisiyle zayıflamasının,... O kadro ile ligde kalmaya yetebilecek oyun planı oluşturabilen İlhan Palut ve ardından Ünal Karaman’ın takımdan ayrılışının ya da gönderilişinin... Bu sezon takımı ligin bitmesine haftalar kala bırakan ve takımın en iş yapar oyuncularını elden çıkaran, dünyaya nam salmış sorumluluk duygusu ile ünlü Sayın eski Başkan Mehmet Sepil’in yönetiminde, Süper Lig’deki ilk sezonun ardından giden her on kişiden ancak ikisine daha iyiyi geçtim aynı ayarda transfer yapılmasının... Taraftar ile takım arasındaki dengenin sağlanamamasının ki bu konuda taraftar da takım ve Halil Akbunar da daha iyi işler yapabilirdi... Bu sezonki temel düşme sebeplerinden olduğu kanısındayım...

***

Bu sezon taraftarlarla atışmalarda da daha önceki yıllardaki Akhisarspor maçı sonrasındaki malum olaylarda da Halil Akbunar’ın tepkisinin iyisi ya da kötüsüyle standart Göztepe taraftarı (o anlarda Halil Akbunar’ın yerinde olacak yüz Göztepe taraftarından 90’ı aynı davranırdı) tadında davranmış olduğunu düşünüyorum... Ver adını çeksin...

***

Halil Akbunar bu sezon takıma hiç katkıda bulunmadı mı? Rakamlara bakarsak Cheriff Ndiaye ile birlikte en çok gol katkısı yapan iki kişiden biri ama katkısı önceki sezonki gibi takımı ligde tutmaya yeterli olmadı...

***

Sevgili Kaptan ayrılırken şu açıklamayı yaptı: “Hissettiğim duyguları anlatmamın, kelimelere dökmemin en zor olduğu anlardan birini yaşıyorum. Mesleki kariyerimin başrolü, çocukluğum, gençliğim, sevincim, hüznüm tüm duyguları büyük bir coşku ile yaşadığım Göztepe’me sadece futbolcu Halil olarak veda ediyorum. Göztepeli Halil'in kalbi her zaman burada olmaya devam edecek. Adımın önüne aldığım Göztepeli sıfatını ömür boyu gururla taşımanın mutluluğu ile yaşayacağım. Türk futbolunda ender görülen, bir kulüpte uzun yıllar forma giyme şansı bana yuvam dediğim Göztepe'mde nasip oldu. Her çocuk gibi sokak arasında futbol oynarken kurduğum hayaller bu şanlı forma ile gerçek oldu. Bu yolda çok sevindik, çok kırıldık, çok ağladık. Kısaca tüm duyguları her Göztepeli gibi en doruklarda yaşadık. Bugüne kadar Şanlı Göztepe için sahada oldum. Bundan sonra ise saha dışında tüm kalbimle tuttuğum kulübüme desteğim sürecek. Bu süreçte desteklerini benden esirgemeyen aileme, başkanımız Mehmet Sepil’e,Talat Papatya’ya, İlhan Şahin’e, tüm hocalarıma, takım arkadaşlarıma, kulüp personelimize, taraftarlarımıza, unuttuğum tüm Göztepe neferlerine teşekkürü bir borç bilirim. Hakkım varsa helal olsun. Ayrılıklar da sevdaya dahil...” (goztepeliler.com)

***

Velhasıl-ı kelam... Her şeyin... Yer yüzündeki bütün değişkenlerin (geçen sezonki ve bu sezonki dahil Göztepe’deki tüm Halil Akbunar performanslarının da) daha iyisi ve daha kötüsü vardır ama Göztepe’den topçu olarak daha iyisi çıkmadı çok çok ama çok uzun zamandır… Umarım bir gün oyuncu ya da teknik direktör olarak geri gelir… Bizim ailemiz dahil pek çok Göztepe ailesinin evladı... Göztepe’nin Çocuğu Halil Akbunar’ın yolu bahtı açık olsun…